melez (luci/malbonte)
Merhaba, ufak bir bilgilendirme bölümü!Öncelikle hikayeyi 2 kişi ortak yazıyoruz, bu bölüm "celestine" kaleminden, diğer bölüm de "esila" kaleminden olacak.Hikaye Göklerin Sırrı 2 nin bir uyarlaması.Yani Süvari'ler gelmeden hemen önce başlıyor.Hikayede Vicky yok, hikaye Lucifer'ın anlatımıyla ama yer yer Malbonte ağzından bölümler de olacak muhtemelen.İyi okumalarr🎀Lucifer'ın anlatımıyla...
Hisardan içeri ilk adımlarımı attım, yapacak görevlerim vardı.ne kadar istediğim tartışılırdı tabii.Birkaç adım ilerledim ve hisarın ortalıkta koşuşturan çalışanlarını selamladım, onlar da beni.
Çok oyalanmadım ve konsey salonuna ilerledim, toplantı henüz başlamamıştı.Erken gitmeyi severdim.İçeride kimsenin olmadığını düşünüyordum.Ta ki onu görene kadar.Evet, oradaydı.
Malbonte.Baş konsey üyesi.Kendisini kimseye göstermeyi sevmezdi.Özellikle de zayıf yanlarını.Bazen bunu neden yaptığını anlamasam da akademideyken bende bir nevi öyleydim.Bencil, ve umursamaz.Gerçi şimdi de daha farklı olduğum söylenemezdi.
Beni gördüğünü düşündüm ama sonra fark ettim ki görmüyordu, hiç birşey görmüyordu.Elini bir sütüna yaslamış, ondan destek alıyordu.Sanki bir şey onu emiyormuş ve o da destek arıyormuş gibi.Gözlerinin önünde ise etrafı görmesini engelleyecek bir perde vardı.Bu...beklenmedikti.
Acıyla inlediğini duydum.Sanırım tahminlerim doğruydu ve onu tüketen bir şey vardı.Ama neydi?
Bir süre olduğum yerde durup onu inceledim.Ona yaklaşmalı mıydım?Beni herkese yaptığı gibi tek bir kelimeyle başından atması olasıydı.Sessiz konsey salonunda sadece ikimizdik.Acı çekerken bile sessizliğini koruyordu.
Konsey salonunun büyük kapıları aralandı.Küçük aralıktan içeri bir hisar çalışanı girdi.Melekti.Onu tanımıyordum, muhtemelen işe yeni başlamıştı.Kapının açıldığını fark eden tek kişi ben değildim.Malbonte de fark etmişti.Ve artık gözündeki o karanlık perde yoktu.Sanırım içeri kimin geldiğine bakmak için arkamı döndüğüm birkaç saniye içinde ne olduğunu bilmediğim o şeyin kontrolünden kurtulmuştu.
Bakışları her zamanki gibi donuktu, oldukça katı bir sesle bana bakmadan hisar çalışanına döndü.
"Dışarı çık." dedi.
Hisar çalışanı herkesin ne kadar acımasız olduğu hakkında saatlerce konuştuğu adamın sesinden durumun ciddiyetini anlamış gibiydi.Göz bebekleri genişledi ve yutkundu.Ve hızla eğilip odadan çıktı.
Birkaç sessiz saniyenin ardından Malbonte bana döndü.Ellerimi ceplerime yerleştirdim ve çenemi hafifçe kaldırdım.Kızgın görünmüyordu.Daha çok...savunmasızdı.İlk defa duygusuzluktan bu kadar uzak bir bakış attığını görüyordum.
Bir nefes aldı ve işaret parmağıyla sağ gözünü ovaladı, sonra tekrar bana döndü ve dedi ki
"Gördüklerini birine anlatırsan, bittin demek Lucifer."Beni tehdit mi etmişti, işte öfkemi sadece böyle anlarda kontrol edemezdim.Kaşlarımı kaldırdım ve sırıttım.
"Zayıf görünmek istemiyor musun?" diye sordum, ses tonumda alay da vardı.Daha fazla konuşmadı ve eski sert ifadesinin yüzüne tekrar yerleşmesini izledim.Duygusuzdu.Her zamanki sert tavırları, bu sıralar artmıştı.Aslında onu kimse çok fazla ortalıkta göremezdi.Kendi kuralları vardı, kendi görüşleri.Bağımsızdı.
Onun bu tavrına karşı tek taraflı sırıttım, bazen onun bu kadar sert olması gereksiz ciddi geliyordu.Yıllardır birlikte yönettiğimiz dünya dışında nerdeyse benimle konuşmuyordu.Belki yapısı öyleydi, belki de kimseye yaklaşmamayı bilerek seçiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez-Lucifer/Malbonte
Fantasy|Düz yazı| Ya Vicky hiç varolmamış olsaydı ve hikaye Lucifer ile Malbonte arasında yaşansaydı?