Merhabaaaaaaaa yepyeni bir kurgu,yepyeni bir heyecan ve yeni bir evrenle karşınızdayım.
Kurgumun Adıııı (☞゚ヮ゚)☞: Ölümün Kıyısında
Uzun zamandır yayınlamak istediğim fakat tutmayacağından kararsız olduğum bu kurgu,bol okuyuculu,ve bol yorumlu olur umarım. Ölümün Kıyısında'daki bu yolda umarım her şey güzel olur,kurguyu ve içindeki evreni beğenirsiniz.
Giriş
Sevgi... Sevgi dayanıksızlıktı. Sevgi sevdiğiniz kişiye karşı dayanıksızlıktı, ölümdü. Birine duyduğunuz sevgi ölümünüz olurdu. Özellikle aile sevgisi. Sizin ruhunuzu öldürseler içinizde onlara karşı hem nefret hem sevgi olur. Vazgeçmek istersiniz olmaz. Bağırmak,haykırmak istersiniz haykırışlarınız küçük fısıltılar olarak çıkar ağzınızdan. Onlar sizi yavaş yavaş öldürürken sessiz kalırsınız sadece. Düşüncelerinizde boğulurken sözcükler ağzınızdan çıkmaz. Dayanmaya çalışırsınız. On sekizime gireceğim, kurtulacağım bu evden dersiniz. Ama bazen dayanamazsınız,bunu fark ettiğinizde de çok geçtir. Çünkü artık ölüsünüzdür.
İnsan yaşarken ölü olur muydu hiç? Mesela içi kan ağlarken dışı gülebilir miydi insanın? İçten içe ölürken nasıl gülebilirdi ki insan. Sabahları yüzünde belirsiz bir gülümsemeyle dolaşıp,geceleri ise gözyaşlarını durdurmaya çalışırken, evdekileri uyandırmamak için sessizce ağlamaya çalışır mıydı insan? Geceleri evdekiler uyanmasın,kızmasın diye sessizce ağlamaya çalışır mıydı? Yada annesi kızmasın diye bacağının çatladığını söylemez miydi insan?
Katillerin sadece dizilerde yada kitaplarda olmadığını kanıtlayan varlıklar: ebeveynler. Tabii bazıları el bebek,gül bebek büyütürdü biricik çocuklarını,bazıları da el bebek, öl bebek büyütürdü bir kenara attıkları çocuklarını. O el bebek, öl bebek kısmının başını çeken kişi ben oluyordum sanırım.
Birini fiziksel olarak öldürmenin cezası müebbet iken birini ruhsal olarak öldürmenin cezası neden yoktu? İnsan ruhsal olarak ölebilir ama bunun bir cezası yok,neden? Çünkü kimsenin umrunda değil. Katillerin ebeveynler tarafından olduğu o cinayetleri zerre kadar umursamıyorlar insanlar Bir cinayete tanık olup susmanında bir cezası varken neden böyle bir cinayetin cezası yoktu?
Mesela bir babanın,içip içip sonrasında sinirini küçücük kızından çıkarması normal miydi hiç? Kilere kitler miydi biricik kızını? Annesinin kızından nefret edip sarhoş babasının borçlarının üzerine bir de "bu kız bize çok masraf oluyor" diyip hastanede bırakmaya çalışır mıydı? Kızı sokaktaki çocuklar tarafından ölesiye dayak yiyip,zorbalık gördüğünde bir baba "Az bile yapmışlar,keşke ölseydin!" Diye bağırıp,sonrasında da yüzünüzdeki yaralara pansuman yapmak yerine bir yenisini ekler miydi?
Peki düşündünüz mü bunların hepsini yaşamış biri nasıl yaşayabilir? Cevap çok basit,yaşamıyordur. Ya ruhsal olarak yaşamıyordur yada... Artık dayanamayıp bu ruhsal ölümü fiziksel ölüme çevirmiştir.
İnsanın travması olur muydu hiç? Otobüsler,kapalı alanlar,hastaneler? Benim olmuştu.
Küçükken babanız tarafından sıkış sıkış olan otobüsün içinden dayak yiyerek çıktıysanız. Babanızın sarhoş olup oyun oynarken,müzik dinlerken güya çok ses çıkardığı için Yada annesinin sarhoş babasına sinirlenip çocuğunu hastanede bırakıp gitmesini ağlayarak izlediyseniz mi? Kim bilir? Belki de yüksek bir sesle yerinizden sıçrayıp ellerinizi,kulaklarınıza sanki ateş ediyorlarmışçasına siper ediyorsanız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün Kıyısında
RomanceBen Lavin Duman,evet şu hayat koşullarına dayanamayıp intihar eden kişilerden biri de benim. O gün şehrin en uzun binasından atlarken hiç pişmanlık duymamıştım. Ta ki hiç bilmediğim bir yerde uyanana kadar. Tanımadığım bu yerde benim gibi bir sürü k...