Harry Potter serisi boyunca hep Potterları yoldaşlık üyesi, Blackleri ölüm yiyen olarak gördük. Peki tam tersi olsaydı? Ölüm yiyen bir ailenin çocuğu James ve yoldaşlık üyesi bir ailenin çocuğu Sirius'u düşünsenize. Garip değil mi? İşte bu hikaye ta...
Blacklerin evinde sıradan bir sabahtı. Evin annesi Walburga Black çoğu sabah olduğu gibi bağırıyordu. ama kadın her zamanki gibi haklıydı. 3 tane birbirinden yaramaz çocuğu ortalarda yoktu ve artık gitmeleri gerekiyordu. yoksa büyük oğlu Sirius Hogwarst trenini kaçıracaktı.
"Geliyoruz anne" diye üst kattan bağırdı Sirius yanında da kardeşleri vardı. 3 kardeş birbirlerine hem fiziksel olarak hemde huy olarak benziyorlardı. tek fark göz renkleriydi. Sirius gri, Regulus yeşil, Canopus ise mavi gözlüydü.
Üst kattaki merdivenden sırayla indiler. Her zamanki tarzlarında. Önden Sirius öne elindeki bavulunu atıp sonra kendisi atladı. Hemen arkasından Regulus koşarak indive bacakları üstünde kayarak annesinin tam önünde durdu. Canopus ise koşarak babasının kucağına atladı.
"Hadi bakalım, doğru arabaya" ve beş kişilik arabaya doğru ilerlediler.
Sirius tam arabaya binerken Can'in bağırması ile durdu.
"Anne, anne! bak, Marlene abla ve Mary!" ve küçük kız koşarak arkadaşı Mary'ye sarıldı. Mary de Can gibi 9 yaşındaydı.
Sirius'un bakışlarını kız kardeşinden Marlene'e kayınca Sirius yutkundu. Kız her zamanki gibi çok güzeldi. sarı saçlarını atkuyruğu yapmıştı. Üzerinde kısa kollu mavi bir tişört ve beyaz bir kot pantolon vardı.
Marlene Sirius'un çocukluk aşkıydı. Aynı anaokuluna gitmişlerdi. ve o zmandan beri Sirius2un ilgisini çekerdi. Sirius onun için çocukluk aşkı diyordu. Belki sürekli demesi işe yarayabilirdi. Ama Reg ve Can sürekli Marlene'i hatırlattıkları için bu olayın çocukluk aşkı olmayacağından korkmaya başlamıştı Sirius. Bir insan hayatının sonuna kadar tek bir kişiyi sevemezdi. değil mi?
"Merhaba Sirius"
Sirius ses ile kendine döndü. seslenen Marlene'di.
"Me-merhaba Marlene." Sirius ne zaman Marlene ile konuşsa başta kekeler, konuşamazdı. Marlene başta merak etse de sonra kekeme olduğunu düşünüp sorgulamayı bırakmıştı. Bilmiyordu ki çocuğun yüksek özgüvenini kıran tek şey olduğunu.,
"Bu gün hogwarst'a gidicez. çok heyecanlı değil mi?"
"Haklısın. sen hangi binaya istiyorsun?" Sirius içinden kendine ettiği laflar ile kendini sakinleştirmeyi başarmıştı.
"bilmiyorum. ama gryfindor istiyorum. Abim slytherin. ablam Ravenclaw. Mary de çok nazik bir, kesin hufflepuf olur. bende gryfindor olursam tüm hogwarst binalarına bir kardeşimiz gitmiş olur. sen nereyi istiyorsun?"
"Yiğittir Gryfindor'da kalan çocuklar, hepsinin yüreği nah mangal kadar. Tabi ki Gryfindor! bu da soru mu?"
"Aynı binada olsak ne güzel olur. değil mi?" dedi Marlene. Sirius içinden mükemmel diye cevaplasa da bir şey demedi. zaten tam o sırada Walburga seslendi.
"Sirius! hadi artık geç kalıcaz."
"Tamam anne. görüşürüz Marlene."
"Görüşürüz Siri" dedi marlene ve o da arabaya doğru yürüdü.
Sirius arabaya binince babası arabayı çalıştırırken kadar Marlene'e bakmaya devam etti.
"Güzel kız. değil mi?"
Ani gelen sesle irkildi. konuşan Reg'di.
"kapa çeneni Reg"
"Siz kimden bahsediyorsunuz?" önden annesi merakla sordu. tam sirius hiçbir şey diyecekken Can ondan önce davrandı.
"Marlene abladan tabi ki. abim ona aşık ya."
"Sirius?" diye şaşkınca oğluna döndü Walburga. Sirus'un ise yüzü kızarmıştı. yüzünü cama döndü. oğlunu ilk defa böyle görüyordu. Çünkü Sirius çok nadiren utanan biridir.
"İşte benim oğlum. Güzel kızı biliyor." dedi Orion da karısının şaşkınlığını üzerinden atmak için. Ona zaten daha önce Regulus söylemişti.
"Bu olay ne zamandır var?" diye sordu Wal. şaşkınlığı azalmıştı.
"Abim anaok-
"Kes sesini Can!" Sirius dayanamamıştı. şu konuyu kapatmak istiyordu. Ama kardeşinin drama quinn'liğini hesaba katmamıştı. kızın dudağı titremeye başlamıştı. hemen yanındaki regulusa sarılıp yüzünü onun omzuna gömdü.
"Birincisi, Sirius lütfen kardeşine bağırma. İkinsici, Sirius'un istemediği bir koda konuşma Can. üçüncüsü, birdaha böyle bir şey olduğunda bana hemen anlatılmazsa hepinizi arka bahçedeki ipe asarım. ona göre."
Walburganın konuşması hepsinin susmasına yetti. Sirius Kız kardeşini dütüp ona sarıldı. sonraüç kardeş yol boyunca sohbet ettiler.
Sirius ailesini bazen tartışsalarda çok seviyordu. ve onları kimseye değişmezdi.
---------------
Seelaaam
Nasılsınız?
Biraz farklı bir kurgu ile karşınızdayım.
İyi Blackleri sevdiniz mi?
Bir sonraki Bölümdede Potterlara değincem. Acaba orada neler oluyor?
Normalde Marlene'in James ile komşu ama burada Sirius ile yapmak istedim. Çünkü aklımda bunla ilgili bir şeyler var.
Sizce Potter ailesinde neler oluyor? diğer bölüm ile ilgili fikirlerinizi yazarsanız sevinirim.
İyi günler dilerim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.