Maksat Tatlı

55 7 32
                                    

Yaklaşık 2 dakikadır oturuyordum ve Nara hala bişey söylememişti. "E hadi boş boş bakışacakmıyız konuşsana lan, gül cemaliniseyretmeye gelmedim... hadi laan" söylediklerime Nara sırıttı. Sesimin tonunu da değiştiriyordum bu yüzden biraz komik oluyordu söylediklerim.
Nara hala susuyordu. "Piştt, sayın Nara hanım rica etsem bişeyler konuşur musunuz? Daha çok işim var. Senle konuştuktan sonra baklava yiycem. Ne bakıyon ne? Hadi anlat işte." Bunları söylerken gülümsüyordum çünkü karşımdaki kişinin yüzünün asık olmasına dayanamıyordum hele bi de bu kişi bir kız ise.
"Sana nasıl güvenebilirim ki kimseye anlatmayacağın konusunda"
Bana güvenmiyordu. Ama haklıydı da ne de olsa düşman gibiydik. İstemsizce gülüşüm söndü. Düşüncelerimi bölen şey Nara'nın sesi oldu
"Yanlış anlama, sana güvenmediğim için de söylemedim ama daha seni tanımıyorum bile."
"Haklısın" bozulmuştum ama göstermemeye çalışıcaktım. Zaten iyi yaptığım bişeydi. Gülümsedim tekrar. Kahverengi gözlerinden kaçırdığım bakışlarımı gözlerine geri çevirip "Neyse, ben gideyim de baklavalarımı yiyeyim o zaman, inşAllah yakın bi arkadaşın gelirde dertleşirsin." Amin..
Tam bişey demek için ağzını açıcaktı ki ben şapkamı alıp masadan kalkarken neşeli bi ses tonuyla" Mert kaçar" diyip gidiyordum ki Nara bileğimden yakalayıp "biraz oturur musun?"
"Neden?"
"Bişey anlatmasam bile iyi geliyosun bana. Hem.."
"Ne hem? Konuşsana kızım müneccim boku yemedim. Bilemem herşeyi"
Gülümsedi ve "iyiymiş."
"Ne iyiymiş?"
"Az önce kullandığın kelime"
Müneccim boku mu?"
"Evet"
"İyidir tabi, benim kelimem"
"Mütevazilik desen zirve"
"Heey o da benim kelimem. Çok kullanma bari senin kelimen sanmasınlar sonra."
"Ne alaka ya, hem ben de o kelimeyi kullanırım."
"Benim kelimem de neyse, bu defalık öyle olsun."
"Otur da neysee, bu defalık öyle olsun. Hadi otur. Baklavanı da yanımda yersin belki?" Garip bi tebessümle yüzüme baktı.
"Olur, yerim. Ağzımın tadını kaçırırsan görürsün bak. Sonra kalkar giderim okulu da sana zindan ederim."
"Etmiyo musun?" Offf bana noluyodu ya. Ne bu duygu değişimleri
"Ediyor muyum?"
"Önce ben sordum"
"Sonra da ben sordum"
"Ee?"
"Ne eeee ?"
"Etmiyormusun?"
"Ne dememi istersin?"
"Önce sen söyle, sonrada ben söylerim"
"Tamam, söylüyorum. Hazır mısın?"
"Hazırım, sanki ne diycen"
"Ay bölme konuşmamı. Sana laf yetiştirmekten bir türlü konuşamıyorum."
"Tamam, sustum."
"Soruyu tekrar alabilir miyim hanımefendi?"
"Bir kere de uğraştırmasan.."
"Olmaaaazz. Neyse soruyu söyle."
"Okulu bana zindan ediyor musun?"
"Ben çok centilmen bir beyfendi olduğum için bana yakışanı söyliycem. Siz ne derseniz o."🤪 bu arada gerçekten dilimi çıkartmıştım. Nara'nın gülümsemesi büyüdü hatta kahkaha attı.
"Bu cevap sayılmaz ama"
"Kim demiş?"
"Ben"
"O zaman kendincene doğru cevabı ver"
"Bazen ediyosun diyim. Bazen de eğlencelisin"
"Ha iyi bari. Eğlenceli olmam dışıma da yansıyomuş." Derin bi nefes verdim.
"Mütevazilik desen zirve" gözlerimi devirdim. "Bi sen kullanmıyorsun o kelimeyi."
"Yaw he he"
"Off Mert"
"Offffffff Nara"
"Ne kadar inatçısın"
"Tabii olm ne sandın, koç burcuyum ben"
"Gerçekten de gösteriyosun koçluğunu"
"Evet, sen niye ağlıyodun"
"Ağlamıyodum"
"Ağlıyodun"
"Ağ-la-mı-yor-dum"
"Neden ağlamıştın o zaman"
"Boşver"
"Tamam, bu seçenek yanlış diğerini de alabilir miyim?"
" 'Alabilir miyim?' derken bu kelimeyi soru anlamında sormadığına yemin edebilirim"
"Zaten soru olarak kullanmadım, bi dakika kibar olayım dedim garipsiyosunuz... Ha bu arada senin de bu kelimemi eleştirmenin sebebinin söylemek istemediğinden dolayı böyle dediğini anladım. Söylemek istemiyor musun?"
"Yanii.."
"Tamam o zaman. Hadi söyle"
"Bunu söyleyeceğini biliyordum"
"E mübarek, biliyosan konuşturtma o zaman direkt söyle"
"Tamam, söyliycem ama ayrıntılı olarak değil ve söylemek istemediğimde beni zorlamayacaksın. Tamam mı?"
İstemeyerekte olsa "Tamam, başla" dedim.
-Tamam başlıyorum... benim ailevi oroblemlerim var ve bu beni kötü etkiliyor.
-Ailevi problemlerden kastın?
-Var işte bişeyler.
-Herkesin var
        Bu konuşma onu şimdiden zorlamıştı.
-Haklısın Mert. Herkesin var ama bizimkiler çok abartıyorlar
-Anlamıyorum. Bahsettiğin şey kısıtlama gibi bişey mi?
-Kısıtlama zaten çok var ama asıl problemim bu değil. Mesela ben çok kitap okurum. Eskiden daha fazla okurdum çünkü şuan babamlar izin vermiyor. Aslında babam tek olunca bişey yapmıyo, demiyo. Ama üvey annem ona herşeyi çok farklı anlatıyor.
-Üvey annen mi var?
-Evet evden gitmek istiyorum ama yapamam.
-Neden? Annen ile aran iyi ise ona git.
-Annem ile aram iyiydi ama... Vefat etti bu yaz tatilinde.
      Zaten annem vefat edince babam iki ay geçmeden başka bir kadınla evlendi. Bizim evimizi istemiyormuş hanımefendi bu yüzden buraya taşındık, okukumu da bu yüzden değiştirdim. Sırf bir kadın istedi diye ben çocukluğumu orada bıraktım ve en önemlisi annemle olan anılarımla birlikte onun mezarı da orada kaldı.
-Bunlar için mi bu kadar ağladın?
-Hayır. O kadın annemin fotoğrafını aldı bendem. Bakmama izin vermiyor. Ona karşı kinim artıyormuş. Babamın eski eşi olduğu için rahatsız oluyormuş.
           Gözleri dolmuştu. Sinirden ne yapacağımı bilmiyordum. Ben Nara'nın hayatının da bu kadar zor olduğunu bilmiyordum. İyi ki gitmemişim yanından, iyi ki izin vermemiş gitmeme...
-Kitap okumana neden izin vermiyorlar?
-Okuduğum kitaplar zehirliyormuş ona göre. Zehirlediği içinde sürekli elimde kitap taşıyormuşum.
-Baban inandı mı buna?
-Bilmiyorum ama okuma dedi.
-Babanın işi ne?
-Doktor, göz doktoru.
-Okumuş adam nasıl böyle bişey söyler?
-Hamile olduğu için kırma diyor.
          Bi anda gelen bu cümleyle gözlerim kocaman oldu. Şerefsiz herif daha bir sene geçmemiş... Bunları dışıma yansıtamazdım. Babasını yargılarsam bile bu benim içimde olucaktı. Nara'yı bu konuda üzemezdim, üzülmesine de izin veremezdim.
-Kaç kardeşsiniz?
-Ben tekim. Aslında önceden bir erkek kardeşim vardı. Adı Caner'di ama bi hastalıktan dolayı... vefat etti. Hastalığının ne olduğunu bana söylemediler. Küçüktüm o zaman daha.
-Allah rahmet eylesin
-Amin... Teşekkür ederim.
-Ne için?
-Herşey için. Beni dinledin ve buna gerçekten çok ihtiyacım vardı. Burda arkadaşımda yok hiç. Telefonumunda şarjı bitmiş. Eve gidince bunun için de tartışıcaz muhtemelen.
-Bende var, verebilirim istersen
-Yok sağol, aramasınlar beni.
-Sen sağol
           Çantamdan şarjımı çıkarıp masanın yanındaki prize taktım ve Nara'nın masanın üstündeki telefonunu alıp şarja taktım. O da şarjdan çıkarıp
-Mert gerçekten gerek yok kimseyle konuşmak istemiyorum.
-Tamam üçak moduna alırsın ama telefonda biraz şarjın olsun. Başına bişey gelirse ararsın birilerini.
-Başıma bişey de gelse kimseyi aramam. Babamla aram zaten limoni. O kadını da asla aramam.
-Beni ararsın.
       Derin bir iç çekti.
-Nolur nolmaz. Numaranı söyler misin kaydedeyim.
-Tamam ama telefonun açılması gerekiyor. Numaramı yeni değiştirdim onun yüzünden. Ezberimde yok numaram.
-Tamam
          Sırada konuyu dağıtmak vardı. Ciddi bir yüz ifadesiyle
-Sütlü mü çikolatalı mı?
-Anlamadım?
-Tamam ikisi de olsun o zaman.
           Elimi kaldırınca garson geldi.
-Abi sütlü ve çikolatalı baklava alabilir miyiz? 4 kişilik olsun bide iki çay
-Tamamdır.
-4 kişilik mi yiyceksin -daha fazla yerdim de neyse-
-Evet istersen daha fazla isteriz.
-Ben yemem asla.
-Sebep
-Kilo yapar
          Yandan bu kız ciddimi der gibi bi bakış atmıştım.
-Bakma öyle, ciddiyim.
-Saçmalama istersen Nara. Kilo için yemiycek misin?
-Zaten diyeti de bozdum bu içeceği içerek.
        Ay bı kız ciddi miydi? Ayrıca diyetlik bir yeride yoktu.
-Senin diyet yapman çok saçma
-Neden?
-Kaç kilosun?
-47
-Ee niye yapıyon diyet?
-45'e inmeliyim. Yaz ayındayız. Önem vermeliyim kiloma.
-Yemezsen eğer okulu senin için daha kötü bir yer yaparım.
-Yaa Mert...
-Nara yiyceksin.
-Hayır.
-Emin misin?

                ✨
Beğenmeyi unutmayın...
SEVİLİYORSUNUZ💐

(20 tane beğenme gelince diğer bölümü de atıcam.❤️.)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 09 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YEDİK DİSİPLİNİ🥱Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin