ALINTI

20 3 4
                                    

9. BÖLÜM

"İzem, sürmen bitti mi?" Diye sordu timuçin

"Daha değil" cevabını verdi izem, keyifle bisikletini sürmeye devam ediyordu. Bunun hiç bitmesini istemiyordu.

Timuçin, gülümseyerek İzem'i seyrederken yanına gelen Polat'ın endişeli tavrıyla gülüşünü soldurup ciddiyete büründü. "Ne oldu?"

Polat, Timuçin'in yanına yaklaştı ve kulağına bir şeyler fısıldadı. "Hakan seninle konuşmak istiyor."

Timuçin bakışlarını Polat'ın yüzüne çevirdi ve o da cevap olarak "tamam, konuşalım" diyerek konuştu ve bakışlarını İzem'in mutlu yüzüne çevirdi. Bu onun son bakışıydı.

"İzem'e bir şey söylemeyin." Diyerek konuştu Timuçin "eğer söylerseniz sizi asla affetmem." Diyerek de ekledi. İzem'in haberi olsun istemiyordu. Çünkü o daha gençliğini yaşayacak, hayatını yaşayacaktı. Ancak Timuçin hiç bir şey yaşayamayacaktı. Çünkü kaderi aynı abisi gibi olacaktı.

Bakışlarını barış'a çevirdi. "Barış"

"Efendim Timuçin abi" diyerek konuştu barış, bir yandan da ablasını seyrediyordu.

"Ben bir yere gideceğim"

"Evet, Timuçin abi"

"Ablan sana emanet"

Bakışları bir anda Timuçin'e kaydı barış' ın anlamıştı anında. Bir şeylerin olacağından.

Yere çömeldi "kardeşimi de korur musun?" Diye sordu timuçin, çünkü bu dünya da güvenebileceği kişi onu her zaman anlayan barış' tı.

"Bana neden güveniyorsun?" Diye sordu barış, Timuçin'in bu denli söylediklerini anlayamıyordu.

"Çünkü sen ablan gibisin" diyerek konuştu "sen de ablan gibi tüm herkesi korursun."

Derin bir nefes aldı barış başıyla onaylayarak "merak etme Timuçin abi" diyerek konuştu. Söz konusu ablasıysa her şeyi yapardı. "Güvenebilirsin bana"

Timuçin elini barış'ın omzuna koydu ve "teşekkürler" diyerek konuştu. Ardından ayağa kalkıp gülüşünü hızla soldurdu. Polat'a dönüp "gidelim" diyerek konuştu.

Bir ateşe yürüyordu Timuçin

Ve bu ateş

Onun çok canını yakacaktı.

Hızlıca arabaya doğru ilerlemeye başladı Timuçin, aklı yaşanacaklarda ruhu da izem'deydi. Çünkü İzem'i geride bırakacak olmak onun canını çok yakıyordu.

Yürümeye devam etti. Her adım attığın da aklına İzem'e söyledikleri geliyordu.

"Ama sana söz" dedi "eğer kardeşine bir şey olursa" cebinden silahını çıkarıp avucunun içini açtı. İzem şaşkınlıkla Timuçin'in ne yaptığını seyrederken elinde ki silahı bir anda avucunun içine koydu ve "beni vur çek" dedi. Bunu söylerken ki ses tonu çok ciddiydi. "hiç acıma, korkma istiyor musun? Yap" gözleri kocaman açılmış bir vaziyette dinlemeye devam etti. Bunlar çok saçma geliyordu ona. Timuçin'in bu denli cümleleri hiç hayra alamet değildi. "Hiç konuşmam, susarım" bir kere daha konuştu. "belki de böyle yüreğinde ki acı diner." Son cümlesi şuydu. "Belki önünde ki tek engel benimdir." Gözleri kocaman açılmıştı. İyice saçmalamaya başlamıştı.

Bakışları hala İzem'in üzerindeyken, yanında duran berat'a dönüp "berat, korumalara söyle İzem'e bir şey söylemesinler." Diyerek emretti. Bir şey söylemelerini istemiyordu.

"Tamamdır efendim"

Arabaya bindi ve son bir kez bakışlarını İzem'in gülümseyen yüzüne çevirdi. Son bir kez daha gülümsedi ve "gidelim" diyerek emir verip oradan ayrıldı.

KARA MİRAS (I-II) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin