Valentine* KTH

95 3 1
                                        

Uzun bir süredir Taehyung ve ben çıkıyorduk. Tek kelimeyle mükemmel bir erkek arkadaştı. İlişkimiz onun askere gitmesiyle daha da alevlenmiş, özlem denilen afrodizyaktan bir şişe içmiş gibiydik. Onun izne çıktığı günler daha ateşli anlar yaşıyorduk. Git gide irileşen kasları, artık daha da güçlü olması beni zorlasa bile şikayetim yoktu.

Onunla ilk tanıştığım zamanlarda yarı zamanlı olarak bir markette çalışıyordum. Gündüzleri derse gider akşamları markette çalışırdım. Marketimiz büyük olduğu için vardiyada iki kişi çalışmamız bir avantajdı. Böylece kısa süreli kestirebiliyordum. Birbirimizi idare ederdik. Bu sebeple herkes durumdan memnundu.

Yine böyle günlerden biriydi. Erken çıktığım dersimden markete gelmiş personel için ayrılan arka odada bir kaç saatlik uykuya dalmıştım. Uzun süreli uykusuzluğun üzerine yorgunluğa yenik düşmüş ve vardiyamın neredeyse yarısına uyuyarak gelmiştim. Diğer arkadaşımın beni uyandırmasıyda yer değiştik ve kasaya geçtim. Saçlarım dağılmış uyumaktan yüzüm şişmişti.

Marketimizin kapısı açıldı ve içeriye gülüşerek 2 adam girdi. Sarhoş olduklarını düşündüğüm bu iki adam rafların arasında dolaşırken ben de önümde duran bazı sayım işlerine bakıyordum. Bilgisayara sevkiyat için kalan ürünleri girip eksikleri temin edecektim. Neyse ki ürünler diğer personel tarafından sayılmıştı.

Ben bilgisayarda işimi hallederken müşteriler kasaya geldi ve bir kaç şişe sojuyla yanında iyi gidecek yemekleri ödemek için beklemeye başladılar. Biri daha kısa boyluydu, biri ise kesinlikle epey uzundu. Yüzlerinde maske vardı. Kısa boylu olan gözlerini üzerimde gezdirdi. Ben işimi yaparken beni dikkatlice inceliyordu. Ürünleri geçip ödemeyi aldıktan sonra sevkiyat işine geri döndüm. O esnada birisi bana seslendi.

"Şey biz şuraya oturacağız ama önündeki perdeyi kapatabilir misiniz acaba?" diye seslendiler.

Dışarıdan görülmek istemedikleri açıktı. Maskelere de bakılacak olursa ünlü olduklarını anlamak zor değildi. Onları bekletmeden kumanda yardımıyla perdeyi kapattım ve içeride duran masaya geçmelerini izledim. Maskelerini çıkardıklarında birinin BTS'den V diğerinin ise onun oyuncu arkadaşı Park Seojoon olduğunu anlamıştım.

Daha önce de bu markette IU'yu gördüğümü düşünürsek bulunduğumuz semt ünlülerin yaşadığı bir yer olduğu açıktı. Aslında böyle şeylere hiç merakım yoktu o zamanlar. Kim hangi semtte yaşar ya da kimlerle takılır pek bilmezdim. Zaten merakta etmezdim. Okuluma ve işime odaklı yaşardım. Onları sadece sima olarak tanırdım. Ancak o gün bazı şeyler değişti.

Sonraki vardiyalarımda sık sık V'yi görmeye devam ettim. Bana sorular sorar, ufak espiriler yapardı. Sonra kenara oturur biraz yemek yerdi. Yemekten sonra biraz içecek alır zaman geçirirdi. Bu onun daha önce yapmadığı bir şeydi. Eğer yapıyor olsaydı bunu mutlaka bilirdim. Önceki vardiyalarımda onu hiç görmemiştim.

Zamanla arkadaşlarını getirmeye başladı. Bu markette bu kadar lezzetli yiyecekler olmadığına yemin ederim. Yine de bu V'yi durdurmadı.

Günler geçtikçe soruları "Bu markayı tavsiye eder misin?" minvalinden, " Hangi rengi seversin?" minvaline dönmüştü. Sorular gün geçtikçe kişiselleşiyordu. Bir noktada boğucu olmaya başlamıştı. En son erkek arkadaşım olup olmadığını sorduğunda onu terslemiştim.

"Bayım, bu sizi ilgilendirmez. Sadece alışverişinizi yapın."

Bir süre gelmedi. Gözlerim kapıda onu beklesem de, pişman olsam da her şey için çok geçti.

Bu süreç Park Seojoon'un vardiyama gelmesi, eğilerek beni selamlaması ve bana "O sadece senden hoşlanıyor." temalı konuşmayı yapmasıyla sona erdi. Bana ona karşı hislerim olumlu değilse bir daha gelmeyeceğini, rahatsız etmeyeceğini söyledi. V'nin adına özür diledi. Marketten çıkmak için hamle yaptığımda hayatımı değiştiren o noktadaydım. "O zaman sadece çıkma teklifi etsin. Garip sorular sormasın. Bir randevuda merak ettiklerini sorabilir."

BTS One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin