3. Haksızlık

11 3 0
                                    

Gözlerimi açtığım da herkes kendi kuytu köşesinde yemek yiyordu.
Saat 12:23 'idi benim yemeğimi bana uzatan sancakla göz göze geldim. Mavi gözleri adeta gökyüzü gibiydi burası kapalı bir alan olsa da onun gözleri kocaman bir gökyüzü gibiydi.
Eli havada kalmıştı çünkü benim aklımda bir karış havadaydı ona bakarken.

Yine sessizdi ortam dün ki gibi burda 2. Günümdü tek bildiğim gerçek "bir çift mavi göz."

Emre söze girişti.
"Ya herkes susuyor böyle olmaz ,tamam kaybedenler yerindeyiz ama konuşmak yasak değil."
Haklıydı herkes suskundu.
"Haklısın" diyebildim.
"Haklı olmam birşeyi değiştirmez siz yine susuyorsunuz." Dedi göz devirerek.
Sancak yüksek sesle;
"Emre ne yapalım söyler misin? Zaten yerin altında yaşamak sıkıcı birde muhabbet mi? Edeceğiz."
"Evet edeceğiz." Diyerek Dilan ayağa kalktı bana da elini uzatarak göz kırpıyordu.
Gülümseyerek ayağı kalktım, gözler sancakla irtibat halindeydi. Ne yapacaktık bilmiyordum ama bu bize iyi gelecekti.

Sancak'da bizi izliyordu iç sesini tahmin edebiliyordum kesin" bu mallar ne yaşıyor?" diye Söyleniyordur.
Hala onun kalkmasını bekliyorduk Emre sinirli bakışlarla gözlerini sancak 'a dikti.

"Davetiye bekliyorsan yanımda kağıt yok."
İstemsizce kahkaha savurduk Dilanla.
Sancak utanmış olacakki yanakları pembe olarak devreye girdi. Sonunda kalkıp yanımıza geldi.
"Ne yani kutu kutu pense mi? Oynayacağız."
Emre gülerek;
"Evet abi ya özledik dimi? O günleri."
"Saçmalamayın ya dans edelim."
Dilan 'in düşüncesi daha cazip geliyordu.
Emre atıldı;
"Ne dansı ya gören de sizi dansçı sanar."
Herkes Emre'ye gülüyordu.
Biz gülerken kapı açıldı ve içeriye iki tane bekçi görünümünde erkekler geldi.

"Nalan Öz burda mı?"
Ellerim çözüldü neden benim adım geçmişti ki.
"Burdayım." Diyebildim sessizce.
"İyi güzel bizimle geliyorsun cezalarını çekmen gerekiyor, bir iftira atıldı sana kazananlardan aslında vermeyecektik çünkü senin suçun yok ama onlar kazananlar olduğu için yapacak birşey yok. Dövülüp aç kalacaksın ardından hepsi bir soğuk yerde geçecek bir gün sadece şimdi bizimle geliyorsun."

Gözlerim doldu taştı da hiçbirsey diyememiştim. Emre, Dilan, Sancak bana bakıyorlardı.

Emre atıldı;
"Bu haksızlık!"
Adamlar iyice sinir olmuşlardı.
"Siz de istemiyorsanız susun Nalan sen bizle geliyorsun naz yapma."

Arkadaşlara görüşürüz diyip, onlarla gittim çünkü zorunda kalmıştım. Suçtu kaybetmek bile suçtu.

Yarım saat sonra..
İşte bana bir gün boyunca yapacakları bütün haksızlıklar bir Bodrum'da geçecekti.
Yere oturdum yukarıda demire asılı çubuklar vardı ve bir ameliyat masasını andıran bir yatak, soğutucular açılmadan dövülme işlemi yapılacaktı.
Kim bilir? Kazananlar kafalarına göre herkesi buna maruz bırakıyordu.

İki adam işte beni odadan alan adamlar başımda dikiliyorlardı biri eline kırbaç misali bir şey almıştı, diğeri ise iğneli bir bıçak misali.

Kırbaçlı olan beni yüz üstü yere uzandırdı o yatağa ve üstüme vurmaya başladı. Acıyordu kanıyordu evet hissediyordum.

Kanlar elime kadar geliyordu ama ölmüyordum yaşıyordum.
Ölerek yaşıyordum.
İkiside bir anda vurmaya başlayınca başım dönüyordu çünkü kan kaybediyordum.
Ve beni kurtaracak bir kahramanım yoktu.

Soğutucular açılmıştı benim ise adeta uykum geliyordu uyumak istiyordum..
Gözlerimi kapadım ve kanlar akarken vücudum da yaşamaya çalıştım.




KAYBEDENLER KULÜBÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin