13 - Yıkıl(amay)an İnat

171 19 17
                                    

Ama ben satır arası yorum isterimmm, çok uğraştım çünkü:(

İyi okumalar<3

———

Bol bol çalışma, geçici anlaşmazlıklar ve ortaya atılmaya çalışılan fikirlerle geçen saatlerin ardından gece yarısına yaklaşmışlardı bile. Taehyung, kendini koltukta Hoseok'un yanındaki boşluğa bırakıp kucağındaki kamerasıyla oynarken arkadaşının omzuna yasladı kafasını. Gece boyu, genel olarak umursamayan bir mizaca sahip olduğu bilinen bu genç, projeye katkıda bulunabilmek adına saçma bile bulmalarını umursamadan olabildiğince fikirlerini sunmuştu ve diğer bir yandan da süreci istenildiği üzere fotoğraflamıştı. Sabah erken saatten beridir aktif olmanın da verdiği yorgunlukla esnedi.

"Hoseok Hyung, çok yoruldum." O sırada diğer yanına oturan Keeho, yumuşak koltuğun hafifçe hareketlenmesine sebep olmuştu. Sarı saçlı çocuk, parıldayan yorgun gözlerini Hoseok'a dikti kafasını kaldırıp ve devam etti, "Saçlarımla oyna."

"Hayır, son seferinde sözde az oynadığım için yediğim tribi tekrar çekmek istemiyorum." Yanındaki çocuk dudaklarını büzdüğünde gözlerini devirdi, "Ve ben yarım saat oynamıştım, Tae." Ne yaparsa yapsın, Taehyung'un nazlanacağını bildiği için yapmamayı seçmişti haklı olarak.

O sırada ensesinden doğru saçlarına giren parmakları hissettiğinde tüm vücudunun elektriklendiğini hissetti Taehyung ve ağzından pek dikkat çekmeyen tatmin bir ses çıkmasına engel olamamıştı. Ellerin sahibinin suratındaki sırıtışla onu izleyen Keeho olduğunu biliyordu, bu yüzden ona dönme gereği duymadan yalnızca tadını çıkardı. Yorgunluk ve rahatlamanın getirisiyle kısılmış gözleri karşıdaki tekli koltukta laptop üzerinden proje ile uğraşan Jungkook'a takıldı, kafası bilgisayara dönük olmasına rağmen kirpikleri altından izliyordu onu ve alt dudağını stresle kemirirken ortaya çıkan beninin o anda verdiği enerjinin aksine sevimli olduğunu düşündü Taehyung.

Keeho, elleriyle saçlarını tarar gibi hareketlerle en çok hoşuna giden şeyleri yapması şaşırtıcı gelmemiş değildi esmer tenliye ama o an bunu umursamamayı seçti.

Odaya dilim pasta bulunan tabaklarla giren Jihyo elindekileri orta sehpada herkesin önüne yerleştirirken projede bir işi kalmamasının eseri olan neşesiyle konuştu, "Sadece sushi kesmezdi, şekerimiz düşmüştür diye düşündüm."

"Seni yiyelim o zaman karıcım." dedi Taehyung şirinlik yaparak, gözleri kapalı olsa bile Jihyo'nun iğrenmiş surat ifadesini hayal edebiliyordu.

"Ya siz ne kadar tatlısınız!" Kız arkadaşları uykulu çocuğun kucağında duran kamerasını eline almanın ardından saçları oynanmaktan kuş yuvasına dönmüş Taehyung'u ve Keeho'yu kadraja alarak bir fotoğraf çekti. Keeho ile en yakın arkadaşlardı ve Taehyung'u da tanıdıkça sevmenin yanı sıra arkadaşıyla da yakıştırıyordu ve bu tatlı anlarını kaydetmek istemişti.

"Yalnız o kamerayı projede kullanıyoruz, bu tatlı anınızı juri de görürse hoş olmaz." Karşı koltuktan yükselen ses ile ufakça araladı gözlerini Taehyung. Jungkook, her zamanki gibi gerginlik hariç hiçbir duygusunu belli etmeyen suratıyla gözünü laptoptan ayırmadan konuşmuştu. Bu gece, projeye odaklı olmasından gerek, son zamanlardan daha soğuk ve mesafeliydi.

Jihyo, gözlerini devirdi, "Neye benziyorsun biliyor musun? Hani şu gözlüklü ve dişlek, inek emojisi varya, tam olarak ona." Bu geri dönüşü öyle ciddi söylemişti ki olaylardan uzak olan Hoseok bile kısık bir gülüş kaçırmıştı ağzından. Birkaç saniye geçmemişti ki Keeho, en yakın arkadaşının sözlerini devam ettirdi, "İşler bitmişken bile rahatlayamıyoruz senin yüzünden anasını satayım."

not into you | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin