3. Bölüm: 𝐊𝐀𝐂̧𝐈𝐒̧

6 0 1
                                    

Muhafızlar kapının önünde duruyorlardı. Onlardan kaçmanın kolay olacağını düşünüyordum. Krallığımı tekrar kuracak, tahtımı geri kazanacaktım. Yasımı sona bırakmalıydım, şuan odaklanmalıydım. Daha sonra bolca vaktim olacaktı. Pelerin giydim, kendimi gizledim. Gece olduğu için zaten beni böylece göremezlerdi. Çıktım, geçidin kapısını kapattım. Artık gitme vaktim geldi. Muhafızlara görünmeden ahıra girdim, sessiz bir şekilde atım Era'yı aldım. Toynaklarını çok kaliteli seçtiğimiz için, ses çıkmıyordu. Artık kaçma vakti gelmişti. Atıma bindim ve saraydan uzaklaştım.

♡︎♫︎✿︎

TANIDIK YÜZ

2008
Aradan 6 yıl geçmişti.

Ve ben hala kabullenemiyordum.

O katil krallık savaş kurallarını çiğnemişti. Ve ceza da almıyordu. Buna katlanamazdım, kaç yıldır krallıklarından birilerini öldürüyordum ancak içim rahat değildi. Krallığı yok edecektim. Ailemin intikamını alacaktım. Saraydan kaçtıktan sonra kuzenimin yanına, yani Brinian Krallığına gitmiştim. Ancak kuzenim evlendiği için Yuri Krallığına gitmişti. Orada da çok durmadım. Zeal Krallığı'na gizlice geçmek zorunda kaldım. Daha sonra halktan biri gibi gözükmeye çalıştım. Daha sonra işe başladım. Maaşım bana yetiyordu, bir kulübe almıştım. İşimi sorarsanız, bir lokantada temizlikçi olarak çalışıyorum, çünkü sarayda yemek vs. yapmadığım için diğer konularda acemiydim. Tam işimi bitirdim gidecektim ki, patronum "Bugün mesaiye kalıyosun." Dedi. "Hadi ama, bunu bana yapamazsın." Diye söylendim. Saat 12'ye kadar -görevim olmasa bile- bulaşıkları yıkadım.
Saat 12'de mesaim bitti. Artık kulübeme dönme vaktiydi. Döndüm ve sıcak suyum olmadığı için buz gibi suyla duş aldım. Çıktım. Üzerimi giyinirken kapı çaldı. "Azıcık bekle!" Diye bağırdım. Sinirliydim, çünkü dinlenmek istiyordum, yorulmuştum. Kapıyı açtığımda şok olmuştum. Elimdeki tarak yere düştü. Karşımdaki tanıdık yüz, Irella'ydı. Üzerime koştu ve boynuma sarıldı. "Neredesin sen? Seni çok özledim. 6 yıl oldu 6 yıl!" Diye saydırıyordu. "Sizin saraya geldim ancak yoktun, evlenmişsin?" Dedim. Yüzü asıldı. "Evet, evlendim. Fakat biliyorsun, abim öldüğü için tahta geçmem gerekiyor, bunun için de evlenmem lazım." Dedi. "Biliyorum, bu sorun değil zaten. Beni hiç mi merak etmedin Irella? Neden hiç aramadın, sormadın?? Ben burada yas tutarken, balo düzenlemişsin hatta. Ben burada yastan gözyaşlarımda boğulurken, sen neredeydin Irella?" Bana üzgün gözlerle bakıyordu. Fakat benim 6 yıl boyunca süründüğümü bilmiyordu. Neler çektim, hiç sormamıştı bile. Bu kadar zaman sonra mı aklına geliyordum? Ona çok kırgın ve kızgındım. "Biliyorum, zorluklar yaşadın, ancak seni öldü sanmıştım." Dediğinde şok oldum. "Ne yani? Ben ölürsem normal birşeymiş gibi, rahat rahat yaşayacak mıydın!? Irella, lütfen gider misin? Ben karşımda kalpsiz görmek istemiyorum." Sözlerim ağzımdan bıçak gibi çıkmıştı. Irella bana şok olmuş gibi bakıyordu. "Savaş günü bayılıp halkını koruyamaman benim suçum değil! Ve ayrıca ben sana hesap vermek zorunda değilim. Ben bir prensesim, sen ise acınası bir kraliçe." Kraliçeyi bastıra bastıra söylemişti. Bir de haklıymış gibi bana kendini mi savunuyordu? Dayanamadım ve ona bir tokat attım. Ne olursa olsun, benimle böyle konuşamazdı. "Şimdi defol git evimden." Bana anlamaz gözlerle baktı. Tam elini bana vurmak için kaldırdığında bileğini kavradım, ve yere fırlattım. Kapıyı yüzüne kapattım.

