"Bu hikayeye hayatımın hangi evresinden başlasam bilemedim. O kadar karmaşık anılarım var ki, bir başlangıç noktası aradığımda bir anda labirent içerisinde buluyorum kendimi. Ya da buldum.. Dinleyin o halde."
2014
Kapalıçarşıda yaşayan Şevket maddi sıkıntılar ile mücadele ediyordu. Parası yoktu ve belki de, harabe bir çatı katında yaşıyordu kız arkadaşı ile. Tek hayali ise düzenli bir yaşam ve çok severek takip ettiği F1 oyununu oynayabilmek için bir simulatördü. Uzun zamandır iş arayışındaydı ve sonunda bulmuştu. Güzel haberi ilk olarak kız arkadaşına vermeyi planlıyordu. Evine yakın bir yerde yaptığı iş görüşmesinden sonra çıkıp yürümeye başlamış ve 10 dakika sonra kaldıgı binanın önüne gelmişti. Kız arkadaşına vereceği bu sürpriz için kendisi de heyecanlıydı. 15 yaşında işe başlayacaktı ve önünde binlerce güzel yıllar vardı belkide. Kapıyı açıp içeri girmişti. Sevgilisi Fundaya seslenmişti ancak bir ses yoktu ortada. Şaşırmıştı çünkü funda hep evde olurdu. Salona geldiğinde sehpa üzerinde duran mektubu görünce olduğu yerde durmuş bir kaç saniye mektuba bakmıştı. Anlamıştı aslında olup biteni ama belki bir umut başka bir şey diyerek eline alıp mektubu okumaya başlamıştı. Funda kendisinden 4 yaş büyük bir kızdı ve mektupta bu yaşamın artık kendisini bezdirdiğini ve uzaklara gideceğini belirtmişti. Şevket mektubu okumuş ve yüzü asılmıştı. Hayatında ki tek dayanağı vazgeçmişti ondan..
2024
10 sene geçmişti. Şevket bu 10 sene içerisinde simulatör almış başarılı olduğu online yarışlar sayesinde resmi olarak yabancı F1 takımlarının radarına girmişti. Sözleşme imzalamak için amerikaya gitmiş ve imza parası ile resmi kariyerine başlamıştı. Sezon sonu olduğu için sadece yapması gereken şey dinlenmekti. Kapalıçarşıdaki eski evinin olduğu sokak bitiminde sahilde ki banka geçmiş önünde ki denizi seyrediyordu. Tercihi Türkiye olmuştu dinlenmek için. Funda ile bu bankta oturup kuşlara yem verir, elma şekeri yerdi eskiden. Uzun uzun düşünüyordu dalgın gözlerle. Seneler geçse de unutamamıştı onu. Şimdi zengin bir genç adamdı ancak yanında funda yoktu.
"Çay ister misin abi vallahi sımsıcak he semaver çayıdır hava da soğuk için ısınır."
Yanına küçük bir cocuk gelmişti. Tekerlekli tezgah ile çay dagıtıyordu. Şevket dalgın düşüncelerden kurtulmuş küçük cocugu onaylamıştı. Çayı aldıktan sonra cocuga döndü.
" Sen burada mı yaşıyorsun? "
" Evet abi niye sordun? Yoksa şu son zamanlarda çocuk kaçıran mafyalardan mısın sende? Lüks giyinmişsin zaten paran var belli ki."
"Yok be olum ne mafyası. Ben sana başka bir şey soracaktım. Şu sokagı görüyor musun? Tepede ki siyah harabe gecekondu. En üstünde birisi yaşıyor mu diyecektim."
"Hee yok abi uzun zamandır o bina da komple kimse kalmıyor. Ev sahipleri bu mafya muhabbetinden dolayı yok oldular."
"Yok oldular?"
"Taşındılar abi ölmediler sende ne yaptın Allah aşkına. Niye sordun?"
"10 sene once orda kız arkadaşımla kalıyordum bir gidip bakmak istemiştim de kapalıymış."
"vaaaay eski mahalleye geri döndün yani iyide burda zenginler yaşamaz sen nasıl böyle bir hale geldin abi şu sırrı bize de söyle de nasiplenelim be"
"Sana bir teklifim var. Kendini kukla gibi hissetme diye zorunluluk yok bu teklifte. Yani istersen kabul edersin istersen etmezsin."
"zengin mi olacağım?"
"Senin elinde. Gel otur bakalım şöyle."
Çocuk yanına oturmuştu. Şevket o kadar zeki biriydi ki burada her şeyin değiştiğini ve mafya bozuntularının ilçe de aktif olarak şerefsizlik yaptığını anlamıştı bile. Etrafına bakıp kontrolü yaptıktan sonra cocuga dönmüştü.
"Çay ne kadar?"
" 20 ama sana 15 olur abi. Mahallemizin bir büyüğü sayılırsın."
"Al o zaman sen şu 500 lirayı bana 15 olan sana 500 olsun. Şimdi beni çok iyi dinle. Şu mafya dedin biraz önce bana şu işi bir anlat bakalım?"
"Abi son 1 ayda 50-60 tane cocuk kacırıldı burda bende korkarak iş yapıyorum bakma böyle eglenceli olduğuma. Senin zamanından hiç bir şey kalmadı düzen çok değişti burda insanlar mutlu değil sokaklar tehlikeli."
"tamam güzel sen şu 500 liranın yanında şu 1000 lirayı da al ve şu kağıdı. Şimdi sana teklifim şu aslanım. Ben burda ki mafya işini çözeceğim sende benim küçük zeki ajanım olacaksın. Teklifte belirttiğim gibi kukla olduğunu düşünme diye zorunluluk yok. Para sende istersen yine bırakabilirsin bu işi"
"abi sen bu işe hiç elini atma sandığın gibi işler değil yazık ederler sana."
"sana ben fikir sormadım ufaklık. Benimle çalışır mısın onu sordum?"
"yani bilemedim yapamazsan beni de harcarlar."
"bana inanmıyorsun biliyorum ama bana bir şey olsa bile sana olmayacak ben bunun garantisini sana veriyorum. Eğer bu işi kabul edersen bu aldıgın parayı her gün günlük alırsın benden."
"ooo bu teklif durumu değiştirdi işte. O zamaaaan anlaştık başkan!"
"şşş len otur eşşek herif. Ajancılığın ilk kuralı sessiz olmak ve dikkatli olmak."
"tamam başkan sustum kabul ediyorum bu işi."
"şimdi kalacak yerin yok ise o kagıtta yazan adrese git. Sana kapıyı bir abi acacak. Ona konuştuklarımızı anlat Şevket bu evde kalmamı istiyor de."
"ee tezgah?"
"onu ben göndereceğim arkandan. He bu arada yakalanmamak için her zaman kamufle olman lazım. Ajan kimliğini saklayabileceğin en güzel yol galiba bu çaycılık işi."
"kaptım ben bu işi merak etme sen başkan"
"hadi naş naş geleceğim ben daha sonra."
Çocuk hızla ayrılmıştı yanından. Şevket bu semtte ne olduğunu aramak için ciddi ve tehlikeli bir yola girmişti. Elinde ki çayı bitirip dönüp kaldıgı eski binaya son kez bakıp ayrılmıştı oradan..