"Zaman her şeyin ilacıdır" bu sözü kaç kez duyduk, kaç kez? Kaç kez sadece ölmeyi dilerken zamana bırakmak zorunda kaldık? Zamanla iyileşmez insan, zamanla alışır yaraya, yaşamayı öğrenir onunla. O yarayı kabullenememek, ona alışamamak zehir olur insana, beyninin ve kalbinin arasında bir savaş misali, ruhunu parçalar günden güne, ve sen ki aldan zamana, kapat gözlerini, beynini, ruhunu, yok say onları, sana geriye ne kalır, unutmak, alışmak istemeyen kalbin mi? İşine gelmez mi, saflığına rağmen seni kandıran o değil mi? Zamana bırakılmayan yaralar, senin şimdiki var oluşunu etkiler, geçmişinle varsan, şimdi yoksun, ve şimdi varsan, geçmişinle yoksun.
Bu adliye koridorlarından bir savcı olarak yürümekte varmış kaderimizde, siyah topuklarımın yankısı koridorlarda yankılanırken, koyu kırmızı ruj sürülmüş dudaklarımda kararlılık ifadesi vardı. Üzerimde siyah gömleğim ve siyah pantolonum kısa ve koyu kestane saçlarımı ön plana çıkarıyordu. Baş savcının aralıklı kapısının önünde vardığımda, içeriden iki erkek sesi duydum:
-" kaçıncı kadın cinayeti bu? Üsten zorluyorlar Ateş, artık bir şey yapın!" Dedi sesini tanıdığım baş savcım, sesinde öfke ve caresizlik vardı.
-"Azra savcım ile uğraşıyoruz," dedi karşısındaki adam, sesi sakin ve kararlıydı. "Herkes seferber oldu, hem adliyede hem emniyet, en kısa zamanda yakalanacak bu şerefsiz. Yeni delliler elde ettik dediğiniz gibi, birkaç tanıdık daha dinleyeceğiz, bölgedeki güvenlik kameralarının kaydınıda incelemeye başladık."
Baş savcı derin bir nefes aldı ve devam etti, " bu seferde bir sonuça ulaşamazsak, baskı dahada artacak, üst kademeler bizden sonuç bekliyor, bunu biliyorsun Ateş."
"Evet farkındayım, Ama emin olun, bu sefer başaracağız. Ekip de moralini yüksek tutuyor, Azra savcım da işin peşini bırakmıyor." Diye cevap verdi Ateş.
Derin bir nefes alarak kapıyı tıklattım:
-"Girin" kapıyı açıp içeri girdim, ortamın gerginliği ben içeri girince kesildi. Karşımda Baran baş savcı, ve tanımadığım ama adının muhtemelen Ateş olduğunu anlayabildiğim, oldukça yakışıklı bir adam vardı! Neyse neyse, önemli olan bu değildi.
- "Alev savcım! Hoş geldiniz, dört gözle sizi bekliyordum!" Diyerek ayağa kalktı baş savcı ve elini uzattı, elini sıktım:
-"Hoşbulduk Baş savcım, saatiniz yerindedir umarım?" Dedim gülümseyerek.
-" Senin gelişinle daha iyi olacağımızı umuyorum! Ha evet tanıştırayım: Alev, baş komiserimiz Ateş. Ateş, yeni savcımız Alev."
Ateş ayağa kalktı ve elini uzattı: "Memnun oldum savcım."
Elini sıktım," bende memnun oldum baş komiserim"
Baş savcım tekrar söze girdi: "Ateş, sana bahsettiğim ve desteğini bu dosyada istediğim savcı, kadın cinayetlerinde çok titizdir. Kendisiyle Bursada çalışma imkanım oldu, başarıları burda çok işimize yarayacak." Dedi ve devam etti " yarından itibaren beraber çalışacaksınız, dosyanın bir kopyasını kendisine vereceğim fakat detayları anlatırsın"
Ateş kafasını salladı: "Anladım baş savcım, ve tekrardan memnun oldum Alev savcım, ben sizi baş başa bırakayım." Dedi ve kapıyı kapatıp çıktı.
Baş savcı bana dönerek, " Alev, seninle yeniden çalışacağımız için çok mutluyum, burada bulunmak herkese nasıp olmaz, seni hem zor hemde önemli görevler bekliyor, ama başaracağından eminim, ne de olsa bu yüzden aldırtım seni!"
" Teşekkür ederim baş savcım, yüzünüzü kara çıkarmam, nihayetinde yaptığım tek şey işimi doğru yapmak" diyerek gülümsedim.
Oda gülerek cevap verdi, " Sana güveniyorum, bu zorlu görevin yarın başlıyor, tekrar uğra bana, dosyalarını vereceğim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Durmuş saat
Teen FictionZaman durmaz, geçmiş değişmez, eski hatalar düzelmez ve yaralar iyileşmez, çünkü onlar bir küçük kıvılcım gibidir, zamanında müdahale edilmez ise her yer alev alıp ateşlenir, ve bize geriye külleri kalır. Sonuç olarak dönemediğimiz, değiştiremediğim...