24 Nisan saat: 20.30
"Bu gece herkes mesaiye kalıyor." diyerek yerini aldı Christian. Bütün ekip hoşnutsuz ifadelere bürünürken ekledi, "Davamız Austin Connell, bu gece herkes bu dava ile ilgilenecek. Bilgileri toplayıp bir baskın düzenleyeceksiniz. Masa başı iş devri kapandı." Gözlerini ekibin üzerinde dik dik gezdirdi, "Amir Yardımcısı Diana Dimitrov, bizi yakınen izliyor ve harekete geçmemizi bekliyor. Sürülmek istemiyorsanız çalışın!" Öfkeyle toplantı odasından çıktığında sınıf sohbeti misali hepsi toplandı. Enola kafasını masadan kaldırıp etrafa bakarken Dimitri sohbet açılışını yaptı, "Sabaha kadar hakkında bir sikim bilmediğimiz adamı kovalayacağız." Katherine ciddiyetle cevap verdi. "Bizim işimiz bu." Frank isyanla ayağa kalktı. "Hadi ama! Ben zaten dün mesaideydim. Uyumadım bile." Enola dudaklarını büzüp Frank'e bakar, "Kıyamam ya!" sinirle başını tekrar masaya koyar. "Bu dava bizim için önemli. Bay Black'i duymadınız mı?" Dimitri alayla gülerken cevaplar, "Tabii ki önemli, ne de olsa Bay Black verdi." Adel, arkasını dönüp Dimitri'ye baktı. "Ne bakıyorsun? Geldiğinden beri adamın tek bir kusuru hakkında yorum yapmadın." Herkes sessizce onlara bakarken Adel derin bir nefes alır, "Konuyla ne alakası var?" Dimitri elindeki kalemle oynarken göz kontağı kurma gereği duymadan cevaplar. "Haklısın, hiçbir konunun Black ile alakası yoktur." Kafasını sallayarak toplantı odasından çıkar. "Derdi ne onun?" Darla dosyaları toparlerken göz ucuyla bakışlarını herkesin üzerinde gezdirdi. Frank omuz silker, "Biliyor musunuz? Bilmiyorum." Katherine sahte bir korkuyla Frank'e bakar, "İnanılmaz! Nasıl bilmezsin?" Chester sinirle içeri girer, "Hadi herkes masasına! Darla sen kal."
"Efendim?" Darla oturduğu yerden kalkmadan Chester'a bakar. "Sen eve git, çocuklar yalnız kalmasın." Darla kafasını sallar, "Hayır, sen git. Çok yorgun gözüküyorsun." Chester sırıtır. "Ben mi?! Chester Sexy Lestrange yorulmaz bebeğim. Çocuklar beni görmektense seni görürlerse daha mutlu olurlar." Darla gülümseyip kimseye fark ettirmeden Chester'i öptükten sonra onaylar. "Tamam sevgilim, dikkat et. Her saat başı bilgilendir beni yoksa burayı basarım!" Güler. Chester kafasını sallayarak cevaplar, "Tamam deniz yıldızı. Beni çok özle!" Darla sırıtır, "Tüm yatak bana ait olacak. Özler miyim bilemem." Chester imayla bakar, "Öyle olsun."
Adel terasta sigara içen Dimitri'yi görünce merakla sorar, "Benimle neden konuşmuyorsun?" Dimitri duruşunu bozmadan dumanını üfler, "Konuşuyorum, şu an. Toplantıda da konuştum." Adel kuşkuyla devam eder, "O anlamda sormadığımı biliyorsun." Dimitri sırıtarak Adel'e bakar, "Hangi anlamda sordun?" külünü yere atarken devam eder, "Mesela bahsetsene biraz?" Adel korkuluklara yaslanıp biraz düşündükten sonra dudaklarını aralar ama vazgeçerek gülümser, "Neyse ya, boş ver. Buraya ekip adına geldim. Herkes seni merak ediyor." Dimitri sırıtır, "Öyle mi? Peki sen? Sende merak ettin mi?" Adel tereddütle kafasını iki yana sallar. "Hayır, yani evet. Sonuçta ortağımsın." Dimitri sigarasını söndürüp Adel'e bakar, "Bir sorun yok. Bir dava üzerine çalışıyorum." Kafasını sallar, "Yeterli delil bulamadığım, çözemediğim tek dava. Dünden beri çözmeye çalışıyorum." Adel ilgiyle dinledikten sonra konuşur, "Tek başına bir dava mı aldın? Bay Black'in onayı var mı?" Dimitri sinirli bir nefes aldıktan sonra sakince göz teması kurar, "Hay Bay Black'ine!" Adel yaslandığı yerden doğrulup konuşur, "Ne alıp veremediğin var o adamla?" Dimitri kafasını iki yana sallayarak sırıtırken omuz siler, "Hiç." cebinden bir sigara daha çıkartırken devam eder, "Hadi git, sigara zararlı."
Saat: 21.00
"Sikeceğim ya!" Katherine elindeki kağıdı buruşturup Frank'in masasına atar. "Ne oluyor?" Frank Katherine'e döner. "Adam hakkında en ufak bir ipucu bile yok!" Chester başını olumlu anlamda sallar. "Sağlam bir dava." Enola elindeki kahveleri teker teker dağıtırken konuşur, "O kadın korkunç!" Chester onaylar, "Bir görseniz... O kadar kuralcı ve net ki, yanında beş dakika kalmama rağmen ruhum bezdi." Frank sırıtır, "Bak, bak. Chester dedikodu yapıyor!" Gülerek Chester'a bakar. "Ne yapabilirim oğlum? Bilgi veriyorum işte." Katherine masasındaki kağıtları basket atarak çöpe yollarken konuşur, "Kadını merak ediyorum." Enola hemen yerini alıp hevesle konuşur, "Ben de! Acayip merak ediyorum." Adel masasına geçerken koyu olan sohbete dahil olur, "Adam en son New York'a gitmiş." Chester merakla bakar, "Nereden biliyorsun?" Adel kafasında yapbozları oturturken konuşur, "En son yaptığı alışveriş fişini buldum. Üç tane havai fişek almış." Katherine yüzünü buruşturur, "Havai fişek mi? Ne alaka?" Frank bilgisayarına gömülürken bağırır, "Buldum! Adel New York dedikten sonra biraz araştırma yaptım. Şu geçen haberlere çıkan havai fişek olayını hatırlıyor musunuz?" Chester ilgiyle cevaplar, "Evet hatırlıyorum, üç polis ölmüştü." Katherine, Adel'e bakar. "Fişin tarihi ve saati ne?" Adel cevaplar, "4 gün önce, saat beş gibi." Frank konuşur, "Bana fiş bilgilerini at, yeri tesbit edelim." Dimitri içeri girip ilgisizce konuşur, "Dört gün önce diyor. Adam haberlerden sonra tüymüştür." Chester onaylar, "Evet, bu da bir seçenek."
23 Nisan "Önceki Gün Flashback"
"Her adımlarından haberim olacak." Harley kafasını sallar, "Merak etme Diana, o iş bende." Diana tüm ekip için hazırladığı dosyayı uzatır. "Burada hepsi hakkında önemli olduğunu düşündüğüm bilgiler var. Dersine iyi çalış." gülümseyerek göz kırpar. "Hiç merakın olmasın." dosyaları alır, "Neden nine-nine ile bu kadar ilgileniyorsun?" Diana umursamaz bir şekilde kahvesini yudumlar. "Christian Black ile kapanmamış davalarım var."
25 Nisan saat: 01.00
"Turta isteyen?" Enola yavaşlayan vücudunu zar zor sürükleyerek toplantı odasına girdiğinde gülmeye başlar. Katherine deri koltukta Adel ile sarılırken, Frank masanın üzerinde uyuyordur. İlgisiz bir ifade ile Dimitri cevap verir. "Hepsini öldürdüm, sıra sende." Enola göz devirir, "Ha ha, çok komik!" Dimitri ayağa kalkar, "Christian'ın odasına gidiyorum." Enola şaşkınca cevap verir, "Christian derken?" Dimitri ellerini cebine sokup Enola'ya bakar. "Hadi Enola, bana her şeyi anlat." Enola ağzına tüm turtayı sokarken konuşur, "Ne? Ne anlatacağım ki?" Dimitri, solunda uyuyan Adel'i ve Christian'ın odasını gösterir. "Onları." Enola role bürünür, "Onlar mı? Ne dediğini hiç anlayamadım." Dimitri sırıtır, "İşine gelmeyen hiçbir şeyi anlamazsın tabii. Neden Adel ile kanka olduğun belli."
25 Nisan saat: 04.40
Christian eline aldığı megafon ile toplantı odasına girer. "Bu ne biçim mesai!" Herkes zıplayarak ayağa kalkarken Christian sinirle herkesi süzer, "İş yerindesiniz! Ne bu haliniz." Frank'i masadan iter. "Kalk!" Yere düşen Frank başını tutarak afallar, "Kim itti lan!" Christian, Frank'e dik dik bakar, "Ben ittim lan." Katherine, kucağından Adel'i kaldırmaya çalışırken sinirle dürter, "Bu ne rahatlık! Her yerim tutulmuş." Adel masumca gülümseyerek Katherine'e bakar. "Rüyamda ilk aşkım Drew'i görüyordum." Christian kaşlarını çatarak Adel'e bakar, "Adı üstünde Bayan Lestrange ilk aşk." Adel hızlıca kafasını sallayıp doğrulur. "Evet, tabii bab-.." Katherine, Adel'i çimdiklediğinde toparlar, "Bay Black." Christian sinirle ekibe ve masadaki kağıtlara bakar, "Yapabildiğiniz bu mu?" Dimitri onaylar, "Evet, bu. Buraya kadar gelebildiğimiz için Tanrı'ya dua edin." Christian sinirini bastırmak adına gülümsemeye çalışır. "Tabii, en kısa zamanda kiliseye gideceğimden şüpheniz olmasın."
"Bu adam felaket!" Frank başına buz tutarken Adel'e bakar. "Evet, sanırım." Frank Katherine2e bakarken konuşur. "Sence bana neden yüz vermiyor?" Adel omuz silkerek gülümser, "Çünkü o Kat. Zor bir kadındır. En son ne zaman sevgilisi olduğunu o bile hatırlamıyordur." Merakla Adel'e bakar, "Peki Dimitri neden böyle? Ne olmuş olabilir ki?" Adel, Dimitri'nin sert davranışını hatırlayınca öfkeyle cevaplar. "Bilmem, açıkçası umurum dışı. Hem sen en yakın arkadaşı değil misin?" Frank sırıtır, "Evet, öyleyim ama geçen gün öyle dememiştin?" Adel sinirle Frank'e bakar. "Derdin ne senin?!" Frank usulca uzaklaşır. "Hiç, hiçbir şey. Hava bugün çok güzel!"
~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗟𝗼𝗻𝗱𝗼𝗻'𝟗𝟗
RomanceEkibin başına titiz bir yüzbaşının atanması üzerine kurallara uymayı ve bir takım oyuncusu olmayı öğrenmeye çalışan dedektifler.