-3-

3.6K 209 10
                                    

Kapının aniden açılmasının ardından Ayaz'la beraber içeri giren kadın avukatla, yayıldığım sandalyede hızlıca toparlanıp vücudumu dikleştirdim. Avukatın otuzlu yaşlarının ortalarında olduğunu tahmin ediyordum. Arkasından sıkıca topuz yaptığı saçı, taktığı siyah kemik çerçeveli gözlüğü ve gözlerindeki ketum bakışlarıyla işinde bir hayli profesyonel imajı çiziyordu. Bu beni rahatlatmıştı. Arkasından gelen Ayaz da kapıyı kapattı ve bana kısa bir bakış atıp karşımdaki sandalyeye genişçe oturdu.

Topuklu ayakkabısının tok sesleri eşliğinde yanıma gelen Avukat, elindeki dosyayı önümüze bıraktı ve eteğini toplayarak hemen yanımdaki sandalyeye oturdu.

"Evet, Mert Ergülü, değil mi? Öncelikle ben Meltem Yeğin, tanıştığımıza memnun oldum."
deyip elimi sıktı. Kafamı sallayıp kısaca memnun olduğumu belirtmemle o da konuşmasına devam etti.

"Ayaz'ın dediğine göre senin uyuşturucu maddelerle aran zaten yokmuş, biri sana kumpas kurmuş. Sana yapılan sağlık testlerinde de çıkmamasıyla bunu hukuki olarak da kanıtlamış olduk. Onları da dosyalara eklemiştim."

Başımı onu onaylarcasına salladım.

"Ama ne yazık ki kaldığın odanın civarındaki kameralar düzgün çalışmıyormuş, gerçi yurdun hiçbir yerindeki kameralar çalışmıyor, bu büyük bir sorun. Neyse, konumuza dönersek, kameraların bozuk olmasından, uyuşturucu madde paketi yakalandığında çıplak elle dokunulmuş olmal ihtimaliyle, üzerindeki DNA izleri de kaybolmuş olabileceğinden, ayrıca sürekli öğrencilerin girip çıktığı ve büyük ihtimalle suçlunun da öğrenci olduğu durumda suçlu kişiyi bulmak çok zor. Hem bulunan paketin gramajı 1.5 gramın altında olduğundan satış amaçlı olarak kabul edilmiyor."

"Peki suçu ne bunun?"

Avukat bir süre durdu, gözlerine bir anlığına masaya çevirdi. Dudaklarını bir iki saniye düşünür gibi hareket ettirip yeniden konuştu.

"Normalde 2 yıldan 5 yıla kadar. Ama yurdun kamu kurumu olduğundan yasalarca cezası 1.5 kata kadar uzayabiliyor."

Avukatın sözleriyle korkum arşa yükselmişti. Elimi şakağıma götürdüm. Parmaklarımı saçıma daldırmış, avuç içimi şakağıma bastırmış bir halde düşünüyordum. Kirpiklerimin üzerinden Ayaz'a baktım. O da arkasına yaslı bir şekilde kollarını önünde birleştirmiş beni izliyordu. Tavrının bir hayli rahat oluşu beni şaşırtmıştı. Gözlerimiz değmeden bakışlarımı masaya indirdim. O sırada avukatın sağ omzumu okşamasıyla irkilip ona döndüm. Gülümsüyordu.

"Korkmanı gerektirecek bir durum yok Mert, merak etme. Kan, idrar ve tükürük testlerinin hiçbirinden bir şey çıkmadı. Burada oluşumuzun asıl sebebi, sana yapılan bu kumpası ifşa edip sorumlu kişiyi cezalandırmak."

Avukatın sözleriyle gülümseyip derin bir nefes aldım. Vücudumun inanılmaz bir hzıla gevşediğini hissettim. Başımı çevirip Ayaz'a baktım. Kaşlarını çatmış, avukata bakıyor, hala aynı şekilde oturuyordu. Bakışlarını bana çevirmesiyle göz göze geldik. Kaşlarını düzeltip ben demiştim der gibi baktı ve göz kırpıp yandan bir gülüş sergiledi.

"En başta söyleseydiniz keşke. Aklımı yitiriyordum az daha." dememle avukat sesli bir şekilde dişlerini gösterek güldü.

"Yok yok, dediğim gibi, mesele sana bunu yapan kişiyle ilgili. Aklında biri var mı? Aranızın kötü olduğu, sana belki zorbalık yapan ya da senin zorbalık yaptığın, olur ya, işte aklında isim var mı?"

"Aklımda gerçekten kimse yok. İnsanlarla genel olarak iyi anlaşırım. Saçım uzun, sakal bırakmıyorum diye eşcinsel olduğuma dair dedikodu çıkarmaya çalışan birileri vardı sadece ama, kız arkadaşımı görüdükten sonra susmuşlardı. Ben de umursamadım. Yani bana öyle bir garezleri olabileceğini sanmıyorum."

İptila | GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin