1

192 23 37
                                    

Bu şarkı ilham oldu çok saçma biliyorum ama bu tarz namkook kurgusu yapmak bana vazife olmuştu artk🥹




"Sen tam bir manyaksın!"

Jimin dövmeli olana bağırırken bir yandan da gülüyordu. Arkadaşı tam on dakika önce paraşütle uçaktan atlayış yapmış ve hiç bir şey olmamış gibi ona masum gözlerle bakıp kıs kıs gülüyor ve kendisini de atlamaya ikna etmeye çalışıyordu.
Hayatında tanıdığı en kafası kırık kişiydi ve onu çok seviyordu.

"Herkes yapıyor korkacak bir şey yok hem hayata bir kere geliyoruz ne zaman 4000 metreden atlama şansın olacak?!"

"Olmasını istemiyorum ki."

Jimin kaşlarını çatıp onun koluna vururken ikisi de kahkaha atıp diğer arkadaşlarının yanına yürüdüler. Seokjin ve Hoseok ikisini alkışlamaya başladığında gözlerinde hâla korku vardı.

"Tek parça olarak geldiğiniz için mutluyum. Jimin sen neden atlamadın?"

"Daha çok gencim hyung."

Seokjin güldüğünde Hoseoka bakıp elini uzatmış ve tek kaşını havaya kaldırmıştı.

"İddiayı ben kazandım paramı ver."

"Jimin bir kere de beni haklı çıkar!"

Hoseok sinirle cüzdanını çıkartırken Jungkook gördüğü lezzetli dondurma arabasına koşmuş ve çeşitlere bakmak için tabelaya yaklaşmıştı.
Hyunglarını çağıracağı sırada arkasını dönmesiyle sert bir gövdeye çarpmış ve ne olduğunu anlamamıştı. Kafasını kaldırırken esmer tenli koreli olarak tahmin ettiği hoş bir adamla karşılaştı.
Ama adam için hoş karşıladığını söylemek yalan olurdu. Siyah ütülü gömleği tamamen karamel dondurmayla boyanmış ve yapış yapış olmuştu.

"F-uck!"

Esmer adam kaşlarını çatıp dövmeli olana baktığında nereli olduğunu düşünecek zamanı olmadığından ingilizce konuşmuştu. Jungkook adamın ingilizceyi bu kadar kusursuz konuşmasına düşerken arada söylediği küfürler dışında ne söylediğini çok anlamamıştı.

"Koreli misin?"

Jungkook o kadar donmuş bir şekilde adamın yüzüne bakmıştı ki esmer olan konuşmayı bırakmış ve koreli olduğunu anlayıp sormuştu.

"A-ah evet evet ben Koreliyim merhaba ve özür dilerim. İstersen dondurmanın parasını öderim hatta yenisini alayım-"

Namjoon tek kaşını yukarıya kaldırıp inanılmaz gözlerle karşısında ki çocuğa baktığında şanssızlığına küfürler ediyordu. İş için geldiği Amerika da toplantısı olduğu gün koreli bir çocukla çarpışıp üstünün mahvolması kaderin lanet bir oyunuydu.

"Sence sorunumuz bu mu? Ah her neyse siktir et ufaklık."

Jungkookun yanına hyungları geldiğinde Jimin gülmemek için kendini zor tutuyordu çarptığı adam tanrısaldı ve yetmezmiş gibi bir koreliydi!
Üstü tamamen batmışken Jungkookun ceylan bakışları gülmeme çabasını çok zorlaştırıyordu.

"Arkadaşımız adına kusura bakmayın yeni bir gömlek alırı-"

"Arkadaşınızın kendi ağzı yok mu?"

Hoseokun sözünü kesen adam öfkeyle soludu ve satıcının verdiği peçeteyle üstünü temizlemeye çalıştı.

"Ağzım var kullanmasını da iyi bilirim."

Jungkook adamın üzerine yürüdüğünde Jimin ve Seokjin tarafından kolundan tutularak durduruldu.

"Ergen velet."

Namjoon öfkeyle soluyup yanlarından geçip giderken onu bekleyen şöförüne doğru hızla adımladı.
Jungkook yanaklarını şişirip elini beline koyduğunda ona bakan hyunglarına döndü.

"Suratsız herif! esmer karamel!"

Jimin sinirden ne söylediğini bilmeyen arkadaşının koluna girerken esmer olanın lüks bir araca bindiğini gördü şöförü kapısını açmış ve binip uzaklaşmışlardı.

"Esmer karamel nedir ya?"

Seokjin tiz kahkahalarını patlatırken gün boyunca bunun dalgasını geçmişlerdi. Jimin ve Jungkook amerikaya okul sebebiyle gelmişti ve okurken gezip dolaşmak harikaydı. Kazandıkları burs sayesinde üç ay ingilizcelerini geliştirebilecekler ve arkadaşlarının yanlarında olmasıyla da adapte olmaları çok kolaylaşmıştı. Seokjin ve Hoseok ise onlar zaten burada yaşıyorlardı ikisi birbiri için her şeydi , sevgili, arkadaş, aile...

Bir kıyafet mağazasına girdiklerinde Jungkook kendine siyah düz bir tişört almıştı üzerindeki tişört o adam yüzünden dondurma lekesi olmuştu hatırladıkça sinirleniyordu.

"Toplantıya geç kalacağız hadi."

Jungkook eski tişörtünü poşete koyup parayı ödedikten sonra Jiminle beraber metroya binmişler ve dil okulunda düzenlenecek olan toplantıya yetişmek için acele hareket etmişlerdi.
Okula katkı sağlayan ve burs veren iş adamlarından bir kaç tanesi gelip tanışacak ve kendi meslekleri hakkında bilgi vereceklerdi.

İki arkadaş kol kola okul bahçesine girdiğinde bir kaç tanıdıkları arkadaşlarına selam vermişler ve konferans salonuna doğru ilerlemişlerdi ama kapının kapalı olduğunu görünce geç kaldıklarını anladılar.

"Ben Kim Namjoon ve Kore de tekstil giyim üzerine kurulu Elegans isimli şirketin sahibiyim."

Jungkook içeri girdiğinde göz göze geldiği adamla ağzı ve gözleri aynı orantıda açılmışken ortam bir süre sessizleşmişti.
Jiminin koluna dokunmasıyla kendine gelirken hızlıca hareket edip arka sıraya oturdular.

"1975 yılında dedem aslında küçük bir terzilikle bu işe başlıyor işler büyümeye başlayınca hem dokuma hem tasarım yapıp kendi ürünlerini satmaya başlıyorlar. Şimdi ise sadece kore de kırk beş mağaza yurt dışı tarafıyla toplamda 96 mağazamız bulunmakta"

"Zenginliğe bak amına koy-"

Jungkook ağzından kaçırdığı şeyin sınıf içinde bu kadar duyulmasını beklemiyordu çünkü bir anda o kadar sessizleşmişlerdi ki ağzından çıkan ses çok büyük gürültüyle duyulmuştu. Neyse ki sınıfta sadece üç koreli vardı ve ne dediğini diğerleri anlamamıştı. Ama asıl sorun duymaması gereken kişinin söylediğini anlamış olmasıydı.

"Ağzınız hep iyi laf yapar mı Bay?"

İsmini bilmediği için son söylediği şeyi Jungkookun gözlerine sorarcasına bakarken gülümsemesi de gözleri gibi ima doluydu.

"Jungkook efendim."

Sınıftakilerin gözleri Jungkook ve Namjoonun arasında mekik dokurken korece konuştukları için kafaları karışmıştı.

"Ağzım- evet sizin de ilginizi çekti sanırım, bay kim."

Jungkook tavşan dişlerini gösterip gülümserken ona kafa tutmayı sevmiş ve sadece ikisinin anlayacağı dildi konuşmak hoşuna gitmişti.

"Umarım okulunu başarıyla bitirebilirsin Jungkook."

Namjoon ingilizce 'iyi' temennisini söyledikten sonra göz kırpmış ve diğerlerine dönüp konuşmasına devam etmişti.
Jungkook yanında oturan arkadaşına bakıp gözlerini kapatırken derin bir iç çekti.
Sanırım hayatının en büyük hatasını o dondurmacıya giderek yapmıştı.
Milyonlarca kişinin arasında ona burs veren adama çarpmakla okul hayatını riske atmış olmasına rağmen bu düşünce onu heyecanlandırıyordu, Kim Namjoon onun yeni heyecanıydı.

Delişmen ^ NamKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin