Ocak

210 4 0
                                    

Kış ile mücadele

Birbirimizden özür dilemiş, halletmiştik. Yada birbirimizi kandırıyorduk. "Çok güzel oldun." dedi yengem beni baştan aşağı sürerken. Beni zorla ikna etmiş ve dışarı çıkmaya zorlamıştı. Beyaz pileli bir elbise üstüne, dağınık bir topuz yapmıştı. Ve bu kombin ile gideceğim yer dağ eviydi.

"Yenge, çok abartı oldu." dedim aynaya bakarken. "Sus, kız. Çok güzel oldu." dediğinde kapı çaldı. "Gel!" Sanki düğününe gidiyormuş gibi heyecan doluydu. Mehmet kapıdan başını uzattığı zaman istemsiz gülümsedim. Yengem odadan çıktı, Mehmet geldi ve kapıyı kapattı. "Çok güzel olmuşsun."
"Teşekkür ederim." dedim aynada kendime bakmaya devam ederken. Aynanın önüne, benimde karşıma geçip belime sardı bir elini, diğeri ile yüzümü okşamaya başladı. "Özür dilerim, her şey için." dedi fısıltı ile. "Asıl ben özür dilerim. Bütün olanlar için." gözlerini kapatıp yüzüme yaklaşmaya başlayınca yutkundum. Öpecekti! Beni öpecekti! İlk kez öpüşecektik! Kalbim güm güm atmaya başladığı zaman, gözlerimi kapattım. Dudakları dudaklarıma ulaştı. Yavaş, arzu dolu bir şekilde alt dudağımı emerken, ben en az onun kadar arzulu öpüyordum onu. Yavaş bir şekilde çevirip belimi aynaya yasladı. Sağ bacağımı kaldırıp, beline sardı ve baldırlarımı okşamaya başladı. İstemsizce ağzına ufak bir inleme gönderdiğim de, tek ayağımdan aldığım desteğin beni zorladığını fark ettim. Arzulu öpüşmemiz, hırs dolu olmaya başladığı zaman kapı çaldı ama bunu umursamadı. Diğer bacağımı da beline dolayıp banyoya soktu. Kapıya yaslayıp dudaklarımdan ayrıldı ama yüzümden uzaklaşmadı. Gözlerimi açmadım. Nefeslenirken banyo kapısı çaldı. "Efendim?"
"Mehmet Ağa nerede?"
"Çıktı, ufak bir işim var halledip bende ineceğim." dediğimde ses kesildi. Tekrar dudağıma minik bir buse kondurup çekildi. Gözümü açtığımda bana gülerek bakıyordu. "Komik olan ne Mehmet Ağa?" dedim geri çekilmeye çalışırken. "Bugün bana o kadar şey söyledin, ama gecenin sonunda altımda kıvır kıvır kıvranacaksın." dedi.

🧭

Çalan şarkıyı değiştirip, açtığım şarkıyı kapattım. "Sıkıldım artık." dedim penceremi açarken. "Geldik zaten." Araba sola döndüğü zaman ev görünmüştü. İki saattir yolda gidiyorduk ve çok sıkılmıştım.

Eve girip ayakkabılarımı çıkarttım. "Şükür." Güldüğünü duydum. Üst kata çıkıp üzerimi değiştirdim. Genel de bütün evleri ortak oluyordu ama bu ev sadece bizimdi. Bu yüzden burda da kıyafetlerim vardı.

Yengem hazırlanırken, ona fazlası ile yakın olmamı söylemişti, her ne kadar yapamayacağımı hissetsemde deneyeceğim. Kısa geceliği giyip aşağı indim. Tekli koltukta, başını koltuğun sırtına yaslamış ve gözlerini kapatmıştı. Yavaşça yanına yaklaşıp kucağına ata biner gibi oturdum. "Bana kırgın mısın?" dedim utanma duygumu bastırmaya çalışarak. "Hayır." Elleri kalçama gitti ve daha çok kucağına çekti. "Yorgun musun?"
"Evet, ama alabilirsin." dedi başını kaldırıp gözlerini açarken. İmalı imalı sırıtıyordu. "Alırım, kocamsın ne de olsa." Dedim ve heyecandan titreyen ellerimi boynuna dolayıp ensesinde ki saçları ile oynamaya başladım. "Alsana. Çok yorgunum. Sabaha kadar geçmez bu yorgunluk." dedi ve kendini bastırmaya başladı. Birden üzerime çöken yorgunluk ile birden başımı göğsüne koydum. Mehmet'e bunu yapmak, garip hissettirmişti. Kokusu... Tarif edilemezdi.

"Uyuyalım mı?" dedim. "Uyuyalım." dedi ve kucağında benle birlikte ayağa kalktı. "Ben-"
"Bugün konuşma kotanı doldurdun." dedi. Odaya girip kapıyı kapattı. Beni yatağa bırakıp üzerini çıkardı. Üzerime çıktığında nefesim kesildi. "İznin var mıdır Hanım Ağa'm?" dediğinde, söylediği şey midemde kelebeklerin uçmasına neden oldu. Ne diyeceğimi bilemez halde başımı salladım. Tam dudaklarıma yaklaşmışken telefonu çaldı. Komodinin üzerinde ki telefonu bakmadan sessize aldığı zaman tekrar dudaklarıma yaklaşmaya başladı. Bu sefer çalan telefon benimdi. "Ben telefon kapatmayı sevmem, özür dilerim." dedim de kendimi yukarı çekip telefonu aldım.

Zalim AğaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin