Dudakları kıvrıldı, gözleri yüzümde gezinirken "Ne?" dedim uzatarak "Ne bakıyorsun?"
"Ağzından bana karşı, hödükten başka şeyler duymak da varmış. Beni böyle tasvir etmen çok onure etti."
Tasvir ve onure mi?
Kapüşonunun yakalarından kavrayarak çıkarması için geriye ittim "Sinirlenince şivenin kaydığı gibi heyecanlanınca da çağ olarak geriye atlıyorsun sanırım."
Bana ayak uydurarak çıkarınca kapüşonu koltuğun üstüne fırlattım " Gayet normal kelimeler, anlamını bilmiyorsan açıklayayım. Ayrıca heyecanlandığımı nereden çıkardın?"
"Gözlerini kırpıştırdın."
"Ee yani? Bu bir şeyi ispatlamaz."
"Normalde kestirip atarsın, şu an savunmaya geçiyorsun."
Arkasına geçtim, tişörtünün sağ omzundan aşağıya doğru bir kısmı kan olmuştu, tişörtü yukarıya sıyırdım. "Sende şu an beni iznim olmadan soyuyorsun. Evlenmeden olmaz."
Yüzümü ekşittim "Komik misin sen?" omzuna denk gelen kurşun sıyırıp geçmişti fakat yine de baya kötüydü. Temizlenmesi gerekiyordu.
Tişörtünün eteklerinden tutarak arkamızdaki koltuğa kadar çekiştirdim "Ne yapıyorsun Mira?"
Sorgulasa da koltuğun önüne kadar gelmişti, hala arkasını dönmüş şekilde duruyordu. Ayakkabılarımı çıkararak tişörtün eteklerinden kavrayarak koltuğa çıkmıştım, tuttuğum tişörtü yukarıya sıyırarak kollarını kaldırmasını sağladım, en son başından çıkardıktan sonra koltuktaki kapüşonun üstüne fırlatmıştım.
Gözlerim istemsizce geniş omuzları ve biçimli sırtına kaymıştı.
Adam kurşunlanmış ve sen vücuduyla mı ilgileniyorsun?
Yutkundum.
Hayır.
Hareketlenerek yüzünü bana döndü, dudaklarında ki alaylı tebessüm ile başını omzuna yatırırken gözleri yüzümdeydi. "Ne oldu, heyecanlandın sanki?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇ NOKTA
General Fiction(eski adı ŞAKAYIK) Üç nokta; söylemek istediğimiz söyleyemediğimiz, söylemek için can attığımız ama imkansızların kurbanı olan, dile gelmeyen, akıldan gitmeyen herşeydir. . . . Gerçek kişi, kurum ve kuruluşlarla bir alakası yoktur.
