TANIŞMA

2 0 0
                                    

17 MART 2023
İlkbahar akşamlarını hep sevmişimdir. Hafif nemli bir hava ve teni yalayıp geçen hafif bir esinti. Huzurlu hissettirmiştir hep bana. Ama bu aralar öyle değildi. Evde yalnız başıma çok sıkılıyordum. Sürekli kahve sigara ikilisiyle bir dizi açıyordum. Şu sıralar yazışmaya başladığım yan komşum geldi aklıma. Dışarı çıktığım gibi onu aradım. İkinci çalışında telefonu açtı. Sesini ilk kez duyacaktım doğrusu. Evet yan komşumdu ama insanlara hiç dikkat etmezdim bu yüzden ne sesini biliyorum ne karakterini, yalnızca birkaç kez denk gelip yüzünü gördüm. Çok yakışıklı sayılmazdı. Buğday tenli kahverengi saçlı dolgun dudaklı ve simsiyah badem gözlere sahipti. Telefon açıldığında;
"Selam! N'aber?" Diye sordum.
"İyidir seni sormalı?" Kibarlık gereği sorduğu sorusunu karşılıksız bırakıp konuya girdim. "Müsaitsen buluşalım diyecektim." Hiç garipsemeden "Olur nereden alayım seni?" Demesiniyse ben garipsedim. Sonuçta gecenin bir yarısında alakasız birisi sizi arayıp buluşmaya çağırırsa garipsersiniz. Herkes garipsemeli bence. Benim asıl takıldığım noktaysa; ben n'apıyorum oldu. Hiç tanımadığım birisiyle gecenin o saatinde buluşuyorum üstelik arabanın kontrolü onun elindeyken ve benden misliyle güçlüyken. Paronayak ve güvensiz bir tipimdir ama ondaki bir şey çekiyordu beni. Evet pek tanımıyordum ve evet aile yapısı güvensizlik aşılıyordu ama hislerim beni asla yanıltmazdı. Beni arka sokaktan almasını söyleyip beklemeye başladım. Çok değil 6-7 dakika sonunda önümde oldu. Heyecanlıydı belli oluyordu. Gülesim gelmişti. Meğer arkadaşlarıyla alkol masasından kalkıp gelmiş yanıma. Bu kadar mı hoşuna gittim be oğlum!
"Eee nereye gidelim?" Canım kalabalık ortam istemiyordu. Bir göl kenarında oturmak istiyordum. Üstelik yanıma para da almamıştım. Cafe kalabalığı cart curt çekecek halde değildim. "Buralara yakın bir göl kenarı varmış biliyorsundur. Oraya gidelim mi?" Demiştim. Harikasın Devin! Resmen çocuğa gel beni becer demekle ıssız göl kenarına gidelim demek aynı şey. Yüzüme ufak bir şaşkınlıkla baktı. Sonra sürmeye başladı. Bende heyecandan ve korkudan eser yoktu. Ufak bir tedirginlik yine de vardı. Niye yapıyordum bilmiyorum aslında. Normalde asla yapmayacağım şey tanımadığım birisiyle gecenin o saatinde ıssız bir yere gitmek. Yol üstünde bir tekel bayide durdu. Araçtan inip "Ne içersin?" Dedi. "Kendine ne alıyorsan ondan al."
"O zaman iki bira kapıp geliyorum." Alkol sevmezdim. "A yok ben alkol kullanmam pek. Çikolatalı süt ya da muzlu süt iyi olur" dedim. Hafiften güldü. "Tekel bayide süt mü?" Der gibi. Ama bir şey demeden gitti. Telefonla ilgilenmeye başladım. Sonra kapıyı açıp "süt yokmuş başka bir şey alayım istersen?"
"Kola olur" Kendine bir bira bana da bir kola yanına da birkaç abur cubur alıp geldi. Göl kenarında bir yere park etti. Sohbet etmeye başladık. Telefonum susmadı. Bir annem bir teyzem arıyor. Sebepse nerde nasıl olmam değil kardeşimin ve benim TC kimlik no'larım. Yanımda adını sürekli unuttuğum çocuk tüm bilgilerimi duydu. Çünkü arabadan çıkıp konuşmaya üşendim. Sonra sohbet açılsın diye sanırsam "Neden istedi ki?" Sorusunu yöneltti. "Babama boşanma davası açmak için istemiştir." Dediğimde. "Boşanıyorlar mı?" Dedi.
"Hiç sanmıyorum senelerdir böyleler. Annem ufak bir konuyu dağ yığını haline getirip kavganın hasını çıkarır sonra evi terk eder sonra da boşanmaya karar verdiğini söyler ama hep tekrar barışırlar. Toksik aşk gibi birşey işte." Umursamaz tavrıma şaşırmıştı. Sonuçta insan neden umursamaz ailesinin durumlarını değil mi? Böyle düşünmeyin. Bir süre sonra alışıldık durumlar haline geliyor çünkü. Sonrasında zaten sohbet uzadıkça uzadı. Eski aşklara girdi çıktı akrabadan köye köyden siyasete ordan burdan sürekli bir sohbet açıldı. En son saat 2'ye varınca eve gitme kararı aldık. En son mahalleye varınca "görüşürüz" deyip arabadan inecekken "Bu kadar mı?" Demesiyle durdum. "Gel bir sarılayım" diyerek sarıldım. Ne güzel bir kokuydu bu. İnsanın uzun uzun sarılası geliyordu. Ayrılınca yüzüme baktı gözleri çok derin bakıyordu. İnsanın baktıkça içinde hapsolmuş gibi hissetmesi normal miydi? Dudağına ufacık bir buse kondurdum. Sonra araçtan indim. Çok garip bakıyordu. Sarhoş olmuş gibi. Dudaklarım sarhoşluk etkisi mi yaratıyordu? Kim bilir taktiğiydi belki bu. Özel hissettirmek.
Araçtan inip gitmesini bekledim. Gittikten sonra durup arkama baktım. İçimden geçense şuydu "Gelecekte bir zaman diliminde bu sokaktan geçerken canım yanacak." Hisler yalan söylemez gençler. Beklemek ve görmek lazım. Evime girip üstümü değiştirdikten sonra yatağıma yattım.
Alarmın sesiyle zorlukla uyandım. Sabahın 6'sında kalkmak işkenceydi bana. Ben hep güneşin ilk ışıklarıyla kendim uyanmayı severim çünkü. Ama daha güneş doğmadan okula gitmek için kalkıp hazırlanıyordum. Okul mu şafak operasyonu mu orası meçhul tabii.
Uyandığımda giyinip bildirimlerimi kontrol ettim. Nedim'den bir mesaj. Kısa ve öz
nedimaksyy: günaydın
devindemiir: gün aymamış henüz ama günaydın
nedimaksyy: ahashahshah
nedimaksyy: doğru söylüyorsun
devindemiir: N'apıyorsun sabah sabah bildiğim kadarıyla bu saatlerde uyuyorsun genelde
nedimaksyy: evet ama bugün iş yerinde sabahladım. Biriken işler vardı. Arabada oturuyorum şimdi eve gireceğim birazdan yeni geldim mahalleye.
devindemiir: hoşgeldin o zaman!
nedimaksyy: 5 dakika göreyim mi seni?
Demesine kalmadan balkona uçtum. Arabası tam odamın camının önündeydi. Umarım giyinirken görmemiştir. Sapık galiba diye geçirdim içimden. Balkona çıktım çıkmasına da arabanın içi gözükmüyordu. Ordadır diye el sallayıp içeri geri girdim. Acelem olmasa yanına giderdim aslında. Ama hem geç uyandım hem de kahvaltı yapmam lazımdı. Kahvaltısız güne başlamam için bir yakınımın ölmüş olması gerekiyordu.
Okula vardığımda yüzlerini görmekten dahi hoşlanmadığım bir ton insan bir ton sahte gülücük ve sahte samimiyetle günü geçiriyordum. En azından şunca aptal içinde sevdiğim yüzlerde vardı. Daha katlanılabilir hale geliyordu okul sayelerinde. Hep neşeli güleryüzlü derslerinde başarılı bir kız olduğum halde çoğu insanla anlaşamıyorum. Bunu şöyle açıklıyorum. "Neşemi kıskanan sıkıcı insanlar topluluğu" Bu kaltaklara hep güleryüzlü ve samimi yaklaşıyordum. Hepsi de arkamdan konuşuyor. Böyle insanlarla derdim olacağına sahte gülümsemeyle yaklaşırım daha iyi felsefesine sahibim. Sizlere ikiyüzlülük gibi gelebilir ama mantıklı olanın bu olduğunu herkes bilir. Böylece kimseye zararım dokunmuyor kimsenin de bana zararı dokunamıyor. Böyle böyle haftayı bitirip hafta sonuna geldim. Evde babam dışında kimse yoktu. O da uyuyordu. Yemek yiyip elime telefonumu aldım Instagramda gezmeye başladım. Geçen gün çektiğim fotoğrafları paylaşmayı unuttuğum aklıma geldi. Paylaşımı yaptıktan sonra oturup dizimi izlemeye koyuldum. The vampire diaries dizisine sarmıştım bir süredir. Tam diğer bölüme geçecekken telefonun bildirimiyle telefona yöneldim.
nedimaksyy: Naber?
