1.bölüm :Dürtüsel istemsiz arzular

18 4 14
                                    


Bölüm şarkısı
April27 : prayer


      

        Hayat bazen hiç beklemediği bir darbeyi insana sanki düşmanıymış gibi vurur , öyle ki içimde bir yanım sanki bunu doğduğundan beri yaşıyormuş gibi hissediyor. Asla kabullenemediğim daha doğrusu kendime konduramadığım bir rahatsızlığın tanısı koyulunca, o beklemediğim darbeyi bir kez daha yemiştim.

'Borderline' demişti doktor, sekiz sene önce bu cümleleri duyduğumda inanmamıştım. Ve hala tam tersini düşünüyordum çünkü hastalıklı olan zihin benim zihnim değildi, hastalıklı olan sadece insanlardı ve benim onlara karşı olan tutunlarım tamamen kendimi güvünde tutmak içindi.

Aylar sonra geldiğim seansım bitmişti, eskisi gibi ataklarımın yoğun olmadığını hatta ilacı bile bırakabileceğimi söylemişti doktor. O kadar şeyin üzerine tek düşünebildiğim kendimi çok tuhaf hissediyor oluşumdu, alışkanlıklarımdan vazgeçmek. Bundan bir kaç ay sonra ilacı tamamen bırakmıştım ve kendimi adlandıramadığım bir boşlukta hissetmiştim.

Ve şimdi saat gece 01:05'i gösterirken önümdeki barmenden bir shot tekila daha istemiştim. Kaçıncı bardağımdaydım bilmiyorum ama artık başımın döndüğünü hissedebiliyordum. Oturduğum sandalyenin yanında bir hareketlilik hissettim dönüp bakma zahmetine girmemiştim.

"Tek başına gecenin bir saati bu barda  başına bir şey gelmesinde korkmuyor musun " aniden duyduğum sesle irkildim, başımı kaldırıp baktığımda bana mı yoksa bir başkasına mı dediğini anlamaya çalışıyordum. Karışık bir yüz ifadesiyle sordum.

"Afedersin.Bana mı dedin?" Oturduğu sandalyeyi benimkine daha çok yaklaştırdığında bana doğru eğildi.

"Senden başka tek oturan birini burda göremiyorum" parfümünün kokusu burnuma dolanmıştı, ağır bir kokuydu ama kaç shot atmadığını bilmediğim halimle aromasını anlayamamıştım. Kafamın dağıldığını fark ettiğimde sorduğu soruyu yeni idrak ediyordum hemen kendimi geri çekerek sertçe konuştum.

"Senin gibiler tarafından mı? Malesef korkmuyorum elimdeki bardağı kafana patlatmam yeterli olacakmış gibi görünüyor."

Hafif kıkırtısını işittim, geri çekildi ve barmenden kendi içmek istediği içkiden sipariş verirken onun yüzünü incelemeye başladım, normalde barda yanıma yaklaşan erkelere karşı tavrım daha sert ve çekilmez olurdu ama içtiğim alkolün etkisinden mi yoksa borderline'ın bana hediye ettiği aşırı cinsel dürtülerden dolayı mı bilemediğim sebeplerden sanki az önce onu tersleyen ben değilmişim gibi karşımdaki adamı alıcı gözüyle süzmeye başladım.

Barın renkli ışıklarının arkasına saklanan koyu kahve saçlarını zar zor seçebilmiştim, gözleri sarıya kaçık kahveydi, kirli sakalları vardı. Gözlerim tekrar gözlerine çıktığında beni izlediğini fark ettim.

"Sanırım bakışların tarafından taziz ediliyorum?" Sesi kalın ve boğucuydu, dediğini kaale almadım ve bu sefer vücudunu süzmeye başladığımda sandelyemi tutup kendine doğru beni çekti. Göğsüm göğsüne çarptığında karşlarımı çattım.

"Bu barın kendi yatak odaları olduğunu duymuştum." Ağzımdan çıkan sözleri benim bile algılamam uzun sürmüştü, o kadar shottan sonra düzgün düşünemiyordum. Ya da siktir et shot falan değil adam gözüme yakışıklı gelmişti ve şimdi onu becermek istediğime kanaat getirdiğim saniyelerdeydim.

Bana karşı bakışlarının daha da karardığını yakaladım, çenesini sıkmaya başladığında bir kolumdan tutup bana bir cevap vermeden beni peşinden sürüklemeye başladı. Konuşmadım çünkü istediğim şey tam olarak buydu, belki de hastalıklı zihnim hasta olduğunu kabul edemediği gibi iyileştiğinide kabul edemiyordu, bu gecenin bir hata olmamasını dilemek isterdim ama zaten hayatımda en çok olan duygu vicdan azabıyken alışık olduğum duyguları yine yarına ertelemeye karar verdim.

Beni bindirdiği asansör yukarı doğru çıkmaya başladığında ikimizden de çıt çıkmıyordu. Kaçıncı kata çıktığımızı bile bilmiyordum ve asonsörden inip aştığımız holden sonra bir kapının önüne gelmiştik.

Elini kapının yanındaki cihaza dokundurup odayı açtı, neden kendine ait bir odası olduğunu anlayamayacak kadar umursamazdım, zaten orası beni pek ilgilendirmezdi isterse bar onun olsundu, bu gece ilgilendiğim şeyler başkaydı.

Beni içeri ittiğinde kapı arkamızdan kapandı. Etrafı inceleme fırsatı bulamadan sırtım arkamdaki duvara çarptı. Odayı loş sarı bir ışık kaplıyordu karşımdaki adamın gözlerine gözlerimi dikip baktığımda sesli bir yutkunuş sonrası adamı boynundan çekerek dudaklarına yapıştım.

Adamın adını bile bilmiyordum, kafam o kadar karmakarışıktı ki belki de karşımdaki kişi evli yada sevgilisi olabilirdi bunu bile düşünememiştim. Zaten bu benim meselem değildi kendisi düşünebilirdi.

Öpüşüme sertçe karşılık vermeye başladığında onu omuzlarından tutup kendime daha çok yaklaştırdım, yaptığım hareketle saniyelik durduktan sonra tekrar kendine geldi. Bir eli kalçama giderken bir eliyle ensemi kavramıştı.

Saniyeler dakikalara devirdiğinde sırtım yumuşak bir yatağa değdi. Üstümde sadece tangam ve onun üzerinde sadece boxerı vardı. Gözlerimiz birbirine değdiğinde saliselik bir bakışma geçtikten sonra boynuma ilerledi. İnlemelerimizin arasına karışan nefes sesleri odada yankı yapıp bize geri dönüyordu.

"Lütfen" bilinçsizce dilimden dökülen kelimeler kendini bana daha sert bastırmasına sebep oldu. Ağzımdan çıkan kaçıncı olduğunu bilmediğim iniltimden sonra elimi kollarında, karnında dolaştırıyordum. Bir kolunun bacağım kadar olduğunu ve uzun boyu ile beni tamamen kapladığında bu daha fazlasını istememe sebep oluyordu.

"Pusat" kulağımın kenarına vuran fısıltı boynumu gıdıkladığında dediği şeyi anlamamıştım. Cümlesinin devamını getirdiğinde ismini kastettiğini fark ettim.

"Bu gece olanlar bu odadan çıkmayacak. beni hatırlamıyor olacaksın ve bende seni." Beni tekrar öpmeye başladığında cevap olarak çıkarabildiğim tek ses mırıltıdan başka bir şey değildi. Geri çekildiğinde gözlerimin içine bakarken arzudan boğulmuş sesiyle
"Bu gece iniltilerinin arasında ismimi defalarca kez sana söyleteceğimden emin olabilirsin." Dedi.

"Linara" diye fısıladım ismimi. "Bu gece aramızda kalacak ve sende şundan emin ol! bu ismi o kadar çok sayıklayacaksın ki aklından hiç çıkmayacak."

Soluklarımız tekrar birbirine karıştı, belkide üzerinde olduğumuz çarşaflara defalarca kez sularımız bulaştı. Çığlıklar haykırışlar loş odanın içinde dans etti. Hatta kokularımız birbirine karışmış yeni bir ambiyans ortaya koymuştu

Uzun zaman üzerine ilk defa bir şey hissetmiştim ve yine hissediyordum ki bu olanlar burda kalmayacaktı. Bir yanım 'hata' diye çıklık atarken diğer tarafım bunu tekrar yarına erteleme kararı aldı çünkü ;hata olan şey korunmadan bir insanla defalarca kez birlikte olduktan sonra olanların sadece aramızda kalacağına inanmaktı...





   


      Gelecek bölümde görüşmek üzere...

Hissiz Hareler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin