BÖLÜM 2 UMUT

8 0 0
                                    

  Bu kitapta geçen kurum ve kişiler    
tamamen hayal ürünüdür

Olay örgüsü ise dünyanın her yerinde yaşananlar. Gerçek yıpranışlardır.

Bu kitabın şarkısı;Prom queen

Tenefüs zili çaldı. Dışarı çıktım. Bahçeye doğru yöneldim. Yoluma Kat çıktı. Yine.

Kolumdan sıkıca tuttu. "Sen kendini bir şey mi sanıyorsun ha? " delici bakışları üzerimde gezindi. "Bu okulun en iyisi benim. Sen benimle yarışamazsın bile. Şu tipine bak benden bin kat çirkinsin."

Arkasını döndü ve uzaklaştı. Yok olmak istiyordum,kaybolmak. Kimsenin beni göremeyeceği,ulaşamayacağı, delici bakışlar atamayacağı. Tam olarak yerin dibine girmek istiyordum.

İlerledim. Yere oturdum, dizlerimi kendime sardım. Etrafıma baktım. Herkes gülüyordu. Mutluydular, gülüyorlardı. Herkes biriyleydi. Benim gibi yalnız biri yoktu.

Aklım sadece bana gülmeyen o tek kişiyi, o kişiyiye gitti. O kimdi? Benim bir hayal ürünüm falan mıydı? O gerçekten vardı değil mi? Bana gülümsemişti. Onu görmek umuduyla etrafıma bakındım. O yoktu.

Zil çaldı. Sınıfa doğru ilerledim. Yolda beni Katty'nin arkadaşı Catherine durdurdu. "Kilo vermek ister misin?"

Alaycı bir şekilde güldü. "Çünkü biraz ihtiyacın var gibi." Bana bir şişe uzattı.

"Hergün bir tane bundan iç. Farkı göreceksin. Güzel olmak istiyorsan bize uyacaksın." Benim bir şey dememi beklemeden sınıfa girdi. Elimde duran şişeyi inceledim. Ağzına kadar hap doluydu. İçmemem gerektiğinin farkındaydım ama bir an için nasıl hissettirdiğini düşündüm.

Güzel olmanın,güzel hissetmenin ne demek olduğunu, bir anlığına merak ettim.

Şişeyi cebime koydum ve sınıfa girdim. Düşüncelerimi o şişeden sıyırmaya çalıştım.

Tüm dersler bitti. Eve doğru yürümeye başladım. Eve anahtarım ile girdim. Annem yine mutfakta bir şeyler yapmakla ve beni görmemekle meşguldü.

Odama çıktım. Çantamı bir kenara fırlattım. Cebimden şişeyi çıkardım. Aynaya baktım. Kendimle öyle çeliştim ki. İçmekle ve içmemekle ilgili. Onlar gibi olmak istemiyordum, evet ama o güzel olmam için onların yolundan gitmem gerektiğini söyledi. İnanmalı mıydım?

Bir kere içsem ne olurdu ki? Denemek için. Şişeden bir tane çıkardım. Oldukça büyüktü. Oldukça zehirli görünüyordu.

Ağzıma attım, su yardımı ile yuttum. Yatağa oturdum. Ne olacağını bekledim. Vücuduma nasıl zarar vereceğini, dıştan iyileştirip, içeriden zehirlediğini bilerek.

Yarım saat geçmişti. Bacaklarım hissizleşti. Korkmaya başladım. Sanki sarhoş gibiydim. Derin bir nefes aldım. Başıma bir ağrı saplandı, midem bulandı. Kafamı kaldırdım. Dünyam bulanıklaştı. Sonra dünyam karardı. Kafam soğuk zemine çarptı.

Gözlerimi açtığımda yerde öylece yatıyordum. Dengesiz bir şekilde ayağa kalktım. Aynaya yaklaştım. Vücudumu inceledim. Biraz fark var mıydı?

Bayılmıştım. Vücuduma ne olmuştu? İyi miydim? Hiçbirini bilmiyordum, emin değildim. Eski günlerde sinirle yatağımın altına ittiğim tartıyı çıkardım. Üzerine çıktım. 2 kilo vermiştim.

3 defa tartıdan inip tekrar üzerine çıktım. Hepsinde öyle çıktı. 2 kilo vermiştim. Vücudumu zehirleyerek.

Beynimde Catherine'nin sesi yankılandı. "Bunu iç, ihtiyacın var." 2 koca kilo bir bayılma sonucu gitmişti. Gerçekten içmeye devam etmeli miydim? Bu insanı öldürür müydü? Hergün bayılacak mıydım? Bayılmak bir rutin haline gelebilir miydi? Hayır,gelmemeliydi. Bu düşünceleri kafamdan atmaya çalışarak, şişeyi yatağa fırlattım.

Yere oturdum ve en çok kaçtığım soruyu kendime sordum. Ben kendimi seviyor muyum? Ruhumun derinliklerinde bir yerde , bir köşede bile "evet" cevabını bulamadım. Gözlerimde yaşlar yerini aldı. İşte dedim içimden. İşte yeniden başlıyoruz.

Hergün ağlamak. Ağlamak sizde de bir rutin mi? Neye , kime ağladığını bilmeden ağlamak. Sanırım ben artık hergün niye ağladığımı biliyorum. Hergün zorbalandığıma,hiç sevilmeme, annemden bile görmezden gelindiğime, kendime en çok kendime ağlıyordum.

Aynanın karşısına geçip, giremediğim kıyafetlerimin içine girmeyi hayal edip,mükemmel olmayı dileyip. Yine günün sonunda tüm umutsuzlarımla oturduğuma ağlıyordum. Ayağa kalktım. Bağırarak aynayı duvardan alıp yere fırlattım. İlaç şişesini onunla birlikte kırdım. Büyük bir çığlık attım. Sustuklarıma karşı.

Yine de soğutmadı içimi. Odaya annem girdi. "Ne yapıyosun yine sen! Bu ne rezalet! Çabuk kendine gel. Komşulara rezil oluyoruz!" Kapıyı sinirle çarparak gitti. Elime gelen cam küreyi avazım çıktığı kadar bağırarak kapıya fırlattım. "Susmuyorum!" Diye bağırdım. Artık susmak istemiyordum. Ağlamaya devam ettim. Umutsuzca,çırpınarak. Mutfağa indim. Dolabı açıp ne varsa kucakladım, geri odama çıktım. Kapıyı kapatıp hepsini yemeye başladım. Ağlayarak.

Tekrar ayağa kalktım. Kırılmış parçaları ayağımla kenara itekledim. Kırılan şişenin içinde ki haplar tüm odaya yayılmıştı. Kafamı çevirdim. Onlara bakmadım. Kendimi  yüzüstü yatağa bıraktım. Bir kere daha ölmeyi diledim.

Alarmın huzursuz edici sesiyle uyandım.

Midem çok bulanıyordu. Bu sefer yüzüme hiçbir şey sürmedim. Saçımı da ellemedim. Aynaya bile bakmadım. Üzerime hırkamı alıp, evden hızlıca çıktım.

Bir süre yürüdükten sonra okula girdim. Herkes yine mutluydu . Benim dışımda.

Sınıfa  doğru ilerlerken yine karşıma lanet olası Catherine çıktı. "Sana verdiğim ilacı içtin mi? Hergün 2 kilo verdiriyor. Manyak bir şey."

Ona hiçbir şey söylemedim sadece kafamı olumsuz anlamda iki yana salladım. İçmediğimi bilsin istedim. Bir an bu daha doğru geldi. "Yani belli oluyor zaten" beni baştan aşağı süzdü. Sırıttı. "Onu içmezsen asla bizim gibi olamayacaksın."

Catherine güzel bir kızdı. Sadece çok iticiydi. Kafa yapımızda kesinlikle aynı değildi. Yeşil gözleri vardı,güzel bir fiziği, güzel , parlak , kahverengi saçlar. Tam hayallere girebilecek bir kızdı. Benden çok uzak.

Arkasını döndü gitti. Sınıfa girdiğim gibi beni bir sürpriz daha karşıladı. Katty ve arkadaşları. Sınıfı süslemişlerdi. Tahtaya yazı yazmışlardı. Yazı şuydu "Hoşça kal ezik!"

Katty yanıma geldi. "Çok düşündüm ve senin gibi çirkin bir kızın bu güzeller arasında bir yeri yok. Seni elimden geleni yapıp bu okuldan attıracağım." Arkasına baktı "biz de artık bu ezikle uğraşmayacağız değil mi?" Herkes kıkırdadı. "Elinden geleni ardına koyma." Dedim.

Gözlerime hücum eden yaşları gizlemeye çalıştım. Hızlıca arkamı dönüp okuldan uzaklaştım.

Eve geldim. Koşarak odama çıktım. Çantamı  fırlattım. Kapımı kitledim.

Önüne oturdum ve ağlamaya başladım. Artık dayanamıyordum. Nefes almak zorlaşıyordu. Ellerimi saçlarıma geçirdim. Onları yolmaya çalıştım. Biri sürekli boğazımı sıkıyor gibi hissediyordum.

Ayağa kalktım. Banyomda ki aynanın karşısına geçtim. Bir fondöten alıp bolca sıktım ve tüm yüzüme boca ettim. Maskara aldım. Öylesine gözlerime sürdüm.

Kriz geçiriyordum. Hissizleşiyordum. Bir yandan gözümden yaşlar akıyordu. Kırmızı bir ruj aldım Katty hep kırmızı ruj sürüyordu. Ben hiç sürmedim.

Dudağımdan taşırarak ruju da boca ettim. Ağlamamı durduramıyordum. Ellerim titriyordu. Bacaklarım,onlar hala benimle miydi? Yere kapaklandım. Ağlamaya devam ettim. Sürekli şu cümle döküldü dudaklarımdan. "Sadece mükemmel olmak istemiştim."
___________________
Bir bölüm daha sonu niye yorum yok efendim? Cık cık cık.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 07 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÜZELLİK ALGISI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin