Ölümle arama ufacık bir sınır çizmiştim o gün.
Tek bir adımda aşılabilecek kadar basit, ama son ana kadar da silinmeyecek bir sınırdı bu.
Doktorun öleceğimi garantilediği o tarih değildi ama nedeni.
Bebekti.
Benim bebeğim.
Akay'ın hayallerini süsleyen, benimse kabuslarımda kaybolan bir hayattan bahsediyorum.
Eğer olur da elimdeki yüzde yirmilik şansa güvenip tedavi olmayı deneyeceksem önce onun ölmesi gerekiyordu ve içimde yaşama dair ufacık bir umut bile yokken onu erkenden öldürmek istememiştim.
Aslında aramızda bir bağ var mıydı, ya da ben bunu hiç hissedebilmiş miydim az öncesine kadar bilmiyordum.
Ama şimdi, ölümün kıyısındayken ilk defa varlığını gerçekten hissetmiştim.
"Neva?"
Altan'ın yardımıyla uzandığım yerden doğrulurken güldüm. Tıpkı annen gibi sende sabırsız mısın yoksa?
"İyi misin ya? Ne oldu bir anda hiç anlamadık." kafasını hafifçe eğerek bana baktığında tebessüm ettiğimi fark etmiş olacak ki ne olduğunu anlamayıp kaşlarını çattı. "Kes şunu da bir şey söyle. Bak Canan cadısı enfekte olduğunu söyleyip buradakileri korkutmaya çoktan başladı bile."
"Hâlâ düşmanmışım gibi davranıyorsunuz ya, pes diyorum size. Ya burnundan öyle kan akması normal miydi sizce? Onu geçtim neredeyse kırk dakikadır ölü gibi yatmıyor mu bu kadın? Bir şey var belli işte!"
"Kırk dakika mı?"
Kafamı çevirip yanımda duran Altan'a döndüm. "O kadar oldu mu gerçekten?"
Hafifçe kafasını salladıktan sonra kısık bir sesle, "Şuan senden korkmayan bir tek Deniz var," deyince gülmüştüm.
"Kendini de saymalısın bence. Benden korksan şuan yanımda olmazdın çünkü."
"Orası öyle."
"Neler olduğunu açıklamak gibi bir planın var mı senin? Canımız için endişeleniyoruz burada, farkında mısın?"
Altan ve Deniz birlikte kolumdan tutup beni kaldırdığında başım hâlâ dönüyor olsa da daha fazla yanımda beklemesinler diye kolumu çekmiştim.
"Şuan benden nasıl bir açıklama bekliyorsun anlamadım, " dedim karşımda duran kadına baktığımda. "Hiç ısırılmadım ama zombi olabilirim mi diyeceğim şimdi?"
Onunla alay ettiğimi düşünerek daha da sinirlenen kadın oğluna dönüp, "Sen ısırılmadığını kanıtladın, aynı şeyi onun da yapması gerekmez mi?" diye sordu. Kısacası oğlunu da bana düşman etti.
"Saatlerdir buradayız. Isırılmış olsaydı çoktan dönüşmez miydi sanıyorsunuz?"
Ve işte beni ilk savunan yine Altan olmuştu.
"Doğru söylüyor," diyerek ona arka çıkan kadın ise Deniz'di. Levent'i de kolundan tutup kendi yanına çektiğinde onun da Deniz'i onaylayarak bize destek çıktığını fark etmiştim.
İlk defa Neva,
İlk defa bu gözler yalnızca karşında duran insanları görmüyor.
"Ya siz? Siz çocuklar böyle bir tehditin altında kalmak istiyor musunuz?"
"İkimizde onlardan biri olduğunu sanmıyoruz," diyerek onunla göz göze gelmeden konuşan kız Selen'di.
"Ama neler olduğunu bilsek iyi olur," diyen de Alper'di. "Sonuçta burada hepimiz ilk olarak kendi hayatımızı düşünmek zorundayız..." Bunu söylerken Selen'e baktığı için istemeden de olsa gülümsemiştim hafifçe.
![](https://img.wattpad.com/cover/339468801-288-k385348.jpg)