                                ...

                     BEKLENMEDİK      

Anında rüyadan uyandım. Nefes nefese kalmıştım. Terler alnımdan boncuk boncuk akıyordu. Bir su içtim. Rüya olduğuna çok sevindim. Zaten Irella bunu yapmazdı bana. Yapmazdı, değil mi?
Tekrar uykuya dalmak üzereydim ki kapı çaldı. Umarım Irella'dır, diye düşündüm. Kapıyı açtığımda çok mutlu oldum. Bu sefer, ben onun boynuna atladım. Irella bana şaşkın bir şekilde baktı. "Anlatacağım, ama önce sana sarılmama izin ver."
Dediğimde bana sarıldı. Hasret giderdik. Ona yaşadıklarımı anlattım. Ve "Çabuk hazırlan, kimse görmeden Yuri Krallığına gitmemiz gerekiyor. Seni buradan götüreceğim." Dedi. Kabul etmek zorundaydım, burada daha fazla yapamazdım. Kabul ettiğimi söyledim. Eşyalarımı burada bıraktım. Irella'nın atı Sera'nın rengi ise kahverengi idi. Era'ya bindim, ve gittik. Kızım çok güçlü olduğu için varana kadar yorulmadı. Giderken zorluk çekmedik, bu sabah artık Yuri Krallığının sarayına varmıştık. Buraya gelince içimi huzur kapladı. Artık güvendeydim, ancak buradan gidene kadar. Ailemi aşırı özlemiştim. Onların krallıklarından olan kişileri öldürmeye devam ediyordum. Ailemin intikamını alacaktım. Bundan Irella'ya ne kadar güvensemde bahsedemezdim. Çünkü beni anlayamadı, biliyordum. Uyudum. Ancak 2 saat. Üstüme rahat bir şeyler giyip yanıma silahlar aldım. Ve Zaiven krallığına değil, kuşattıktan sonra geçtikleri krallığımız Zeuwan'a giriş  yaptım. Kendi kurbanımı seçtim. Saraydan varis William'ın annesi olan Crella'nın hizmetkârını öldürecektim. Hizmetkarların odaları görevli oldukları kişilerin alt katlarında idi. Odasına girdim. Uykusu hafifti. Uyanıktı. Bana kim olduğumu sordu. "Ben krallığınızın katiliyim," dediğimde hiçbir tepki vermedi. "Hiç tepki vermeyecek misin?" Diye sordum. "Neden vereyim? Ben hariç hepsini öldürebilirsin. Gerçi beni öldüremezsin ama neyse." Dedi. Tek kaşım havaya kalktı. "Nedenmiş o?" Diye sordum. "Çünkü ben de buraya onun için geldim. Eğitimimi almadım mı sanıyorsun?" Dedi. Aslında bu hoşuma gitmişti. Onunla işbirliği yapıp bu krallığı yok edebilirdim. Ve ona "Sana bir teklifim var, nasıl olsa sen de bu krallığı yok etmek istiyorsun, beraber çalışmaya ne dersin?" Bu fikir hoşuna gitmiş olacak ki sırıttı. "İyi fikirmiş, anlaştık." dedi. Ve odadan çıkarken, "Sen kimsin?" Diye sordu. Sırıtarak, "Bu krallığın sahibiyim." Dedim. Soru işaretleri gitmişti. Tam gidecekken kolumdan tuttu, gitmemi engelledi. Ona şaşkın bir şekilde baktım. "Abla?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 13 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KAÇAK VARİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin