f o u r

615 26 1
                                    

Ernest senin her zaman dünyadaki en güzel kız olduğunu düşünürdü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ernest senin her zaman dünyadaki en güzel kız olduğunu düşünürdü. Gülümsemen bir odayı aydınlatabilirdi ve gülüşün onun kulaklarına müzik gibiydi. 

Kendinizi bildiniz bileli arkadaştınız ve çocukluk yıllarınızın çoğunu ayrılmaz bir çift olarak geçirmiştiniz.

Ernest'in fark etmediği şey senin de onun için tamamen aynı şeyleri hissettiğindi. Onun mutlu-şanslı kişiliği, senin onun etrafındayken keyif almana yetiyordu.

 Ernest'in şefkatli tarafı, oğlana sırılsıklam aşık olmana neden oluyordu.

Ancak Ernest'in Beşiktaş'a transfer olması ve senin meşakkatli balerin kariyerin nedeniyle arkadaşlığınız dağılmıştı. Bu etrafınızdaki herkesi şok etti, çünkü size bakan herkes sizin bir çift olduğunuzu sanmaktaydı. 

Dünyada Ernest ve Y/n'den daha mükemmel uyum yakalayabilecek başka kimse yoktu.

Ernest hemen hiç bir şeyden korkmazdı. Yıllarca profesyonel futbol oynamıştı ve hayatı boyunca birçok zorluk yaşamıştı. Bunlara rağmen sana senin hakkında ne hissettiğini söyleme fikri Ernest'i korkudan titretiyordu.

Seninle olan arkadaşlığına her şeyden çok değer veriyordu, bu yüzden en yakın arkadaşına transfer için İstanbul'a taşınacağı haberini vermek zorunda kaldığında bu onun kalbini kırmıştı.

Yıkılmıştın. Ernest'in ayrılışı senin moral ve motivasyonunu kaybetmene neden olmuştu ve bu yüzden bale kariyerin zarar görüyordu. 

Bale koçun, Ernest'in ayrılışıyla hayatında geride bıraktığın büyük boşluğu unutturup dikkatini dağıtmak için sınırlarını zorluyordu.

Zaman geçti ve aylar boyunca konuşmadınız. Ancak bu durum her geçen dakika, her geçen gün birbirinizi  düşünmediğiniz anlamına kesinlikle gelmiyordu.

Sen bale gösterilerine ara verdiğin sırada şansa bakın ki dans grubunuzun bir sonraki gösterisi İstanbul'daydı. Arkadaşlarından birine bir futbol maçı bileti hediye edilmişti, arkadaşın oynayan takımlardan birinin oyuncusuyla evliydi, ancak o bale gösterisinden dolayı gidemeyeceği için bileti sana hediye etmişti. Körü körüne stadyuma gitmeyi kabul ettin. 

Maça dakikalar kala Ernest soyunma odasında oturuyordu. Oynayacakları maç öncesinde Santos'un kendilerine yaptığı moral konuşmasını dinliyordu. Midesinde garip bir his vardı ama çıkaramadı.

"Ernest, iyi misin?" Semih arkadaşının yüzündeki ifadeyi fark ederek ona bu soruyu sormuştu.

Ernest arkadaşının endişesini görmezden gelerek "Evet dostum, iyiyim" diye yanıt verdi. Ve böylece oyuna başlamak üzere soyunma odasından çıktılar.

Sen ve maç için davet ettiğin arkadaşların oyuna dalmış halde oturuyordunuz. 

Her zaman Ernest'in maçını izlerdin, futbola olan ilgin gittikten sonra bile devam etmişti. Ancak kadrolar açıklanıp oyuncular sahaya çıktığında kendini kötü hissettin. 

Ernest'i İstanbul'a taşınmasından bu yana görmemiştin ve acı dolu anılar zihninin ön sıralarına fırlıyordu.

Ernest sahaya koştu. Maç öncesi formaliteleri yerine getirirken gözleri, takımlarının maçını izlemek için gelen seyirci kitlesinin üzerinde gezindi. Bakışları tanıdık bir yüzle bağlantı kurduğunda gözleri büyüdü.

Senin ağzın açık kalmıştı. İkinizin paylaştığı bakış şok ve acıyla doluydu. Ernest bir ağız hareketiyle "Maçın ardından benimle buluş" dediğinde ne demek istediğini anında anladın.

Beraberlikle sonuçlanan ilginç bir maç yaşanmıştı. Her iki taraf da çok mücadele etmişti ama ikisi de galibiyet golünü yakalayamamıştı. Ernest, senin onu beklediğin yere doğru koştu.

Daha önce sahayı terk etmeye bu kadar hevesli hiç olmamıştı.

Hayatı boyunca sevdiği kızın karşısında dururken bocalamıştı ve duygularını daha fazla tutamayacağının farkındaydı. Gözlerinizi birbirine kenetledi.

"Y/N, seni seviyorum. Yıllardır seviyorum ve ben-"

"Ernest, ben de seni seviyorum."

Karşındaki oğlan konuşmayı bıraktı. Sana karşı olan hislerinin farkına vardığından beri bu üç kelimenin ağzından çıkmasını bekliyordu, şimdiyse istediği gerçekleşmişti ve kendisini durduramıyordu. 

Öne çıktı, eliyle yüzünü tuttu ve seni öptü.

Ernest, sana olan sevgisinin her zerresini o öpücüğe döktü. Sana duyduğu sevgi yenilemezdi, bunu saklamakla geçirdiği yıllar ise pişmanlıkla doluydu. Dudaklarınız ayrıldığında birbirinize baktınız. Her ikiniz için de bu bakış acıyla değil, sevgi ve şefkat doluyu.

İkiniz aylar sonra yeniden bir araya gelmiş, günlerinizi birlikte geçirmeye hazır olarak stadyumdan ayrılmıştınız.

≪•◦ ❈ ◦•≫

soyle bi olay ne zaman kismet olacak acaba bize🥲

bu bolum icin ernest subat'ta degil de yaz transfer doneminde gelmis, yani 9 aydir buradaymis gibi dusununn (keske)

ernest muçi imagines.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin