ÜÇSabahın erken saatleriydi.
Güneş kendini yeni yeni göstermeye başlamış olmasına rağmen hava ılıktı. Bugün boş günüm olduğu için erkenden kalkıp koşuya çıkacak gücü bulmuştum kendimde. Deniz kıyısında koşmak istediğim için normalden biraz daha erkenciydim bugün, aksi takdirde saat farketmeksizin kalabalık oluyordu bu taraflar. AirPods'larımdan çalan şarkının sesini maximuma getirip koşmaya devam ettim ve bünyemi yorabildiğim kadar yordum.
Terlemekten nefret etsem de kafam açılıyordu, rahatlatıyordu beni. Epey ter attıktan sonra eve ilerledim, o sırada otomatik kapılar açıldığında babamın arabasının çıktığını gördüm. İşe gidiyor olmalıydı. Göz göze geldiğimizde gülümsedim, babamda içten bir şekilde karşılık verip kornaya bastığında güldüm ve eve girdim. Bir an önce duş almak istiyordum.
Eve girdiğimde direkt odama yöneldim, küveti ayarlayıp suyun dolması için bir süre oyalanmak adına gerinme hareketleri yaptım. Ardından üzerimdekilerden kurtulup sıcak küvetin içine girdim. Sıcak su vücuduma değdiği an bedenim gevşemişti. Zamanım olduğu için uzun bir süre denilecek kadar suda zaman geçirdim. Enerjimi tazelemiş bir şekilde küvetten çıktım ve havluyla saçlarımı sarıp bornozumu giyindim. Aynanın karşısına geçtim, yüzüme gerekli bakımları yapıp saçlarımı kuruttum.
Kalkmadan önce kendime baktım son kez. Ruhsuz, çökmüş gözlerime.
Kurumuş dudaklarımı nemlendirebiliyordum, soluk cildimi fondötenlerle renklendirebiliyordum ancak gözlerime çare yoktu.
Derin bir nefes alıp aynanın karşısından kalktım. Düşünmeye devam edersem neler olacağını biliyordum, o yüzden her zamanki gibi kaçtım. Üzerimi giyindim ve odamdan çıktım. Hizmetliler kahvaltıyı hazırlıyor olmalılardı çünkü tabak seslerini duyabiliyordum. Salona geçtiğimde annemin detoks suyundan yudumladığını gördüm, gözlerimiz buluştuğunda elindeki şişeyi salladı. ''Sana da hazırlatayım mı?''
Annemin uzağındaki koltuğa oturdum. ''Sana da günaydın, anne.''
Annem yüzümü, ardından vücudumu inceledi. ''Penny, buraya gel!'' Penny annemin dediğini yaparak yanına geldiğinde, ''Aynısından, Millie için.'' Kadın annemi onaylayıp mutfağa geri gittiğinde tepkisizce annemi izliyordum. Annem rahatça arkasına yaslandı ve bacak bacak üstüne attı. Ona baktığımı görünce kaşlarını çattı hafifçe. ''Ne var? Kilo almışsın.''
Sessiz kaldım. Annem devam etti: ''Daha çok gençsin, göz önündesin. İnsanların ağzına laf vermemek için en iyisi olman gerektiğini biliyorsun.''
Annem ve can sıkan konuşmaları.
''İnsanların ne dediğini umurumda değil.'' dedim. Aslında umurumdaydı ama anneme bunları anlatacak kadar yakın hissetmiyordum. Bilmese de olurdu.
''Olmalı ama. Senin yerinde olmak isteyen kaç tane insan var farkında mısın sen? Şu gözünü açamadın bir türlü.'' Sabah sabah tüm enerjimi silip süpürmüştü. Penny detoks suyumu getirdiğinde annem, ''Her şeyi koydun değil mi?'' diye sordu. Penny başını sallayarak ''Evet efendim.'' diye onayladı annemi.
Penny'e teşekkür ederek şişeyi aldım ancak canım hiç istemiyordu. Artı olarak midem de bulanıyordu. ''Bitecek o.'' dedi annem. Başımı salladım ve ayağa kalktım. Annemle daha fazla konuşmak istemiyordum. ''Bu arada,'' diye başladı ve durmama sebep oldu. ''Akşam babanın arkadaşının daveti var, Apatowlar. Senin de görünmeni istiyorum, şimdiden giyeceklerini ayarla.''
''Bugün boş günüm anne, dinlenmek istiyorum.'' diye reddettim onu.
Annem iç geçirdi. ''Kızım neden anlamıyorsun? Sadece kameralara gözükmekle olmaz, biraz babanın iş camiası da görmeli seni. Bizim yanımızda da gözükmelisin.''
![](https://img.wattpad.com/cover/365088376-288-k590016.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss my wounds | fillie
Fanfiction''Bazen unutuyorsun,'' Yüzünü yüzüme bilerek yakınlaştırdı, burunlarımız birbirine değmek üzereydi. Sırtımı kapıya yaslayıp uzaklaşmayı denedim ama izin vermedi, bir adım daha geldi. ''Senin gibi kalpsiz biri olmadığımı unutuyorsun.''