Hi
Soyleyecek bisi bulamadim normalde burayi gunluk gibi kullanirdim ama bugun bisi olmadi dana gibi uyudum yani full
OF OKULLAR ACILIO YA
Ama 3 ay tatili gelio
Hihihihihihihihhiihihihih
(Pic smile)
Ben cok bos yapiom dimi ya neyse baslayak"Minho?"
"Jisung?"
"Sen jimin hyungun kardesi miydin?"
"Evet maalesef."
Jimin koluma yapıştırınca güldüm. Minhonun abisi konuştu.
"Kapıda mı baslayacagız yemege? Ha benim icin sıkıntı değil de yağmur yağıyor?"
"A PARDON BIZ SIZI UNUTTUK YA GECIN"
"Ses seviyeni alçsk tutar mısın rica etsem?"
"Peki suga hyung."
Bu adam fazla ciddi ama. Yada bana karsi oyle. Salondaki yemek masasına oturduğumuzda jimin hyung sojuları doldurmaya başladı. Masada ölüm sessizliği vardı nedense. Minho benim suga hyungda jiminin yanına oturmuştu.
"Sen neden dudağını dişliyorsun han?"
Dudaklarımı dişlediğimi suga hyungun söylemesiyle fark ettim. Dişlerimin arasında esir olan dudaklarımı kurtardım. Bir dk ismimi nerden bilio bu değisik?
"Ah teşekküler de ismimi nerden biliyorsunuz?"
"Jimin söylemişti. Bu arada hala nasıl kardeşsiniz anlmaıyorum cidden. Birbirinize hiç benzemiyorsunuz çünkü..."
"Ben baba tarafına o ise anne tarafına çekmis cunku"
"Ah anladım..."
Ortam tekrar sessizliğe bürününce tekrardan karnımdaki stres tohumları yeşermeye başladı. Ah tanrım stresten bayılacağım şurda...
"Jisung ellerini kazıma strese girince kendini kasıyorsun... bil istedim."
Minho fısıldıyarak sadece ikimizin duyabileceği bi tonda konuştuğunda az da olsa rahatladım. Taa ki eli destek amaçlı mı başka anlamda mı bilmem şortumdan dolayı açık kalan bacağımı bulana kadar...
Neredeyse ecel terleri döküyordum şimdi. Fısıldayarak konuştum.
"Sende şu anda bulunduğumuz konumdan dolayı beni strese sokuyorsun l minho bil istedim"
Minho bana döndü ve elini çekti. Önüne dönerken sanki onu kırdığımı hissettim. Suga ve jimin hyung ise kendi alemlerindeydiler sanki. Kulağına fısıldadım.
"Yanlış anladın minho ben sadece çok stresliyim ve öyle bi konumda o an... cehennem gibi geldi lütfe yanlış anlama."
Minho onayalar bir şekilde başını salaldığında suga hyung konuştu.
"Peki seni biraz tanıyalım jisung..."
Tanrım... sınavda olsam bu kadar stres etmezdim...
"İlk öncelikle herhangi bir hastalığın var mı?"
Aklıma gelenlerle gözlerim doldu. İlkokulda ne kadar da çok çekmiştim panikatak ve anksiyetemden... zorbalıktan tut derslere kadar her türlü sıkıntım vardı. İnsanların kusurları olmak zorunda mıydı?
Başımı eğdim ve mahcubiyetli bir şekilde konuştum
"Maalesef panikatak ve anksiyetem var..."
"Jisung bu bir kusur değil ve bu senin koyduğun ek "maalesef"te senin elinde olan birşey değil. Hastalıklar insanların kusurları olabilir ama önemli olan bu değildir. Önemli olan ona karşı koyabilmektir..."