Selamm
Kardeşimin zoruyla bu bölümü yaziyom
İyi okumalar 🦋💙
+++++++++
Gözlerimi açtığımda ormanın içinde terk edilmiş bir otelde buldum kendimi. Hemen yattığım yerden kalktım. Etrafa bakınıyordum. İyi de ben buraya nasıl gelmiştim? En son yatağımda uyumuyor muydum?
O sırada koridordan bir ses geldi. Korkak adımlarla koridora çıktım. İlerde bir ışıltı vardı. Oraya doğru ilerledim sonra kenarda duran bir kılıç gördüm. "Accio! Kılıç." Accio büyüsüyle kenarda duran kılıcı aldım. Işıltıya çok yakındım. Koridoru döndüm ve geniş başka bir koridor beni karşıladı. Önümde bir silüet belirdi. Neydi bu? Sanki şeye benziyordu... Gölgelere.
Ne yani gölge avcısı olarak erkenden mi seçilmiştim? Kılıcı sıkıca kavradım. Kendimi koruyup burdan çıkmam gerekiyordu. Eğer gölge avcısı olduysam, o gölgeyi yakalamam gerekiyordu. Gölge bana doğru yaklaşınca kılıcımı elimde döndürdüm ve ileriye doğrulttum. Gölge parçalara ayrılıp kenarda birleşti. Ne yani kılıç ona değmediği sürece ona hiçbir şey olmayacak mıydı? Hadi ama! Bu çok saçma.
Kılıcı sıkıca kavrayıp etrafımda dönmeye başladım. Beni her kim gölge avcısı olarak seçtiyse bana güveniyor demektir. Kılıcı ileriye doğru savurduğumda ensemde bir kıpırtı hissettim. Hemen arkamı döndüğümde bir kılıçla karşı karşıya kalmıştım. Refleksle hemen geri çekildim. O kadar savaş-savunma derslerini boşuna almamıştım.
Hemen kılıcı kesmeyeceği yerden tutup kendime çektim. Kılıç gelmedi. Öyleyse onu kırmayı deneyecektim. Kılıcı tutup arkamı döndüm ve sırtıma yasladım. İleri doğru eğildiğimde kılıç elime gelmişti. Ama biri baskı uyguluyormuş gibi sahibine geri dönmeye çalışıyordu. Büyülü gibiydi bu kılıç...
Kılıcı bırakmadım. Sapından tuttuğum gibi dizime getirdim ve sertçe dizime indirdim. Biraz bükülmüş olsa da tam olarak kırılmadı. Kılıca dikkatli bakınca sapında bir mücevher olduğunu gördüm. Zorla onu ordan çıkarttığımda artık kılıç sahibine gitmek için direnmiyor, onun yerine mücevher gitmeye çalışıyordu. Büyü kılıca değil mücevhere yapılmıştı. İyi de mücevherden nasıl büyüyü çıkartacaktım? Bu büyü mücevherde kaldıkça o daha da güçlenecekti. Gözlerimi kapattım ve biraz düşündüm. Evet hiçbir çözüm bulamıyordum.
Otelin kapısının açıldığını duydum. Sonra da Kaya'nın bağırışlarını. "Cenk! Cenk! Oğlum sen nerdesin. İki gündür kayıpsın. Herkes seni arıyor." dedi. Sonra da kendini duvarda buldu. Evet gölge onu duvara fırlatmıştı. O kimliğimi öğrenirse görevimden alınırdım. "Kaya, çabuk git burdan!" dediğimde kafasını iki yana salladı. " Dostumu burda bırakmam!" dedi. "Kaya, sana git dedim!"
Yine gitmedi. Onu zorla ikna edip çıkarttım. Bana zarar gelmesinden korktuğu için ona kendime Absorbe Protegus büyüsü yapacağımı söyledim. O da çıktı ve dışarıda bekledi.
Bende söz verdiğim gibi Absorbe Protegus büyüsünü yapmış, kendimi korumaya almıştım. Evet normalde güçlü bir büyüdür bu. Hatta gücümüz yetmezse ölebiliriz. Ama çok isteyerek yaptığım ve şuan kendimi kurtarmayı hedeflediğim için büyüyü zorlanmadan yapmıştım.
Sonra savaş-savunma derslerinden öğrendiğim savunma hareketlerini yapmaya başladım. Sonra da havaya sıçrayarak dönen tekme attım ama gölge bir toz bulutu gibi parçalara ayrılıp tekrar birleşti.
Kılıcı bana doğru dengesizce savurmaya başlayınca denge derslerinden öğrendiklerimi uygulamaya başladım. Esneklik ve denge kuruyordum. Okula gidince seçmeli ders olarak esneklik almayı isteyecektim. Artık aklımda bulunsun.
![](https://img.wattpad.com/cover/364784930-288-k485431.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcısı
Fantasíagölge avcılığının bilinen yönleri kadar bilinmeyen gizemini koruyan yönleri de çoktur. Cenk, ölen gölge avcısı yerine seçilmiş gölge avcısı olarak neler bilmesi gerektiğini öğrenmeli sonra ise görevini yapmalıydı. temel bilgileri öğrenmesi için ilk...