05- Konuş Onunla Jeongguk

3 1 0
                                    

-Konuş onunla Jeongguk-

Yeni bölümle herkese merhabalar.

Sık sık bölüm yazıyorum ve şimdiden 3. Bölüme gelebildik.

Gelecek bölümde herkes kaosa hazır olsun tamam mı? Çünkü çok ama çok büyük olaylar bizi bekliyor olacak.

İyi okumalar dilerim.

-

Dedikleri çoğu şey doğru olmasada, benim hakkımda olanlar külliyen yalan.
-

-
Sadece sessizce durdum, bunu söylediğinde. İkisi koşturarak ormanın derinliklerine gidiyorlardı. Tabi oyun oynamayı kesinlikle ve kesinlikle eksikte etmiyordu. Omega kurtun üstüne atlıyordu yada kurtun kuyruğu ile oynuyordu. Kurt ise şaşırtıcı bir biçimde bu olanlara izin veriyordu. Omegam mı fazla cesurdu yoksa kurt mu ona fazlaca tolerans gösteriyordu bilemiyorum. Bilmediğim onca şeyleri öğrendikten sonrada bilmediğim bir şeyler yine ve yine olacaktı ki ben buna adım kadar emindim.

Ormanın en derinliklerine gitmişlerdi obruk veya mağra. Ah, her neyse işte kurt ile kaldığımız yerden fazlaca uzaklaşmıştık. Sanki yeni bir yere götürüyordu kurt bizi. Buraları bilmiyordum ve her an kaybolabilirdim. Bu yüzden kurtun peşinden nolursa olsun, ondan korksam dahi ayrılmıyordum. Yani omegam ayrılmıyordu. Bir saat koşmanın ardından omegam ve kurt yorulmuştu anlaşılan. Bir kulübe gibi bir yere gelmiştik. İçeri girdiğimde içerisinin yıkık dökük olduğunu fark ettim. İkimizde içeriye geçmiştik. Omegam içeriyi bir güzel inceliyordu.

Bütün odaları bir güzel gezdikten sonra yatağın üstüne çıkıp zıplamaya başladı. Ben ise elimi yüzüne atıp onu izlemekle meşguldüm. Sonra hiç ama hiç beklemediğim bir şey oldu ve kurtta omegamın yanına gelip, zıplamaya başladı.
Ben gariban ise şok içinde olanları izliyordum. Yatak kurtların ağırlığına dayanamadı ve küt diye yere düştü.

Kurtlar ise yere düşen yatağa rağmen zıplamaya devam ettiler. Bu yıkık dökük evde neyin nesiydi böyle. Her an üzerimize düşecek gibiydi. Sonunda zıplamayı kesmiş ve ikiside yatağa yatmışlardı. Normal eşler gibi ikisi birbirine sokulmuştu. Ama sorun şu ki biz eş değildik!?! Sonunda tekrar kendi bedenime alabildiğince bir oh çektim. Bir sorun daha vardı ki ben çıplaktım-

Bunu fark eden kurt yanımdan ayrılmıştı ve benim üşümeme sebep olmayada başlamıştı. İki dakika geçtikten sonra ağzında kıyafetlerle gelinde boxerına kadarda görünce bir kez daha şok oldum. Nerden bulmuştu ki kıyafetleri? Ağzından aldığım üstümü örttüm kıyafetlerle ve kurta bakmaya başladım çıkması için. Oda bakışlarımdan anlamış olcakki odadan çıktı. Bende o odadan çıktığı anda hızlı hızlı giyinip onu beklemeye başladım. Neden beklediğimi ben bile bilmiyordum. Bekledim bekledim uzun süre bekledim ama ne gelen oldu nede giden. Sonra beklekten vazgeçip yatağa yayıldım. Onca yolu tetikten sonra yani omegam teptikten sonra yorgunluğu bana yansımıştı elbet.

Kendimi yatağa öyle bir yardım ki yatakta yapılacak alan kalmamıştı maalesef. Gerçi çökmüş bir yatağa yatak denilirse. Tam uyumak üzereydim ki takırtılar ve ayak sesleri duydum kurt diye geçiştirdim ve uyumaya devam etmek için pozisyon değiştirdim. İçeriye paldır küldür bir kaplan girdi. Ben korkudan ne yapacağımı şaşırdığım için yatakta geriye doğru gittim. Sağlıklı düşünemediğim için ne yapacağımı şaşırdım. Kaplan yavaş yavaş üzerime doğru geliyordu ve ben kaçmayı bile düşünmüştüm. Kurtada dönüşemezdım çünkü omegam yorgundu. Dönüşsem bile yarı yolda yakalardı beni kaplan.

Ne geriye gidebiliyordum nede ileriye, kalmıştım öylece ortada. Kaplan ise hâlâ bana yaklaşmaya devam ediyordu ve ben ise korkudan altıma yapacak kadar olmuşum bile. Tam kaplan üzerime atlayacağı zama kurt imdadıma yetişmişti. Kaplanın üstüne atlayıp ona etkisiz hâle getirmişti. Bu sırada gözleri içi ve dışıda simsiyah olmuştu. Bu biraz ürkünçtü? Kurt bir pençe ile zorlanmadan kaplanın işini halletmişti ve onu oracıkta öldürmüştü. Tek bir pençe ile bunu yapması daha doğrusu yapabilmesi hem çok garip hemde korkunçtu. Olanları köşede izlemek bana hiç ama hiç iyi gelmemişti sanki?

Bu olay kurttan biraz daha ürkmeme sebep olmuştu. Kurt ağzı ile sürükleyerek götürmüştü dışarıya kaplanı. Ne gariptir ki yerde bir damla bile kan yoktu. Kaplanı sürükleyerek çıkardığını varsayarsak kan olmaması imkansız gibi bir şeydi.

Kurt kaplanı naptı bilmiyorum ama beş veya altı dakika sonra geri dönmüştü. Uykum kaçtığı içinde uyuyamazdım. Bir süre sonra kurtun bana dik dik baktığını fark ettim ve ona döndüm. "Bana öyle bakma. Her an beni yiyeceksi sanki." Başını yana eğip bakmaya devam etti. Böyle biraz şirin mi gözükmüştü ne? Yoksa beni anlıyor muydu?

Konuş onunla Jeongguk. Konuş ve bir kaç cevapsız olan sorularını cevaplandırmasını işte. Tamamına cevap vermesede bir kısmına cevap verir.

Ne, ne diyorsun sen? O konuşabiliyor mu?

Evet, oda bizim gibi o bizim. Onunla konuşmayı denersen oda seninle konuşur. Aklındaki soruları bir bir cevaplar.

Oda bizim gibi. Nasıl olabilir ki? Cidden benimle konuşabilirmi? "Omegam bana seninle konuşabileceğimizi hâttâ bana cevap vereceğini söyledi. Cidden konuşabiliyor musun? Benimle konuşur musun?" Bir kaç dakika sessizce beklemiştim. Bana cevap vermemişti bende saf gibi kanmıştım omegama.

"Konuşurum seninle ama benden korkmayasın?" Gerçektende konuştuğunda gözlerimi fal taşı gibi açıp ona baktım. Korktuğumdan değildi şaşırdığım içindi hal ve hareketlerim. "Sen konuşuyorsun omegam doğruyu söylemiş. Senden korkmamamı istemiyorsan önce benim sorularımı cevaplaman gerek." Başını eğip beklemeye başlamıştı. Ne yani bu evet mi demek oluyordu? Sanırım öyleydi. Cevap vermediğine göre? "Senin herhangi bir türün varmı? Varsa türün ne?" Dedim ve cevabını beklemeye başladım suratına bön bön bakarak.

"Evet var ve ben bir alfayım." Biraz şaşırmış olsamda bunu çokta belli etmemeye çalışmıştım. 'Demek alfasın' dedim içimden. Onu çok bekletmemek adına cevap verdim. "Seni her zaman kurt formunda gördüm. İnsan formunda varmı? Varsa neden insan dönüşüyorsun?" Dedikten iki veya üç dakika sonra beni cevaplama zahmetinde bulunmuştu beyfendi. Beyfendi dememe takılmayın cinsiyetini az buçuk sesinden ve kurttan anlamıştım. Yani anladınız işte!

"Var ama donüşemem." Yüzüne saf saf bakıp öylece beni cevaplamısını beklemiştim. Tâbiki beni cevaplamadı ve sadece sessiz bir şekilde yüzüme baktı. Zaten bende üstüne gitmedim. Öğrendiklerim şimdilik bana yeterde artardı bile. Sonra ise kırık yatağa kıvrılıp yattım. Uyurken bile aklımda binlerce soru dönüyordu sırf ona sormak için. Ama nasıl sorabilirdim ki? Düne göre az korksamda odadan hâlâ korkuyordum. Zaten düşüncelere dalmışken çoktan uykuyada dalmışım.

-

Okuduğunuz için teşekkürler

Yeni bölümde görüşmek üzere. Hatalarımı mazur görün.

The Demons Of HellHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin