-GİRİŞ-

44 3 0
                                    

Orman parlak güneş ışığında parıldıyordu, çalılar avlarla hışırdanıyordu. Bir dişbudak ağacının altında, siyah bir erkek kedi uzandı ve dallardan süzülen güneşin karnını ısıtmasına izin verdi. bir mırıltıyla göğsüne gömüldü,  patileri hoşnutluk içinde kıvrıldı.

Birdenbire bir alaca kedi çalılıktan fırladı ve yanından geçti. Erkek kedi yana doğru yuvarlandı ve arkasından seslendi: "Fare mi?"

"Birazdan taze av olacak!" diye cevap verdi alaca kedi. Eğrelti otlarından oluşan bir duvarın içinden daldı ve beyaz uçlu kuyruğunu arkasından çırparak yeşilliklerin içinde kayboldu.

Eğrelti otlarının ötesinde, orman tabanı çimenli bir açıklık haline geldi. Altta, koyu gri bir dişi kedi kuyruğunun dibine saplanmış bir keneyi kemiriyordu. Şişman böceğe bakarken kendi kendine homurdandı, sonra durdu ve eğime baktı. Tepedeki eğrelti otları titriyordu.

"Yakaladım seni!" Zaferle dolu bir miyavlama sesi duyuldu. Eğrelti otları yeniden titredi, öncekinden daha sertti, ve alaca kedi ağzında bir fareyle dışarı fırladı. Gri dişi kediye doğru göz kırptı. "Merhaba, Sarıdiş!"

"Günaydın, Benekliyaprak," diye miyavladı miyavladı Sarıdiş. "Bugün avlanmak için çok güzel bir gün."

"Buralarda av her zaman çok iyi oluyor." Benekliyaprak başını salladı, taze avı yavaşça yere koydu.

Sarıdiş, taze avı kokladı ve geriye doğru sarsıldı(?) düz burnunun üzerinde neredeyse burnuna ulaşmış bir kenenin gölgesini gördü. "Bu av sahalarının kenelere karşı güvenli olduğunu  düşünüyordum!" 

"Muhtemelen onları kendinle birlikte getirdin." Benekliyaprak, gözlerini  Sarıdiş'in keçeleşmiş kürküne doğru dikti. "Ne zaman kendini temizlemeyi öğreneceksin?" kafasını kabile arkadaşının  düğümlenmiş tüylerine doğru eğdi.

"Sen ne zaman sürekli kedilere sahip çıkmayı bırakana kadar," diye mırıldandı Sarıdiş. 

Yokuşun tepesinde bir ses duyuldu. "Bunun olacağını hayal bile edemiyorum."

Benekliyaprak oraya baktı. Bir beyaz erkek kedi yokuştan aşağı kendilerine doğru ilerliyordu. "Beyazfırtına!" diye mırladı. "Maviyıldız senle birlikte mi?"

"Az önce öyleydi."

"Hala öyleyim!" Maviyıldız ağaçların arasından fırladı ve Beyazfırtına'nın peşinden koştu. "Eğer Uzunyıldız beni durdurmasaydı sizinle takılırdım."

"Ne istiyor?" diye sordu Benekliyaprak.

"Her zamanki gibi endişeleniyor." Maviyıldız, keneler tarafından ısırılmış olan Sarıdiş'in burnuna baktı. "Kötü şans," sesi sempatikti. "Burada keneler olabileceğini düşünmemiştim." Benekliyaprak yumuşak bir mırlama çıkardı, kuyruğunu Sarıdiş'in omzuna koydu. 

"Uzunyıldız mı?" Sarıdiş miyavladı, omuz silkerek Benekliyaprak'ın kuyruğunu itti.

"Yavrular hakkında endişeleniyor," diye açıkladı Maviyıldız. 

Sarıdiş'in kuyruğu seğirdi. "Püskülpati, Aslanpati ve Alapati mi?" 

"Başka kim olabilir?" Maviyıldız iç geçirdi. "Kehanet onun tüyüne bir kene gibi yapışmış."

"Ama eğitimleri iyi gidiyor," diye araya girdi Benekliyaprak. "Son zamanlarda ilerleyecekleri yolu anlamış gibi görünüyorlardı." 

"Bu doğru." Sarıdiş patilerine baktı ve sessizce ekledi. "Ama öğrenmeleri gereken çok şey var."

"Ama hala gençler," diye uyardı Maviyıldız.

Sarıdiş yukarıya baktı. "Ama bu onlara yalan söylememiz anlamına gelmiyor."

"Herşeyi bilmelerinin çok iyi olacağını mı düşünüyorsun?" Maviyıldız karşı çıktı.

Sarıdiş'in omuzları sertleşti(?) "Yalan ile başlayan hayatlar her zaman gölgede yaşanır," 

Maviyıldız oturdu. "Onlar gerçekleri bilemezler. Bu sırrı hepimizin üzerinde anlaştığı bir nedenden dolayı sakladık, Sarıdiş. Kabileler için en doğrusunu yapmalıyız."

Sarıdiş başını yana eğdi. "Bu bir yalan. Nasıl doğru olabilir?" 

"Onlara ilk etapta yalan söyleyen biz değildik," diye hatırlattı Beyazfırtına.

"Ana gerçeği saklamaya devam ediyoruz!" dedi Sarıdiş. "Hala hayatlarında bir sürü sır olacak."

"Kehaneti biliyorlar," Benekliyaprak araya girdi.

Sarıdiş patilerini kaydırdı (?) "Ah, kehanet! Keşke bunun hakkında bir şey duymasalardı. Keşke bunun hakkında hiçbir şey duymasaydım. Onlara güçlerini vermeseydik her şey daha güzel olacaktı."

Benekliyaprak kuyruğunu Sarıdiş'e sürttü. "Bunun hakkında bir şey yapmamız gerektiğini sen de biliyorsun," Onu yatıştırmaya çalıştı. "Onlara güçlerini bilgece kullanmaları için verdik, Şimşek Kabilesi'nin iyiliği için."

"Sadece Şimşek Kabilesi mi?" Beyazfırtına düşüncelere dalmış gibi görünüyordu. "Eğer güçleri bu kadar iyiyse, neden onları tüm kabileler için kullanamıyorlar?" 

Maviyıldız'ın gözleri büyüdü. "Bu yavrular Şimşek Kabilesi'nde doğdu! Onlar sadık Şimşek Kabilesi savaşçıları olmak için eğitildiler, neden başka bir kabile için bir sorumluluk hissetsinler ki?"

Sarıdiş gözlerini eski Şimşek Kabilesi liderine dikti, fakat bir şey söylemedi 

"Bazı şeylerin farklı olduğunu kabul etmeliyiz," dedi Beyazfırtına. "En önemli şey yavruların savascı atalarını dinlemeleri ve inanmaları."

"Evet," Benekliyaprak ona katıldı. "Onlara söylediklerimize dikkat etmelerini sağlamalıyız."

"Söylemesi kolay," diye mırıldandı Sarıdiş. 

Bir kelebek tepeden geçti ve esintiye karşı sarsıntılı ilerlemeye devam etti. Benekliyaprak'ın gözleri parladı ve aniden ayağa kalktı, pençelerini başının üstünde birlikte çırptı. Kelebek yukarı doğru yükseldi ve ulaşılamayacak bir yere ulaştı.

"Fare pisliği!" Benekliyaprak dört ayağının üzerine geri düştü. Maviyıldız'ın gittiğini gördü. "Hemen gidiyor musun?" 

Maviyıldız, Sarıdiş'e baktı. "Kalırsam kavga edeceğiz." 

Sarıdiş'in kuyruğu seğirdi. "Yani hala sırrı saklamamızı düşünüyorsun." 

"Korkularını anlıyorum, Sarıdiş," diye mırıldandı Maviyıldız. "Ama şimdi sır bizimle güvende." 

Sarıdiş uzaklara baktı. "İnatçılıktan başka bir şeyin yok," hırladı.

"Maviyıldız doğru şeyi yaptığına inanıyor," dedi Beyazfırtına. "Ona önceden güvenmiştin, değil mi?" kafasını Sarıdiş ve Benekliyaprak'a salladı,  sonra Maviyıldız'ın peşinden gitti. 

"Peki ya sen?" Sarıdiş, Benekliyaprak'a sordu. "Sır konusunu destekliyor musun?"

"Gerçekler güçlü bir silahtır," diye yanıt verdi Benekliyaprak.  "Nasıl kullandığımıza dikkat etmeliyiz."

"Bu bir cevap değildi!" Sarıdiş tersledi.

Benekliyaprak, Sarıdiş'in endişeli bakışlarını inceledi. "Neden bu kadar çok endişelisin?"

Sarıdiş'in sırıntaki tüyler havaya kalkmıştı. "Bilmiyorum," diye itiraf etti. "Sadece hissediyorum." bakışları ormanı inceledi. "Yıldız Kabilesi'nin bile önleyemiyeceği bir karanlık geliyor ve geldiğinde kabileleri korumayacak kadar çaresiz kalacağız. Kendimize bakamayacak kadar çaresiz."

Savaşçı Kediler: Üçün Gücü 4 - Tutulma 🌔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin