Soukoku || OneShot.

Ara sokaklar.

Chuuya yeni çıkmış olduğu bar'dan sendeleyerek yavaş adımlarıyla ara sokaklara dalmıştı. Sabahtan beri o kadar içmişti ki, hiçbir şey aklına gelmiyordu. Soluklanarak gözlerini ovalıyor, adımlarını boş olan ara sokağa adımlattırıyordu. Bedenini dinlendirmek için duvara yaslandı.
Eh, bu anlarda her zaman ister istemez eski partneri dazai gelirdi. Bu süreçte eski yaşamış oldukları o güzel anları ve yaşamamaları gereken şeyleri aklına getiriyordu.. arzuları.
Bu düşünceleri kafasından çıkartmak istiyordu, neden bu kadar düşünüyordu? Bilinmez.
Yaslandığı duvara doğru eğilerek yere oturdu, bunları düşünmeye devam ediyor ; sinirlerini darmaduman ediyordu. Tabii, bu anların her ne kadar sinir bozucu olduğunu hatırlasa bile kendisini iyi hissediyordu. Dazai artık Mafya'da olmasa da hatıraları chuuya'nın yanındaydı, bunca yaşanmışlıkları unutmak adına chuuya hayatına tutunmaya devam edecekti.

Chuuya Dazai'yi kaybetti mi? Yoksa terk mi edildi? Bunu kendisi bile bilmiyordu. Tek bildiği şey dazai'nin artık bürosunda olan insanların yanında hayatını devam ettirmesiydi.
Bu durum chuuya'nın her ne kadar zoruna giderse gitsin elinden bir şey gelmediği için susuyordu, susmak zorunda kalıyordu.

Chuuya kendi hisleri ile yaşamış olduğu savaşları bitirmiş olsa bile Dazai kendisine asla aynı göz ile bakmayacak, kendisinin sadece nefret etmiş olduğu partneri olarak akıllarda kalacaktı.

Chuuya kendi kendine bu düşünceler ile işkence çektiriyordu. Bedenini rahat konuma çekmiş, yorgunluğunun ve sarhoşluğunun sayesinde uykuya dalmıştı.

Saatler sonra yoldan geçen genç, chuuya'nın sızdığını farkederek kıkırdamıştı. Yanına yaklaşmış, yüzünü kendi yüzünün hizasına getirmişti.
Elini yanağına getirmiş, okşamıştı.

Ellerini chuuya'nın kalçasının altına getirmiş, sıkıca kavrayarak kucağına almasını sağlamıştı. Bu sayede, ara sokaktan adımlarını atarak evine doğru yürümeye başlamıştı.

-

Chuuya güneşin yeni yeni doğduğu vakitte uyanmış, baş ve göz ağrısına hâkim olmaya çalışmıştı. Elini alnına koyarak bedenini doğrultmuş, etrafına bakınmıştı. Burası, onun bulunduğu mekanlara benzemiyordu. Neredeydi? Hatırladığı tek şey, bar'da bulunmuş olduğuydu. Gerisi.. aklına gelmiyordu.
Kendisini buraya kim getirmişti? Neden buradaydı? Dün gece ne olmuştu? Bunları düşünüyor, düşünmesiyle başında olan ağrı daha çok şiddetleniyor, düşünmesini engelliyordu.
Chuuya bedenini yataktan kaldırmayı denedi, ayaklarında hissettiği sıkışıklık kendisini çok rahatsız ediyordu. Üstünde olan yorganı sertçe kaldırarak ayağına doğru bakmaya başladı.

" Bu ne lan? "

" Zincir, zincir mi? ZİNCİR? "

Chuuya gerilerek ellerini zincire doğru getirmiş, yeteneğini kullanarak zinciri kırmaya çalışmıştı, Lâkin olmadı. Kendisine lanetler okuyordu. Neden dün gece bu kadar çok içmişti ki?
Yavaştan kendi bedenini süzmüş, gecelikler içerisinde kaldığını görmüştü. Altında sadece bir iç çamaşırı vardı. Üstünde ise, sıradan bir tişört.

" Hassiktir. "

Chuuya, bu olanlara bir fikir düşünürken odanın kapısı sertçe açılmış, içerisine ellerinde tutmuş olduğu su bardağı ile sandviç ekmeğini getiren kahve saçlı çocuk belirmişti. Chuuya, gördüğü kişiye karşı gözlerini ayıramamıştı. İnanmak istemiyordu.

" Ah, sonunda uyanmayı becerebildin chuuya. "

Dazai, getirmiş olduğu atıştırmalıkları tezgâhın üstüne koymuştu. Chuuya'nın bu kadar şaşıracağını düşünememişti elbet, olsun. Chuuya'nın beklenmediği bir durum ile karşı karşıya geldiğinde vermiş olduğu tepki, kendisini daha çok çekici yapıyordu. Dazai, bu hâllerini çok seviyordu.