GİRİŞ

29 3 29
                                    

ÜÇ AY ÖNCE;

''Ya Allah aşkına o giydiğin elbise neydi öyle Dila?'' bana ilk defa bukadar yükselmişti.

''Ya Altemur sen delirdin mi,sen benim kıyafetlerime hiç karışmadın,ne oluyor sana?'' neredeyse iki yıldır evliydik,üç yıla yakında sevgililiğimiz sürmüştü ama o hiç bana karışmamıştı. Senin hayatın sevgilim kafana göre takıl derdi hep, saniyeler geçmeden üzerime doğru yürümeye başladı. Olduğum yere çiviledim kendimi,ondan korkmuyordum.

''Hayır Dila,sen yanlış duymuşsun,ben hep karışıyordum sana.'' yüzüne iğrenç bir gülümseme yerleştirdi ve elini bana doğru kaldırdı,gelecek okkalı bir tokadı bekledim ve gözlerimi sımsıkı kapattım,ne oluyordu ona? Birşeyler olmadı,hiç bir ses duymadım. İlk defa kalkan o el,bana asla dokunamadan geri yerine düşmüştü. Gözlerimi açtım,geri geri yürüyüp masamdan çantamı ve telefonumu alıp arkamı donmeden kapıya doğru ilerledim.

''Önce bir kendine gel,öyle konuş benimle. İnsan gibi,hayvan gibi değil. Hayvanlar bile koklaşa koklaşa anlaşır. Kendine gel.'' sakin bir şekilde kurduğum bu cümle,onu dahada sinirlendirdi,üzerime geldi ve koluma yapıştı.

''Siktir git evimden ozaman!'' Allah aşkına neler oluyordu böyle? Beni kapıya doğru sürükledi ve kolumu çevirip dışarı attı ardımdanda kapıyı çarptı. Ah hayır,dizim kanıyordu. Düştüğüm için olmalı sanırım. Gözümden akan yaşlarla telefonumu elime aldım ve Begüm'ü tuşladı parmaklarım.

İkinci çalışta açtı, ''Alo?'' sesini duymuştum.

''Begüm ben hiç iyi değilim.'' ayaklanmaya çalıştım ama bacaklarım acayip ağrıyordu.

''Dila iyimisin? Neredesin gelip alayım seni?'' Evimizde olduğumu söyledim,evimizde..

Begüm'ün arabasında Begüm'e doğru gidiyorduk. Kasıklarımdan tarifsiz bir acı vardı,hasta olacaktım galiba. Of hiçte sırası değildi ki.

Eve girdiğimizde Begüm beni oturttu ve yanıma geldi. Açık gri tonundaki kadife koltuğa yanıma oturdu. Ne diyecektim ona? Kocam bana el kaldırdı mı?

''Begüm,Altemur benden nefret ediyor.'' boğazımdan hıçkırık benzeri bir ses ve gözlerimden yaşlar boşaldı. Begüm bana sarılmak için üzerime eğildi,tam bir teselli cümlesi verecekti bana,ki bağırmasıyla hızlan ayrıldı benden.

''Dila yerde kan var.'' evet dizim kanıyordu en son. Elini tuttum ve,

''Merak etme Begüm dizim kanıyo sadece.''

''Saçmalama Dila. Kanaman var'' eğildi dizlerime baktı. Kafasını kaldırdı ve açık gözlerle bana baktı.

''Bekle Emre'yi arıyorum.'' Emre kadın doğum doktoru değilmiydi,benimle ne işi vardı?

''Emre sen ne diyorsun,ne kaybetmesi?'' Begüm'ün endişeli sesi doldu kulağıma,kim kaybolmuştu?

''Begüm iste ikizlerden birini kaybettik..'' Matruşka mı almışlardı,ne ikizleri?

''Dila hamilemiymiş?'' Ben hamilemiymişim? Gözlerimi açmaya çalıştım ama bir bant vardı sanki,açılmıyordu.

''Ben hamile değilim.'' zorlan kurduğum cümle umarım onlara gitmiştir ve anlamışlardır. Emre yanıma yaklaştı,hissettim.

''Dila,bana bak.'' aa,gözlerim açıldı. Karşımdaki Emre'ye diktim bakışlarımı. ''Dila hamilemiydin?'' ne demek istiyordu? Evet,geçen aylarda üç tane yumurta koydurmuştuk ama zerre umudum yoktu benim. Tutmuşlarmıydı sahiden? Gözlerim büyük gülümsememle beraber dolmuştu,ellerimi yüzüme götürdüğümde hem ağlıyordum hemde gülüyorum. Ayarlarımla oynamıştı manyak herif.

Unuttun Mu Beni?Where stories live. Discover now