Maçta kötü oynadığımı düşünmüştüm fakat editleri izledikçe nasıl oynadığımı görüyordum.
Yaklaşık yarım saattir edit izleyip bana açılan hesapları takip ediyordum. Çok seviyordum böyle videoları.
Bu editleri izlerken menejerimin araması beni şaşırtmıştı.
"Efendim Uğur." Uzun zamandır görüşmüyorduk.
"İlkin inanamayacaksın! O kadar çok takım seni istiyor ki!" Ne! Takımlar beni mi istiyordu?
Bu, bu çok güzeldi.
"Hangi takımlar?" Heyecanlı bir şekilde sorduğum soruma çok geç olmadan cevap vermişti.
"Pallovolo Torino, Fenerbahçe, THY ve daha bir çok takım."
Pallovolo mu? Torino?
"Torino nasıl bir anlaşma istemiş?" Muhtemelen oraya gidecektim.
"3 yıllık bir sözleşme ** milyon karşılığında. Aklıma yatan en iyi takım." Çok güzel bir anlasmaydı.
"Uğur, teklifi kabul ettiğimi söyle." Hiç birşey demesine izin vermeden telefonu kapattım ve anımı aradım.
"Alo Semih! Neler oldu varya! Hala İstanbul'da mısın? Tamam geliyorumm"
------
Semih bu kararıma sevinmemişti. "İlkinim niye illa Kenan'ın olduğu yere gitmek istiyorsun?"
"Semih sence konu Kenan mı? **Milyon diyor! Daha ne olsun."Ayrı bir heycan vardı üzerimde. Sanki çok güzel şeyler olacakmış gibi.
"Stuttgarttan teklif yok mu? En azından yanında olurdun. Babamda burda zaten."
"Aslında var ama bilemiyorum. Yeni yerler keşfetmek, yeni arkadaşlar, çevre edinmek belki tam benlik bir şeydir." Semih dinliyordu ama telefonu çaldı.
"Kim arıyor sabah sabah?" Yine sohbetin telefon görüşmesi ile bölündüğüne inanamıyorum!
"Kusura bakma. Açmam gerek."
-----
Eşyalarım hazırdı. Torino'ya gezmeye gidecektim. Nasıl bir yer olduğunu öğrenmem lazımdı. Helin ve Semih beni almaya gelecekti. Zilin çalması ile eşyalarımı aldım ve kapıya doğru ilerledim.
"Aşkım benim ya! Sen ne diye Torino'ya gidersin? Kariyerin biter." Öyle birşey ummuyordum.
"Bende dedim Helin ama beni dinleyen mi var?" Dertli dertli helin'e baktığını gördüm. Acaba helin'e mi aşıktı?
"Gidiyorum işte ya beni havalimanına bırakın ya da ben gideyim sizde burda dertlenin."
Bu sefer ikiside aynı andan ellerini bellerine koymuşlardı. Ofladıklarını görünce gülmeden edemedim.---------
Ciddi ciddi İtalyanca bilmeden, İtalya hakkında bişey bilmeden, kimse yanımda olmadan İtalya'nın Torino şehirde duruyordum. Sizce yaptığım doğru muydu? Voleybol için yaptığım doğru muydu?
Belki de Helin ve abim haklıydı. Çünkü şuan yemek almıştım. Kasada duruyordum ama tek bir sorun vardı.
Konuşamıyordum. İngilizce konuşacaktım.
Sıra bana doğru geldiğinde yemekleri kasaya bıraktım.
"diciotto euro. Pagherai con carta o contanti?"
(18 Euro. Kart ile mi ödeyeceksiniz nakit ile mi?)
Tanrım! Ne diyordu bu. İngilizce cevap vermeliydim fakat her çalışanın üzerinde olduğu gibi bu çalışanın da üzerinde bir kart vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darling Can I Be Your Favorite | Kenan Yıldız
Fanfiction"Belki baştan beri seviyorumdur seni Güneş."