01

165 8 4
                                    


Taxsiye bindiğimde şöferde bavullarımı yerleştirip sürücü koltuğuna geçmişti. Dikiz aynasından bakışları beni bulduğunda ben daha sormadan abimin evinin adresini verdim.

Çantamda titreşim hissettiğimde telefonum aklıma geldi. Uçaktayım diye kapatmıştım ama süre bitmiş telefon açılıyordu. Telefon açıldığında ekranda gördüğüm abimden ve yengemden gelen cevapsız aramalara baktım. Hiç bekletmeden abimi geri aradım.

"Akça?! İndin mi? Kızım neden aramalarıma cevap vermiyorsun?"

"Abi dur sakin ol! Yavaş gel."

Telefonu ucundan derin bir nefes alış işitince abim lafa girmeden atladım. "Öncelikle indin ve taxsideyim geliyorum birazdan. Son olarak telefonumu uçuğa bindiğim için kapattım, bu yüzden açamadım aramanı."

"Tamam canım ben sen açmayınca korktum. Hem seni bekliyoruz, yengen en sevdiğin yemeklerden yaptı. Sofran hazır yani."

"Tamam abicim Bi yarım saate bende orda olurum. Karan'nı öp benim için."

Abimin gülme sesini duyduktan sonra vedalaştık ve telefonu kapattım. Telefonu çantama koyup nerelerde olduğumuza baktım. Yarım saat var gibi duruyordu. Aklıma bir anda sütlaç geldi. Karan'a hep gelirken sütlaç alırdım, almadığım zamanlar kendini sevdirmezdi bana. Elimi anlıma koyup hemen öne doğru kafamı uzattım.

"Pardon, yol üstünde ya da bildiğim bir pastane varsa durur musunuz?"

"Tabi hanımefendi."

Taxsici ile etrafa ve konuma baka baka gittik ve sonunda konumdan yol üstünde bir pastane bulduk. Ben taxsiciye beklemesini söyleyip, hızlıca arabadan indiğimde geldiğimiz bu şirin ve lüks görünen pastaneye girdim. Kasanın başındaki çalışanın yanına gittim.

"Kolay gelsin sütlacınız var mıydı?"

Çalışan dudaklarını büzüp kafasını iki yana salladı. "Malesef hanımefendi."

"Emin misiniz fırına filan baksanız belki kalmıştır."

"Malesef günde sayılı olarak yapıyoruz, elimizde hiç kalmadı. Son sütlacıda beyefendi aldı." Çalışan sona doğru bakışlarını arkama dikince bende arkamı döndüm.

Esmer, siyah kısa saçlı ve tahminim 1,70 veya 1'80 boylarında adam ile bakışakrımız çakıştı. Adam iki eliyle tuttuğu süllaç güveci ile ödeme yapmayı bekliyordu fakat ben geldiğim gibi önüne geçmiş bulunduğum için buhtemelen başından beri beni bekliyordu.

"Ben özür dilerim, buyrun." Önünden çekildiğimde elinin birini ensesine attı ve saçlarını kaşıdı. Hala bana boş gözler ile bakıyordu. Çalışan araya girdiğinde ona döndüm.

"Müşteri yabancı her zaman  buraya sütlaç almaya gelir. Şuan sizi anlamadı."

Kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırdım "Nereli bir bildiğiniz var mı?

"Faslı"

Gülümseyip tekrar bizi bekleyen adama döndüm hala anlamaz gözlerle bana bakıyordu. Benim Fasça bildiğim vardı, aslında tek fasça değil birçok dili biliyordum.

"Kusura bakmayın beyefendi, özür dilerim geçebilirsiniz?"

Adam ilkten onun dilinde konuşmama şaşırdı ama sonradan kafası ile onayladı ve ödemeye geçti.

Öküz! İnsan bir şey söyler. Ne beklersin böylelerinden.

Sütlaç bulamama hüsranı ile mekandan çıktım. Başka pastane konumdan gördüğüm kadarıyla gerilerdeydi. Kaldırımda durdum ve karşıdaki Taxsiye ulaşmak için sağıma soluma baktım. Araba geçmeyeceğinden emin olduğumda öne atıldım ama kolumda sıcaklık hissettiğimde durdum ve kolunu tutana baktım.

𝙃𝙖𝙠𝙞𝙢 𝙕𝙞𝙮𝙚𝙘𝙝  𝙄𝙄  ɢᴀʟᴀᴛᴀꜱᴀʀᴀʏ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin