Zor bela aralarından kurtulduğu çete onu kovalarken İstanbul'un en meçhul sokaklarında karnını tutarak koşuyordu. Hemen arkasında bulunan köpek sürüsünden kurtulmadan önce karnına ve vücudunun çeşitli yerlerine öyle sert darbeler yemişti ki direnmeseydi belki de son nefesini oracıkta vermiş olacaktı.
Tüm gücünü bacaklarına verirken Yasin'in iğrenç sesi kulaklarına tırmaladı.
"Deniz bekle yoksa seni dövmekten beter edeceğim!"
Pes etmeden köşeyi dönüp iki bina arasında kalan kuytu bölgeye kendini sakladı ve dizleri üzerine çöktü. Sürüne sürüne köşeye çekilirken derin nefesler aldı. Bu sırada beş altı kişilik grubun önünden geçip gidişini izlemişti.
Gerilen omuzlarını rahat bıraktı ve çürümek üzere olan karnına eliyle baskı uyguladı. 'Bu gün ölmeyeceksin' diye tekrarlıyordu içinden.
Tahsin'in adamları her ay olduğu gibi haraç kesmek için gelmişti. Bu sefer çalıştığı lokantaya geldikleri için orada bir arbede yaşanmaması adına hemen tüymeye çalıştı, kendinden sayıca üstün olan bu adamlara çok geçmeden yakalanmıştı.
Evini zaten biliyorlardı, şimdiyse iş yerini öğrenmişlerdi. Yaşlı, huysuz patronu onu kovmuştu bile. Asla peşini bırakmayacakları kafasında yer edindi.
Vücudunda kendini belli eden acıyla gözlerini sıkıca yumdu. Tekrar derin nefesler alırken yaklaşan adım seslerine kulak verdi. Pahalıyım diye bağıran rugan ayakkabılar az ilerisinde durduğunda gözlerini santim santim yukarı çıkardı ve sokak lambasının aydınlattığı yüze baktı. Dağınık siyah saçlı bu adam çenesi kasılmış şekildeydi ve telefonla konuşuyordu. Gölgede olduğu için kendini izleyen çocuğu fark etmedi.
Bunu fırsat bilen Deniz kalan güç kırıntılarıyla yerden destek alarak ayağa kalktı. Sinsice yaklaştı ve telefon konuşması biten adamın ardına doğru adımladı, bu zengin görünümlü heriften biraz para koparmalıydı.
Adamın Deniz'i fark etmesi uzun sürmemişti. Ani bir hareketle arkasına döndüğü anda Deniz onu kendiyle duvar arasına ittirdi. Kendine göre güçlü ancak karşısındaki bu adama göre pek de etkili olmayan şekilde baskı uygularken karşısındakinin tek kaşı alayla kalkmıştı.
Başını doğrultmuş adamın gözlerinin içine bakarken onun ne kadar uzun ve cüsseli olduğu dikkatini çekmişti. Kendisi şu an zayıf ve güçsüzdü bu yüzden hızlı davranması gerekiyordu.
"Neyin varsa bana ver" derken kararlı görünmeye çalıştı. Ne kadar soğuk kanlı olursa bu işin içinden kâr elde ederek çıkacaktı.
Kalın derin ses kulaklarını doldurdu "Bu pozisyondayken sana nasıl bir şeyler verebilirim?"
Gözlerinde en ufak bir korku kırıntısı dahi yoktu.
Bu sinirlerini bozarken kolunu iyice boğazına dayadı ve tek eliyle ceplerini karıştırmaya başladı. Zihninden geçen tek şey işini bitirip buradan defolmaktı. Ancak düşünceleri karnına yediği sert yumrukla bölünmüştü . Kolu aşağı düşerken adam pozisyonlarını değiştirdi ve çocuğu hiddetle duvara yapıştırdı. Öksürüklere boğulmasına bile fırsat vermeden çocuğun boğazına yapıştı ve onu sanki bir eşyaymış gibi havaya kaldırdı.
Ayakları yerden kesilen çocuk sert ellerden kurtulmaya çalışıyordu. Bu güç öyle hayvansıydı ki nefesi kesiliyordu ve o an öleceğini hissetti.
Hızla yere bırakılırken bacaklarındaki güç tükenmiş öksürüklere boğulmuştu. "Kim bunu yapacak kadar cesur olabilir lan?!"
Korkunç sesiyle konuşurken büyük ellerini yerde derin nefesler alan çocuğun saçlarına daldırdı ve onu yeniden doğrulttu. Bedeninde fer kalmayan çocuk bacakları üzerinde durmakta zorlanırken başına gelebilecek en kötü şeyin bu olduğunu düşündü, acıdan inliyordu.
"L-lütfen bırak gideyim"
Baygın bakışlarını kaldırdı ve cılız çıkan sesiyle yalvardı, bedenini parçalamaya yemin etmiş gibi görünen bu adamın karşısında tamamen güçsüz düşmüştü. Debelenmeyi bıraktı ve kararan gözlerini yavaşça kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsız (BL)
Teen FictionHırsızlık yapmayı deneyen beş parasız Deniz'in başı mafyayla belaya girmişti...