coquettish

523 20 17
                                    

Screaming, I testify that we'll survive the test of time
They can't deny our love
They can't divide us, we'll survive the test of time
I promise I'll be right here
Standing next to you
Standing in the fire next to you, oh
You know it's deeper than the rain
It's deeper than the pain

Jeon jungkook's Pov;

Öğlen arasından bir önceki derse girmek üzereydik, içimden dersin boş geçmesi için adeta Tanrı'ya yalvarıyordum. Kafamı sıraya koyup, tenefüste içlerinden hayvan çıkan sınıf arkadaşlarımın seslerini duymamak için kulaklarımı gözlerim ile beraber kapadım ve bir an önce ders zilinin çalmasını bekledim.

Derse girdiğimiz ilk on beş dakika sınıfa hiç bir öğretmen gelmeyince ayaklandım. Sıramın yanında biraz gerindikten sonra sınıftan kimseye bir şey demeden çıktım. Amacım dersten kaçmak değildi. Sınıf başkanı olarak öğretmenimizin gelip gelmediğini öğrenecektim.

Bir kat aşağıya, öğretmenler odasına geldiğimde kapıyı çalmadan önce saçlarımı kafamın arkasında küçük bir topuz yaparak topladım. Ardından hiç düşünmeden kapıyı çaldım. İçeriden gelen tanıdık bir ses onay verince içeriye girdim. Kapıdan içeriye girdiğimde tanıdık olmayan dört kişi ile karşılaştım. Üçü düz polis üniforması giyerken diğeri yeşil, askeri bir üniforma giyiyordu. Siyah saçları gözlerine girmek üzerelerdi. Esmer teni üniformanın açık bıraktığı yerlerden gözüküyor ve adeta parıldıyordu. Bacaklarını genişçe açmış, keskin siyah gözleri ile beni baştan aşağı süzerken bir yandan da çayını yudumluyordu. Bu sırada rehber öğretmenimiz olan Bayan Park bana içtenlikle gülümsedi. "Bir sorun mu var Jungkook?" Elimi altımdaki siyah eşofmanımın cebine soktum ve Bayan Park'a doğru döndüm. " Hayır hocam, bir sorun yok. Sadece Bay Min'in gelip gelmediğini soracaktım." Elimi, gözümün önüne gelen kahküllerime çıkardım ve yukarıya kaldırarak parmaklarımı saçlarımın içerisinden geçirerek kenera ittirdim.

Üzerimde hissettiğim bakışlarla gözlerimi etrafta dolaştırdım. En sonunda bakışların sahibiyle kesiştiğinde ona hafifçe sırıtarak göz kırptım. Kaşları havaya kalkarken dudakları gerildi. Elinde tuttuğu çayını masaya bırakmış ve kolunu, iki yana açtığı bacaklarının üzerine attı. Gözlerim kalın baldırlarında gezinirken gözlerinin hâlâ bende olduğunu biliyordum. Bacaklarının üzerindeki elinin işaret parmağı ile iki kez kucağına doğru vurdu. Dudaklarımı sertçe ısırmış ve gözlerimi gözlerine çıkardım.

"Hayır Jungkook'cum gelmedi bugün." Gözlerimi sırıtarak üzerinden çektiktim. "Anladım hocam, teşekkürler." Hafifçe gülümsedim. "Bu arada bu beyefendiler meslek tanıtımına geldi, normalde sürpriz olacaktı fakat sen herkesten önce öğrendin." Başımı anladım dercesine aşağı yukarı salladım. "Hem senin hayalinde asker olmak değil miydi, yeşil üniformalı beyefendi Üsteğmen Kim Taehyung."

İçimden ismini bir kaç kez geçirdim. Tam kendisine yakışan bir ismi vardı. "Aslında hocam ben asker değilde polis olmak istiyordum." Bayan Park Mahçup bir şekilde gülümsedi. "Oh, yanlış hatırlamışım demek ki."

"Sıkıntı değil." Belli belirsiz gülümsedim, Bayan Park'ı severdim. Yüzümü üsteğmene çevirdim. "Bu arada bende Jeon Jungkook memnun oldum." Aralı bacaklarının önünde hafifçe öne doğru eğildim. Bu sırada dudaklarımın üzerinde dilimi gezdirdim. Her bir hareketimi izlediğinin farkındaydım. Dikleştiğimde gözlerine son bir kez baktım çekmeden önce tekrardan göz kırptım. "Ben o zaman sınıfıma geçeyim hocam. Malum başkanım."

Üsteğmen -Taekook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin