"çabuk ol, fazla vaktimiz yok!" cam, kurşun geçirmez kapı yavaşça açılmış ve karşımdaki yeşil saçlı adamın geçmesine olanak tanımıştı. o, benim sözlerime tezat bir şekilde yavaş adımlarla yanıma yaklaştı ve alnıma düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. yüzümü hafifçe severek sırıtmıştı, bu hareketi kalbimin hızını arttırırken başka bir tarafa bakmaya çalıştım. bambaşka şeyler düşünmeye çalıştım, yoksa dudaklarına kapanabilirdim.o, sonunda bu lanet olası yerden kurtuluyordu fakat ben ondan daha mutlu gibiydim. o her zaman böyleydi, gülüyordu sürekli, içinin yandığını bilmesem ben de onunla birlikte gülerdim. sahi, her seferinde ben de onunla birlikte gülmüyor muydum ki? yürek yaramız benzer değil miydi?
"al." bakışları aşağı kaydı yavaşça yeşil saçlı adamın. şaşırmıştı, bu tabancayı nereden bulduğumu merak ediyordu büyük ihtimalle. gerçi bunca şeyi başarmıştım bir tabancayı buluşuma mı şaşırmıştı? şaşırmamalıydı. elimdeki tabancayı aldı ve hızlı hızlı yürümememe karşın küçük bir kahkaha attı. benim bu acemi tavırlarım bir hayli hoşuna gitmiş olmalıydı.
"yavaş ol jeongin, ne olursa olsun o güzel götünü bu işten kurtaracağım." sanki beni kurtarması gereken kendiymiş gibi konuşuyordu fakat ben olmasa onun buradan çıkması epey zamanını alırdı.
arkama bakıp bana gülen adama gülümsedim. gülüşü bulaşıcıydı sanki. içimde bu yeşil saçlı, solgun benizli, karşı konulamaz adama karşı büyük bir arzu vardı. uğruna her şeyi yapabilirdim bu adamın. ki yapıyordum da. psikiyatr olarak çalıştığım sözde kimsenin kaçamayacağı arkham'ı birbirine katmıştım yalnızca onun için. biraz da eğlenecektik, bana eğlenmenin ne olduğunu o öğretiyordu. böyle şeylerin insana nasıl zevk vereceğini en iyi o bilirdi.
"burası mı?" dedi önüne geldiğimiz büyük, demir kapıyı göstererek. benim ise tek yapabildiğim kafamı sallamak ve kapının açılabilmesi için şifreyi girmek olmuştu, o yanımda böylece dururken nefes bile alamıyordum sanki. büyük, demir kapı koca bir gümbürtüyle açıldı. burası geniş bir depoydu. suçluların eşyalarının bulunduğu o malum depo.
"seninkiler şu tarafta." dedim, onu ortadaki bölümden içeri doğru resmen sürüklerken. yarattığım koca kaos yüzünden etrafta hiçbir bekçi kalmamıştı. ben, yeşil saçlı adamın emriyle bütün mahkumların kapılarını açıp kargaşaya sebep olunca haliyle bütün güvenlik güçleri oraya yoğunlaşmıştı. ölüp bittiğim o adamın planıydı ve işe de yarıyordu.
hızlı adımlarla ilerleyip üzerinde kocaman 'JOKER' yazan ahşap kutuyu açmaya çalıştım. zordu, her tarafı birbirine sabitlenmişti ve açmak için bir levye gerekliydi fakat onun yanında aklımı kullanamıyor, saçmalıyordum. joker de benim yanıma varınca beni kutunun önünden itmiş ve yerden aldığı levyeyi ahşap kutunun girişine konumlayarak kutuyu açmıştı. çok da güçlü bir adamdı, çok etkileyiciydi. nefes kesiciydi, içerisinde olduğu turuncu tuluma rağmen çok iyiydi.
"off, çok iyisin joker!" joker gülüp kutunun içine eğilmiş ve eşyalarını çıkarmaya başlamıştı. ben de meraklı bir tavırla kutuya doğru eğildim, çok fazla eşya vardı. her biri birbirinden garip aletler, kıyafetler, silahlar ve bir de o koca tokmak.
elimi kocaman tokmağa attım merakla. çok güzel görünüyordu, artık jokerin yanında olacaksam benim de böyle bir silaha ihtiyacım vardı kesinlikle. ben, tokmağı sapından tutup kaldırmaya çalışırken kafama çarpan kapak yüzünden sesli bir çığlık attım. kapak kafama denk geldiği için canımı çok yakmıştı. joker, eşyalarını alıp kutunun kapağını tutmayı bırakınca kafama düşmüştü o ağır kapak. sinirle zor bela kaldırabildiğim ağır kapağı yere doğru fırlattım çok canımı yakmıştı be!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sh*t blvd ::hyunin
ActionArkham Asylum'dan garip görünümlü bir suçlu kaçar. top: hyunjin bottom:jeongin