"Kang Taehyun" diye geçirdim içimden, yeni hastamın belgelerinden ismini okumam ile. Kırmızı saçları, büyük göz pınarları ve büyük dudakları ile dikkat çekici bir yüzü vardı. Fakat bu başka bir dikkat çekme şekliydi. Buraya "deli" tanısı konarak gelmişti, fakat bu genç çocuk denecek kadar genç gözüken, ama adam denecek kadar da ortalama olan bu yaratılışın gözlerinden gerçekten delilik akıyordu. Bunu cansız bir fotoğrafta fark ettiriyor olması şaşırtmamıştı beni. Hatta görebildiklerimin keşke sadece bir fotoğraftan ibaret bile kalmasını isterdim.
Derin nefeslerim ve sayfalarda göz gezdirmem en sonunda kapımın tıklanması ile son bulmuştu. Kağıtları ellerimin arasında sıra sıra bir düzene koyup masama yerleştirdim. "Gelebilirsiniz." Arkama yaslanırken ellerimi birbirine kenetleyip kucağıma yerleştirdim. Kapıdan içeri giren iki güvenlik ve ortalarında duran kızıl saçlı, artık tanıdık diyebileceğim bir yüz vardı. Normal şizofreni tanısına sahip bir insan için yeterince normal duruyordu. Güvenlikler onayımı beklercesine bana bakarken sadece kafamı sallamam ile kollarını geçirmiş oldukları bedeni karşımdaki koltuğa oturttular. Teşekkür anlamında gözlerimi uzun bir süre kırptıktan sonra kapıdan çıkmaları ile başlamıştı. Kum saatimi çevirdim, ve bu süre içerisinde artık sadece o ve ben vardık. Sadece Kang Taehyun ve Choi Beomgyu.
"Görüşme sırasında söylenecek hiçbir söz kayıta alınmamakta, sadece hasta ve doktor arasında kalacaktır. Hoş geldiniz, Bay Kang." Yağlanmış saçları kırmızılarını özenle birbirinden ayırmıştı sanki. Hafifçe gülümsediğini gördüm. "Hoş buldum, Bay Terapist" yüzündeki muzip gülümseme asla kesilmezken hafifçe gülmüştüm bu dediğine. "Ah hayır, Bay Choi ya da Bay Beomgyu sizi daha iyi hissettirecektir eminim." Sözlerime karşılığı hızlı olmuştu. "Burada rahat olmamı mı bekliyorsunuz, Bay Choi?" Hızlı cevabına karşı yüzümdeki gülümseme hafif bir dengesizlik kazanırken olumsuz bakmamaya çalıştım bu duruma. "Sizi nasıl rahat hissettirebilirim peki?" Bu konumda artık kendimi incelemek değil, Taehyun'u incelemeliydim. Derin bir iç çekti, oturduğu koltuğa hafifçe yaslandı. Kollarını kullanamıyordu, giydiği suit bunu engelliyordu. Çapraz bir şekilde kendi bedenine sarılıyormuş gibi duruyordu.
"Yaptığım işler, beni buradan daha rahat hissettiriyordu aslında." bana karşı fırsatı olsa ne yapabileceği hakkında en ufak fikrim olmaması beni ürpertmişti. Garip bir ürpertiydi. "En azından böyle bir elbise ile kısıtlanmak zorunda kalmıyordum." Sözlerini devam ettirirken giydiği elbiseden şikayet edeceğini tahmin etmek zor değildi. Kim olsa o elbisenin içinde rahat edemezdi. "Yani, yaptığınız işler sizi rahatlatıyor muydu, Bay Kang?" Büyük bir odakla gelecek sözleri bekliyordum ondan. Yaslandığım koltuktan hafifçe çekilip kendimi masaya verdim. Dirseklerim masada, ellerim ise birbirine kenetliydi.
''Rahatlatmak mı?'' Konuşurken hiç kırpmıyordu gözlerini. Kollarının bağlı olması, karşı tarafın korkusunu hiç azaltmıyordu. Elleriyle değil, gözleri ile öldürebilirmiş gibi hissettiriyordu. ''Anlamadığınız bir durum var, doktor Choi. Ben yaptığım işleri zevk almak için yapıyorum, ve bu zevk bana rahatlık veriyor.'' Değişik bir şeyler vardı. Konuşurken bile hissettirdiği değişik bir hava vardı. ''Fakat bazen o kadar berbat ediyorum ki işlerimi. Kendime yaptığım bir şaka olmasını dileyerek zevk alıyorum bundan.'' Dikkatimi çeken kısımı çok fazlaydı. Söze girebilecek izini bulabildiğimde araladım dudaklarımı. ''Şakaları seviyorsunuz yani?'' Arkamdaki duvara kenetli kalan gözleri artık benim gözlerime sabitliydi. Sonuna kadar açık olan gözlerine eklenen sırıtması sebepsizce germişti bütün kaslarımı. Son noktasına kadar hissedebildiğim bu gerginlik ağzından çıkan kelimeler ile bozuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gangsta | taegyu
Mistero / Thriller"soru.. benim için ölür müsün?" düz yazı + texting - crime, mini fic.