🪄 This boy is my destiny

1.1K 288 388
                                    

Önceki bölümü okuduğuna emin ol.

Minho karşısında sırıtan çocuğa inanamayarak gözlerini devirdi ve hafifçe eğilip dolabın arkasından içeriyi kontrol etti.

"Gitmişler, hadi buradan çıkalım." Jisung'un kravatını tutan ince parmaklarını kendi eline alarak tutup bedenlerini dolabın arkasından çıkardığında kahverengi saçlı onu durdurdu ve aklına gelen şeyle elini cebine attı.

"Ne yapıyorsun?"

"Kanıt bırakmasak iyi olur tabii."

Sabah, derste yaptığı iksiri denemek için harika bir fırsattı. Hızlıca şişeyi kırıkların üzerine döktü ve elini onların üzerine tutarak sihirli kelimeleri söyledi.

"Ne kötü var ne iyi, yok olsun bu işaret fişeği!"

Beyaz zemin eskisinden de iyi olurken gururla gülümsedi Jisung. Daha sonra birlikte odadan çıkmışlar ve hızla kendi koridorlarına dönmüşlerdi.

"Ödülün ortadan kaybolması sorun olmayacak mı?" diye sordu Minho, yanında sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi yüzünden eksik etmediği gülümsemesiyle etrafa bakan çocuğa. Jisung ona doğru döndü ve ne kadar yakışıklı olduğuna bir kez daha inanamazken cevap verdi.

"Ne o, benim için endişelendin mi yoksa?"

Minho gözlerini devirdi. "Hayır tabii ki, kendim için endişelendim. İlk günden ceza almak istemiyorum."

Jisung güldü, sıradaki dersin işleneceği sınıfa  gelmişlerdi. İçeri girmeden önce ondan uzun olan bedenin yanağını sıktı. "Merak etme bal kabaklı böreğim, ceza falan almayacaksın."

Minho'nun onun elini itmesine kalmadan kıkırdayarak sınıfa girdi. Siyah saçlı ise ilk gününün bu kadar aksiyonlu geçmesini beklemediği için derin bir nefes alma ihtiyacı hissetti. Sınıfa girmeden hemen önce yüzünü buruşturdu. "Bal kabaklı börek mi? İğrenç."

"Söyle bakalım Han Jisung, cadıların tarihte karşı koyamadıkları için savaş kaybetme nedeni olan üç şey neydi?"

Kahverengi saçlı eline yasladığı çenesini kaldırarak özel büyülü tozlar sayesinde sadece hatları belli olan öğretmenine baktı. "Hmm, dilek taşı...başka...ah! Ölümsüzlük iksiri... bir de hmm..."

İlk iki cevabın doğru olmasıyla hayalet öğretmen şaşırıp gülümseyerek onun devam etmesi için başını aşağı yukarı sallamıştı. Jisung ise kaşlarını çatmış, hafızasını zorluyor gibi gözüküyordu. Düşünürken bakışları ön tarafta oturan Minho'yla buluşunca yüz ifadesini gevşetti ve güldü. "Yakışıklı erkekler." dedi sonra ona öpücük atarken.

Tüm sınıf kahkahaya boğulduğunda cadılık tarihi öğretmenleri olan Bay Kim, derin bir nefes verdi ve sanki buna alışmış gibi kafasını iki yana salladı umutsuzca.

"Ders bitmiştir." Dediğinde sanki çok görünüyormuş gibi ortadan tamamen yok olmuştu. Jisung sırasının üzerindeki kitapları toplarken sonunda bugün biraz dinleyebileceği gerçeğiyle mutlu mutlu bir şarkı mırıldanıyordu. Sınıftan çıkmadan önce Hyunjin de onun yanına gelmişti. "Neredeyse bir hafta oldu, hala Minho diyorsun. Şoktayım."

Jisung omuz silkti. "Demiştim aşık oldum diye. Hiç ciddiye almamıştınız."

Hyunjin gülerken arkadaşının yüz ifadesi değişmeyince kendi de sustu. Konuyu değiştirmek adına boğazını temizledi. "Yarınki uçma testinden sakın kalma, yeterince çalıştın mı?"

U believe in MAGIC? /MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin