sekiz

97 14 2
                                    


mübarek bayramlar herkese

bayram günü yazamayacağım için bayramdan önce yazıyorum bu bölümü.
bayramın bir veya ikinci günü atacağm ama bayram boyu başka bölüm atabileceğimi sanmıyorjm 😔

iyi okumalarr






























-






"Jungkook siktir git sınıfına amına koyayım. Ders başlayacak, iki dakika kalmış zilin çalmasına."

"Hyung ama dur bak, burası daha komik." Jungkook izlediği filmin komik bulduğu bir kısmını Seokjin'e göstermekte diretiyordu. Gösterdiği kısım bitince de başka bir kısmı gösteriyordu. Sıradaki dersi İngilizce olduğu için geç kalmayı umursadığı söylenemezdi.

"Oğlum yürü git dersine! Sonraki teneffüs gösterirsin devamını işte."

"Hyung sevmiyorsan beni sevmiyorum de, yıpratma kendini bu kadar." Alınmış rolü yaparak söylediğinde Seokjin tarafından oturduğu sıradan kaldırılmış ve kapıya kadar götürülmüştü.

"Siktirip gider misin lütfen?"

"Peki hyung öyle olsun, anladım ben anlayacağımı." Orta boyda olan saçını, sanki çok uzunmuşçasına arkaya savurup son bir bakış atarak hızla arkasını döndü. Hızlı döndüğü için arkasına bakmamıştı. Çarptığı bedenle sarsıldı ve geriye iki adım attı. Düşecekti neredeyse.

"Jungkook yavaş, ayağıma bastın aptal!" Seokjin'in ayağına basmıştı geriye giderken. Bunu o an çok umursamadığı ortadaydı. O şuan karşısındaki Taehyung'a bakmakla meşguldü.

"Kapının dibinde ani hareket ederken dikkatli olman gerekmez mi, Jeon? Herkes kör olduğunu bilmiyor olabilir." Bir omzuyla kapıya yaslanıp diğer  elini beline koymuş, Jungkook'a bakıyor ve yaptığının farkına varmasını bekliyordu. Jungkook'un fark etmesi uzun sürmemişti.

"Siktir!" Elindeki boş kahve bardağı ve üstündeki beyaz gömleğe eşlik eden kocaman kahve lekesi her şeyi açıklıyordu.

"Ah, çok özür dilerim. Görmedim geldiğini, yemin ederim. İyi misin? Sıcak mıydı kahve?"

"Çok sıcak değildi. İyiyim." Taehyung sıfır duygu içeren bir ses tonuyla Jungkook'a cevap verdiğinde Seokjin konuşmaya atlamıştı.

"O zaman ne diye laf ediyorsun çocuğa?" Bir adım öne çıkarak konuştuğunda Taehyung'un yüzüne yerleşen gülümseme daha da sinirini bozmuştu. Suratına yumruk atmak istedi ama uygun bir ortam değildi. Çok net disiplinlik olurdu kavga çıkarsa.

"Seokjinnie, bu kadar kasma ya. Eminim bu sene sen sınıf birincisi olursun." İyi niyetli çıkan sesinin aslında iyi niyetli olmadığını biliyordu üçü de. Hatta işlerini bırakıp ikisine dikkat kesilen sınıfın geri kalanı da biliyordu. Birazdan kavga çıkmak üzere olduğu çok açıktı. Taehyung Seokjin'in yanından geçip sırasına gittiği sırada Seokjin herkesin beklediğinin aksine kavgayı fiziksele çevirmedi.

"İşine bak Taehyung, uğraşacak vaktim yok." Bugün kavga etmeye niyeti yoktu Seokjin'in. Boşvermeye karar verdi. En azından şimdilik.

"Hyung sınıfıma geçiyorum ben," cümlesine Seokjin'e sarılıp fısıldayarak devam etti, "kavga etmeyin sakın. Olay istemiyorum. Lütfen..." Seokjin'in onu kırmayacağını ve istemediği bir şeyi yapmayacağını bildiği için içi rahattı. Taehyung'la kavga etmesini istemiyordu.

"Tamam Jungkook, merak etme. Zil çalalı iki dakika oldu, hadi. Acele et."

"Görüşürüz canım, zeki hyungum." Bilerek yüksek sesle söylediğinde Seokjin dönüp Taehyung'un tepkisini kontrol etti. Masasındaki kitabına bakmasına rağmen içten içe küfürler saydırdığını biliyordu. Sırasına geçtiğinden beri kitabın aynı noktasına bakıyordu. Jungkook ve Seokjin'i dinlediği kesindi.

heart throb | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin