Bölümün içindeki işaretli kısımdan sonrası smut içeriyor okumak istemeyenler atlayabilir.
-
Partinin olduğu gün gelmiş, kostümleri için Wooyoung Seonghwa'nın evine, Hongjoong ise San'ın evine gelmişti. İkiye ayrılan çiftler partiye de ayrı ayrı gidip orada buluşacaklardı.
San, Hongjoong'un kıyafetinde yaptığı son düzeltmeleri izliyordu. Pantolonundaki işlemelerin bazı kısımlarını tekrar gözden geçirmekle meşguldü. "Hongjoong, bence gayet güzel, günlerce işlemeleri yapmak için uğraştın zaten. Kendi kostümünü giy de çıkalım yavaştan." Hongjoong ona cevap vermeden pantolon ile uğraşmaya devam ediyordu.
Hongjoong ayağa kalkıp başını salladı. "Tamamdır, şimdi hazırsın. Ben de giyineyim ve çıkalım."
San odasına giden Hongjoong'un ardından baktı ve telefonunu açtı. Wooyoung saatlerdir mesajlarına dönmeyi bırak, yanıt dahi vermiyordu. Birazdan yola çıkacaklarını ve Wooyoung'un kostümünü çok merak ettiğini söyleyen bir mesaj daha attıktan sonra Hongjoong'u beklemeye geri döndü. Telefonundan instagramı açıp koltuğa oturdu.
Yarım saat sonra gelen Hongjoong'a baktı. Saçlarını geriye yatırmış, çizgili bir takım elbise giymiş ve takma bir bıyık takmıştı. "Gomez Addams?" diye sordu San kaşlarını kaldırarak.
Hongjoong gülerek yanına geldiğinde karakterin ruhuna bürünmüştü bile. "Hwa ile bu aralar çok izledik. Normalde kovboy olacaktım ama o çift kostümü giymek isteyince kıramadım. Kovboy tasarımımı da sana dikmiş oldum işte."
San ayağa kalkıp kapıya doğru ilerlediklerinde bir kez daha Wooyoung'un kostümünü öğrenmek için şansını denedi. "Seonghwa ne dikti peki?" Hongjoong San'a bakıp göz devirdi. "San yarım saate zaten göreceksin işte. Bu ne sabırsızlık."
San kendi haline gülüp ayakkabısını giydikten sonra evden çıktılar. Metroya doğru ilerliyorlardı. Bir sürü insan kostümünü giymiş eğlence yerlerine gitmek için tıpkı onlar gibi yola çıkmıştı. Wooyoung'dan hala yanıt gelmiyor oluşu onu biraz huzursuz ediyordu ancak endişelenmemesi gerektiğinin de farkındaydı. Şu an o da yolda olmalıydı.
San metro vagonuna sırtını dayamış bekliyordu. Çekilen resim sesini duyduğunda Hongjoong'un onu çektiğini gördü. Gülümseyip sanki haberi yokmuş gibi poz verdi ve kendi telefonunu da çıkarttı. Ön kamerasından birkaç resim de kendisi çekti. Yunho'nun evindeki kalabalıkta büyük ihtimalle bunun için şansı bile olmayacaktı.
Bir süre devam eden metro yolculuğunun ardından Yunho'nun evine gelmişlerdi. İki katlı müstakil ev, ışıklar ve müzik sesiyle şimdiden eğlenceye başlamıştı bile. San heyecanla kapının önünde kıpırdanırken Yunho'nun kapıyı açması ile hızlı bir selam verip içeri geçti. "Geldiler mi, nerede Wooyoung?"
Yunho San'ın heyecanına gülüp sağdaki odayı işaret etti. "İçeride duruyorlar." San ve peşinden gelen Hongjoong hızlı adımları ile gösterilen odaya girdiler.
San odaya girer girmez Wooyoung ile göz göze gelmişti.
Kırmızı bir lens takmıştı. Göğüs kısmında ufak dekolte olan beyaz gömlek, siyah kumaş pantolon ve ince belinin hepsini saran siyah bir korse giymişti. Boynuna pelerin bağlayan Seonghwa San'ın yüzündeki şaşkın ve bir o kadar da büyülenmiş ifadeye güldü.
Wooyoung ise hiçbir şey demeden tıpkı San gibi baştan aşağı onu süzüyordu. Sarı saçları kapatan kovboy şapkası, kahve deri yeleğin üstüne beyazla detaylandırılmış kot ceket ve buz mavisi kot bir pantolon giymişti. Pantolonun beli o kadar düşüktü ki San'ın çamaşırının lastiği bile gözüküyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hair tie | woosan
Fanfictionwooyoung: tokamı geri alabilir miyim, anısı var da. san: e ben saçımı ne ile bağlayacağım :c - 200324