burn for you, jikook

dört

Jimin nihayet uyandığında ne kadar zaman geçtiğinden emin değildi. İlk fark ettiği şey tüm vücudunun ağrıdığı idi. Tanrı aşkına, çok acıtıyordu. Ama sonra gözleri ejderhaya kaydı ve durumu taradı: Ejderha yerde yatmış, gözleri kapalıydı. Zindanı hafif horlamalar dolduruyordu, bu da ejderhanın uyuduğunu gösteriyordu. Jimin'in göğsünde umut kabarcıkları oluştu anında. Bu onun tek şansı olabilirdi! Ejderha uyuyordu, eğer Jimin sessiz olursa yanmadan ona ulaşabilirdi. Bu yüzden Jimin, ejderhanın uyanmaması için dua ederek, elinden geldiğince sessizce ejderhaya yaklaştı. Tek bir yanlış hareket, ve ölüydü.

Ejderhaya yaklaştı ve dikkatlice kuyruğuna ve sırtına tırmanarak dikenlerden birinin sıkıştığı kalçaya yaklaşmaya çalıştı. Jimin nefesini tutuyordu. Hissettiği acı dayanılmazdı ama devam etmesi gerekiyordu.

Yaklaştı, sürünerek daha da yaklaştı.

Neredeyse ulaşmıştı.

Eli uzanıp tahta dikene dokunuyordu ki —

Aniden, ejderha uyandı.

Birkaç saniye içinde ejderha çılgına dönmüştü, hareket ediyor ve zıplıyordu, kükrüyor ve her yere ateş püskürüyordu. Jimin ejderhanın sırtını tutuyordu, bu pozisyon ölümcül olmasına rağmen onu ateşten koruyordu. Ejderha kendi sırtına ateş edemezdi. Jimin pullarına sıkı sıkıya tutunarak ejderhanın sırtında kalmaya çalışıyordu.

Ejderhanın yeniden enerji kaybetmesi uzun zaman almıştı. Jimin ne kadar zaman geçtiğinden emin değildi ama sonunda ejderha bitkin ve yıpranmış bir halde yere yığıldı ve kasları gevşedi. Jimin titrek bir şekilde nefes verdi.

Bacaklarındaki derisi yanmış ve iğrenç görünüyordu; fena halde acımasına rağmen kendini toparlamak zorunda kalmıştı. Jimin şimdilik olduğu yerde kalmaya karar verdi. Ejderhanın sırtı şimdilik oldukça güvenli bir nokta gibi görünüyordu. Burada yanamazdı.

Böylece Jimin orada kalıp dikene tekrar ulaşmaya çalışmadan önce bir süre dinlenmeye karar verdi.