Bu lavuk bana ne zamandır yazmıyor şimdi mi aklına geldim diye geçirdim içimden. İçimden geçirmekle kalmadım hatta.
devindemiir: Günlerdir aklına gelmiyorum bir story atınca mı aklına düşüyorum da yazıyorsun?
nedimaksyy: ne alakası var başıma neler geldi biliyor musun da? Kendin yazsan sorsan bilirsin zaten.
devindemiir: N'olmuş olabilir ya?
nedimaksyy: Kaza yaptım. Bir ton masrafla uğraştım ettim günlerdir.
Sinirden deliye dönecektim nerdeyse ama kendime bile çaktırmıyordum. Allah aşkına bir söylesenize hastanelik bir durum olmadığı sürece insan iki saniyesini ayırıp yazamaz mı? Resmen bahane. Zaten bana ne ki ne yapıyorsa yapsın. Kimim neyim sonuçta?
devindemiir: anladım çok geçmiş olsun.
Konu ordan oraya sarktı yine. Herif mesajlara acayip geç bakıyordu. Genelde takıldığım şeyler değil ama sinirimi bozuyordu. Her mesaja da geç bakılmaz ki arkadaş! Neyse çalışıyor yoğun, görmesem inanmazdım kimsenin bu kadar yoğun olduğuna. İdare edeceğiz mecbur...
6 NİSAN 2024
İşte tüm hayat enerjimi benden alan tüm kişiliğimi değiştiren beni mahveden beni kocaman bir hiçliğe mahkum eden son aşkımla tanışma hikayemiz bu. 3 ay oldu ayrılalı o sokaktan taşındım. Yüzünü görmüyorum artık. O da benim yüzümü görmüyor. Ve bu şehir bizi bir kere bile karşılaştırmıyor. Hikayemizin bitişinde miyiz bilmiyorum. Defalarca ayrıldık defalarca geri döndük defalarca bittik dedik ve tekrar tekrar döndük. Ama bu tamamen bir bitiş gibi hissettiriyor. Ve bende ne onunla tekrar başlayacak güç var ne de onsuz kalabilecek cesaret. Bazen hala o sokaktan geçiyorum. Küçücük sokakta bile karşıma çıkmaması bitişini kanıtlayan şey sanırım. Artık gülmüyorum kimseye. Ne derslerimde başarım var ne de neşem. Karakterimden eser yok. Benden hiç bir eser yok. Eskiden keyif aldığım hiçbir şeyden artık keyif alamaz haldeyim. Kahvaltı etmiyorum artık. Sigarayı çoğalttım. Uykudan kafamı kaldıramıyorum. Kaldırsam da bir şey farketmiyor zaten. Rüyamda da o aklımda da o her anımda o. Nedim Aksoy olmadan Devin Demir kimdi? Hatırlamıyorum. Arkadaşlarım babam öğretmenlerim bana bakıyor ve halime acıyorlar sadece. Artık tavsiye vermeyi de bıraktılar. Çünkü saldım toparlanamıyorum. Elimden hiçbir şey gelmiyor. Bunları kabullenmek çok zor oldu. Çünkü ben daha önce hiç böylesine zayıf düşmemiştim. Her şeyi kaldıracak güçteydim kimseyi hayatımın merkezi yapmazdım kimsenin uğruna delirmezdim. Beni sevmeyen yalancı manipülatif bir narsist için düştüğüm hale kendim bile acır hale geldim. Ayrılığın ilk günleri haftalarca kendime gelemedim. Sürekli ağlıyor deli gibi stolkluyordum. Sonra sinirimi çıkardım. Arkadaşıyla flörtleşmeye başladım. İlişki mahvolmuş gibiydi de değildi de tamamen mahvolsun istedim. Belirsizlikte yüzmektense her şeyin berbat oluşunu seyretmeye razıydım. Aklımdan çıkmadı ama bir türlü çıkaramadım. Uğraş bulup uğraştığım şeyde bile yanımdaymış onunla yapıyormuş gibi hayal ediyordum. Engel de olamıyordum. Sonra alkole sardım. İçip içip ağlıyordum sürekli. Sonrasıysa sustum, uyudum rüyamda gördüm, uyandım asla okumayacağı şiirler mektuplar yazmaya başladım. Acımı yaşamaya başladım. İnanır mısınız daha iyi hissettirmeye başladı. Meğer içimde şair yatıyormuş. Son sınıftaydım. Sınıfta kaldığım belli olduğu için artık okula gitmiyorum. Annemin yanında kalıyorum hastanede. Tedavisinde yardımcı oluyorum. Söylenmeleri nankörlükleri bitmiyor ama napacaksın o da böyle birisi. Huysuz takıntılı. Değiştirmeye çalıştım ama olmayınca olmuyor. Bugünse hastaneye kardeşim gelecek bir kaç gün o kalacak. Bende ev işleri dinlenmeyle uğraşırım. Eşyalarımı toplayıp annemi öpüp hastaneden ayrıldım. Metrobüse bindiğimde sapığın tekinin benimle konuşma çabasına göz devirdim. Kalabalığın ortasında telefonum çaldı. Arayan Volkan'dı. En yakın arkadaşım. "Vardın mı eve portakal?" Diyerek girişi yaptı.
"Ne varması daha metrobüse yeni binebildim." Yol boyunca Volkan'la boş sohbet ettik. Metrobüste vs telefonda konuşmayı hiç sevmem genelde. Ama yanımdaki sapıktansa Volkan'la telefonda boş boş konuşmak tercihimdir. Bir yandan camdan dışarıyı seyrediyor diğer yandan Volkan'a laf yetiştirmeye çalışıyordum. Yolda gördüğüm tanıdık arabayla "Ha siktir!" Diye bağırmam bir oldu. Volkan "Ne oluyor amına koyayım" gibi bir tepki verince. "Nedim burda. Arabasını gördüm. Plakasına baktım o eminim." Heyecandan deliriyordum. Volkan akıllanmıyor bu kız der gibi "Ne diyorsun?" Diye sordu. Metrobüsten tam inecektim ki sonra aklım başıma geldi. Ondan ayrılan bendim. Ona ihanet eden de benim. Beni manipüle edip tek suçlu ilan etmesi için bir sürü bahane verdim eline. Şimdi karşısına çıksam ne olur? Ne diyebilirim ki? Başa çıkamam. Karşısına çıkmaya bile korkuyorum ki ben. "Sikerler!" deyip diğer durakta inip geri döndüm. Arabasını park ettiği yere ilerledim. Tam o sırada otelden çıktı. Yanında yakın arkadaşı olduğunu bildiğim Hamza ve 2 kız da onunla beraber çıktı. Ayaklarım arka arkaya gitti. Kaşlarım çatıldı. Arabasına diğer kızla ilerleyip bineceği sırada göz göze geldik. Tüm şaşkınlığıyla bana baktı. Tüm öfkemle ona baktım. Allah biliyor ya ne çok istiyorum gidip tokatı basmak sonra da canı yandı diye sarılıp ağlamak. Yanındaki sarışını da öldürene dek dövmek. Ama hiçbir şey yapmadım. Arkamı dönüp gittim. Gözlerim dolmuştu. Bu kadar hızlı mı birini bulmuştu? Bu kadar değersiz miydim? Sevgisizliği iliklerime kadar hissettim. Kalbim ağrıyordu resmen. Elimi göğüs kafesime sokup o kalbi söküp atmak istedim. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı en sonunda. Arkamı dönmeye bile cesaretim yoktu. Ayakta durmaya gücüm kalmamıştı. Boş bir ara sokağa girip bir kapının önüne oturdum. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Sonra bundan da yorulunca en sonunda telefonuma bakma kararı aldım. Volkandan 27 cevapsız arama ve 19 mesaj vardı. Direkt onu aradım. "Beni gelip alır mısın iyi değilim?" Hiçbir şey sormadı konum istedi yolladım bekledim. Motoruyla geldiğinde başımı dizlerimden kaldırdım. "Nedim iti mi bir şey dedi ya da bir şey mi yaptı? N'oldu sana? Anlatsana bir şey!" Tüm halsizliğimle zor bulduğum sesimle "eve gitmek istiyorum" diyebildim. Elindeki diğer kaskı takıp yola koyulduk. 15 dakikada evin önünde olduk. "Biraz uyuduktan sonra arayıp anlatırım. Şu an gerçekten enerjim yok." Volkan gözlerindeki acıma duygusuyla bakıyordu. Hiç sevmediğim o bakış türü işte. Eve gelip odama girdim. Üstümü bile değiştirme gereği duymadan yatağıma uzandım. Yorganı boynuma dek çektim. Gözlerimi kapattım. Zihnimden gitmeyen görüntüyla uyanmak istemediğim uykuma daldım.
Uyandığımda telefonuma baktım. Gereksiz insanlardan bir kaç bildirim Volkan'dan birkaç arama ve en sonunda Nedim'den bir arama vardı. Hemen geri aradım. Çalıyor çalıyor çalıyor...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 09 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Son KezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin