Giriş
...
Zaman dedikleri gibi acıyı geçirir miydi?
İnsanlar zamanla acılarının geçeceklerini zannederler.
Hayır. Acıya hissizleşirler.
İnsandan acısı tazeyken değil acısı derinlerde gömülüyken korkacaksın. O derinlerdeki acı bir gün gün yüzüne çıktığında içinde hiçbir duygu kalmamış olacak.
Artık korkacağı hiçbir şey kalmamıştır çünkü duygularını kaybeden insan sadece kendi çıkarları için savaşır.
Genç kız, okuldan çıkmış evine yürüyordu. Kulağındaki kulaklıktan bir şarkı açmış derin düşüncelerle yürüyordu. İçine kapanık biriydi dışarıya karşı,sadece kendini samimi hissettiği
insanlara karşı yakın ve sıcak davranıyordu.
Fakat genç kızın hayatında şu an iyi insanlar yoktu. Zamanında genç kızın yanında olanlar şu an yanında değildi.Evlerinin yakınındaki pastaneye girdi. Annesinin sevdiği meyveli pastadan aldı çünkü annesi son zamanlarda çok üzgün ve sinirliydi. Genç kız neden böyle olduğunu biliyordu. Bazen geceleri annesinin ağladığını duyuyordu. Yanına gitmek istiyordu fakat odasının önüne geldiğinde annesi hep onu kovuyor,kapıyı kilitliyordu.
Genç kız hiçbir zaman annesinin kızı olmamıştı. Annesi abisiyle ilgilenirdi her zaman. Abisi hastaydı,bu yüzden genç kız her zaman önemsenmeyen bir çocuk olarak büyümüştü.
Annesi çoğu zaman hastanede geçirirdi zamanını. Abisi Kistik Fibrozis hastalığına sahipti ve bu hastalığa sahip olanlar normalden daha kısa bir ömre sahiplerdi.
Abisinin ömrü 18 yılda bitmişti.
Evlerinin önüne geldiğinde merdivenleri çıkarak apartman kapısının önünde durdu. Aldığı pasta kutusu bir elindeyken diğer eliyle zili çaldı. Kapı açılmayınca yine annesinin uyuya kaldığı için açmadığını düşündü. Pasta kutusunu yere bırakarak çantasından anahtarını çıkardı ve kapıyı açtı. Bir elinde anahtar dururken diğer eliyle yerdeki pasta kutusunu aldı.
Hızla merdivenleri çıkarken evinin kapısının önüne geldiğinde anahtarla kapıyı açtı, hızla ayakkabılarını çıkardı. Okul çantasını odasına bırakıp aldığı pastayı buzdolabına yerleştirdi. Hemen annesinin odasına doğru yürümeye başladı.
Kapının önüne geldiğinde ilk önce kapıyı tıkladı. "Anne,girebilir miyim?"dedi.
Odadan ses gelmeyince genç kız annesinin uyuduğunu düşündüğü için kapıyı yavaşça açtı.
Gördüğü manzarayı bir süre idrak edemedi öylece ayakta dikildi. Uzun süredir olaylara tepki veremiyordu.
Bir insan eğer olanlara karşı duygu belirtisi göstermemeye başladıysa gerçekten ruhen ağır yaralıdır. Aldığı yaralar içini çürütmüştür farketmemiştir bile.
Hissiz gözlerle annesinin tavana asılı bedenine bakıyordu.
Annesi onu sevmiyordu, bu aksi iddia edilemez bir gerçekti.
Ama anne sevgisi görmeden büyüyen genç kızın kalbini acıtan bir şeyler vardı.
Kendine gelmeye başlıyordu, içindeki artan sızı da neydi böyle..
Yavaş adımlarla annesinin yanına yaklaştı.
Yaklaştı.
Yaklaştı.
Gözleri açık, yüzünün rengi bembeyazdı.Kanı çekilmiş gibiydi.
Şimdi annesi ebedi karanlıktaydı.
Oysaki annesi kızını da kendiyle birlikte karanlığa mahkum etmişti.
Genç kızın elleri titremeye başladı. Hayatında ilk kez bu kadar çaresiz hissediyordu.
Sarsak adımlarla annesinden uzaklaştı ve odadan çıktı. Telefonunu bulmalıydı ve birilerini aramalıydı.
Odasına girdi. Okul çantasını titreyen elleriyle açıp içindeki her şeyi yatağına boşalttı. Telefonunu eline aldı,ambulansı arayacakken telefonuna gelen bir mesajı fark etti.
Bilinmeyen Numara:
Annen gibi ölmek istemiyorsan hemen o evden çık ve kimseyi arama. Arka sokağa gel.
Genç kızın olanların üstüne nefes alamadığını hissetti. Eli boğazına doğru gittiğinde tırnaklarını boğazına geçirdi nefes almak istercesine.
Astım hastasıydı. Hemen yatağın üstündeki okul kitaplarının içinde ilacını bulmaya çalıştı.
İlacını bulduğunda titreyen elleriyle ağzına götürdü ve derin bir nefes çekti.Yerde oturmuş sakinleşmeye çalışırken telefonuna yine bir mesaj geldi.
Bilinmeyen Numara:
2 dakika içerisinde oradan çıkmazsan, evle beraber sen de yanacaksın.
Genç kız kafayı yemek üzereydi. Acele bir şekilde yerden kalktı, ayakkabılarını giymeden hızlı adımlarla merdivenleri indi.
Evinin karşısındaki kaldırımda ayakta durmuş evini seyrediyordu. Ağlaması gerekiyordu şu an fakat gözünden bir damla yaş akmıyordu.
En kötüsü buydu aslında. Akmayan gözyaşları kalbine doğru bir yol çizmişlerdi,orayı zehirliyorlardı.
1 dakika sonra kulakları çınlatacak bir ses duyuldu, ellerini kulaklarına götürdü.
Gücü bedeninden çekildi, görüş açısı kapandı ve yere yığıldı.
Apartman cayır cayır yanıyordu. Binanın çevresine insanlar toplanmış yetkili yerleri arıyorlardı.
Genç kız yerde baygın bir şekilde yatarken, bilinmeyen numara olarak telefonuna gelen mesajı atan kişi yanına geldi.
Yavaşça eğildi ve kızı kucağına aldı.Arabaya doğru yürürken yanındaki adamlarına tek bir şey söyledi.
"Kızı Tenha'ya alıyoruz."
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçinde
General Fiction... Hayatımızı karanlığa çeviren insanlar vardır, gün gelir o karanlığın içinde biri çıkıp gelir, siz de ona tutunursunuz. Tutunduğunuz kişiye dikkat etmelisiniz. Tehlikeli bir oyundasınız...