addicted to you, not nicotine

Özledim

Satoru çıkmazda.

Daha önce hiç aşık olmadı. Romantik duyguların ne olduğuna dair en ufak bir fikri dahi yok. Sahip olduğu ebeveynler yüzünden sağlıklı bir ilişkiye hiç tanıklık etmemiş ve sevgiyle türevlerinden hep uzak yetişmişti. Bildiği en iyi şey shoko ile çocukluktan bu yana sahip olduğu dostluktu. 

Her ne kadar gaddar bir kişiliğe sahip olsa da kısa saçlı kız ona her daim şefkat göstermiş ve onu gerçek değerlerle tanıştırmıştı. Aynı geçtikleri yazın başında suguru ile tanıştırdığı gibi.

Suguru, suguru ve suguru... Satoru'nun şu sıralar düşünebildiği tek şey. Eğer berbat bir Amerikan filminde olsalardı şu an kuzgun saçlı çocukla birlikte onun yatağında yuvarlanıyor olabilirlerdi. Ama ne yazık ki bir filmde değil, hakiki bir gerçekliğin içerisinde sıkışıp kalmışlardı.

Satoru, suguru'yla öpüştü. Hayır, satoru suguru ile neredeyse sevişti. Sevimli kouhai'si nanamin onları basmasaydı belki de onlar gerçekten o seviyeye ulaşacaklardı. Suguru'nun gözlerini daha önce bu kadar kararttığını hiç görmemişti. Onlar kavga ettiğinde ve suguru sinirden göz perdelerini indirdiğinde bile tuvaletteki halinden daha aklı başında görünüyordu.

Ve satoru'yu korkutan esas gerçekte buydu. Suguru'nun ani bir şehvet dalgası ile ona böyle yakınlaştığını düşünmekten kendini alamıyordu. Daha önce de bazı yakınlaşma durumları olmuştu ama bunlar genellikle bakış atmak ve anlamlı bir şekilde birbirlerinde kaybolmaktı. Fiziksel olarak ise kırdıkları o klozette kucak kucağa oturmuş ve satoru ayık değilken de suguru'nun onunla ilgilenmesi sonucu yatağında birlikte uyumuşlardı. Bunların hepsi suguru'nun aklı başındayken yaşanan kontrollü olaylardı ve hepsi genel olarak suguru'nun satoru'ya sunduğu arkadaşlığın bakımı olarak geliyordu.

Satoru ise sahip oldukları yaş aralığında cinsel dürtülerin ne kadar baskın olabileceğini bilen birisiydi. Kendisi de çoğu zaman suguru'nun sadece esneyen kaslarına bakarak tahrik olduğunu çok iyi hatırlıyordu. Yani biraz çıplaklık ve absürt yakınlık her daim yüksek olan libidolarını tetiklerse satoru bunu anlardı. Hatta bunu garipseyemezdi bile ve eğer suguru ona gelip uzun zamandır 31 çekmediğini, doğal olarak da bastırılmış cinsel enerjisinden o an ne kadar çok kurtulmak istediğini söylerse satoru'nun yapacağı tek bir şey olurdu.

O da suguru'nun koluna şakacı bir yumruk atmak ve broların arasında böyle şeylerin olabileceğini söylemekti. Ne de olsa erkeklerin beraber 31 çektiği ve aynı porno dergisini kendi aralarında döndürdüğü yaygın bir gerçekti.

Yine de satoru, suguru'dan herhangi bir geri dönüt alamadı. Belki de geri dönütü yapması gereken kişi kendisiydi ama bundan pekte emin olamıyordu. Shoko ona bir keresinde ilişkideki sorumluluk sahibi olan kişilerin işleri ele alması gerektiğini söylemişti ve satoru kendisini sorumluluk sahibi olan kişi olarak öne çıkardığında "İyi deneme tatlı çocuk ama uslu ol ve nasıl daha şımarık bir yastık prensesi olunacağına odaklan." demişti.

Satoru kabul etmek istemese bile tuvaletteki o olaydan sonra shoko'nun ona neden yastık prensesi dediğini anlamıştı. İşin garip kısmı bunu satoru'nun kendisinden önce shoko'nun bilmesiydi ama satoru bunu çok fazla kurcalamadı. Shoko zeki bir kızdı. Satoru ile ilgili bazı şeyleri kendisinden önce biliyorsa bu tek kelimeyle anlaşılabilir olurdu.

Anlaşılmaz olan şey suguru ile şu anki durumlarıydı. Satoru delicesine ona ihtiyaç duyuyor ve yanında bitmemek için kendini zor tutuyordu. Suguru'nun yanında olmak öyle doğal bir alışkanlık haline gelmişti ki yürürken kollarının birbirine değmeme hissi bile kar beyazı saçlı çocuğun hüngür hüngür ağlaması için iyi bir nedendi. 

Suguru'nun yokluğu hayalet bir uzva benziyordu. Bedeninin olması gereken bir parçasıydı ve şu an eksikti. Ne büyük acı. Satoru kendisinin depresyona girebileceğini hissediyordu. Çünkü ya bir daha konuşmazlarsa ve yılın geri kalanını böyle bitirip üniversite nedeniyle yollarını iyice ayırırlarsa? Düşüncesi bile bir kova soğuk suyun başından aşağı akması hissini vermeye yetiyordu.