Sefer Dönüşü

446 13 19
                                    

Sefer dönüşü Orhan ve Holofira hakkını vererek özlem giderememişlerdi. Atası ve Anasının yanında ancak kısa bi süreliğine sarılıp boynundan kokusunu yarım dakikalığına içine çekebilmişti.

Hem seferin yorgunluğunu üstünden almıştı bu kısa an hemde kuvvetini Konstantiye'ye yürüyecek kadar toplamıştı. Hoş kendisi bizansın en bi kıymetli hazinesini, kendine baş tacı etmişti.

Gayrı sefer düzenlemeye değil hazinenin zevkü sefasına sürme kararında idi. Derinlerine inmeyi, kendisi tarafından keşfedilmiş güzellikleri yeniden keşfetmeli, o nilüfer çiçeklerini tekrar açmalıydı. Göğsünde yatmalı, ince bilekleri öpmeli gerekirse o ayakların önünde diz çökmeliydi.

Yemek masasında kıvranarak otururdu. Hazırlıklar için karısıda getir götür yapardı. Önce bakmamaya çalıştı, süzmek ayrı bi moğol işkencesiydi. Hanımını pıtı pıtı Türk kıyafetleri içinde görmeye zaten tam alışmamıştı.

Yeni evlenen adama sefer vazifesi mi verilirdi, abe Osman Bey!

Buda yetmez gibi Malhun gelinini yanına oturtmuştu. Görüş menzilinde amma eli yetişmezdi. Dokunamazdı, hoş masada birşey edemezdide.

Ne deyü aile yemeği ve bu bayram havası, sanki Prusa fatihi idi, neyü kutlayacaklardı bu kadar, bıraksalarda sefer sonrası er olan kimse bi odasına çekilsin bi hamama girsin.

Hamama girecek sabrı olup olmadığını hesaplamaya çalıştı. Yoktu! Lakin Holofira yol kiriyle pasıyla sevilmeyi okşanmayı haketmiyordu.

E beraber girmek diye birşey vardı!

Bulduğu fikirle yüzü aydınlandı.

Holofira bu yeni sapan almış çocuk gülümsemesinin altındaki emelleri bilmediği için meraklı bi kaş kaldırdı ve geri gülümsedi.

Şuan Holofira'nın bu masum herşeyden habersiz hareketi bile önündeki masayı fırlatıp ona doğru sürünüp sırtına atıp salonu terk etmemesi için kalan son sabrını tetikledi.

Bi dinlensin! Hoş dinlenmeyeceksede yinede bi dinlenme vakti verilsin!

Yemek uzadıkça uzar Orhan'ın yüz karardıkça kararırdı.

Osman Bey bide feth edilen kalenin iç ayrıntıları, tebası falanı fisanı hakkında sorular sorardı!

Holofira'yı ilk yakaladığı yerde kıskıvrak tutup gerekirse yerde..

Derken Osman bu konuyu başka odaya taşıyıp boyluca masaya yatırma teklifinde bulundu.

— YOĞKH!..

Derken herkes Orhan Bey'e döndü. Babasına ses yükselmişti. Alaeddin ve Malhun sebebi anladı. Fatma ve Holofira bu ani çıkışa sıçramıştı.

—Bey'im sabah ola hayrola, alplarım yorgundur. Kimisi ailesi ile hasret gidermek ister.

Malhun bu açık ima üzerine oğluna okkalı birtane yapıştırmak istedi, bu oğlan iyice ataya anaya saygıyı terbiyeyi camdan atmıştı evlenir evlenmez.

Holofira'yı almaları için pilava dik bi şekilde kaşık saplayacak kadar edepsizdi!

Orhan sonunda odalarına çekilmişti, lakin bu seferde Malhun, Holofira'yı iş ayağına oyalardı. Oğlunu sofradaki rezalet için terbiye ediyordu.

And olsun yarından tezi yok başka kaleye yerleşeceklerdi! Bundan böyle bayramdan bayrama!

Odada iki duvar arasında turlayarak mekik dokurdu, sonra aklına en azından zırhını kendi çıkarmak geldi.

Bunu böyle hayal etmemişti bu gece üstünü Holofira çıkaracaktı, onunla nazikçe ilgilenecek, çoktan kapanmış yaralarını soracak, sonra o sefer yaralarını öpecekti. İşte herşey ondan sonra alev alacaktı.

OrnilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin