Five

65 9 122
                                    

Seungmin'in gözünden;

Hafif bir ağrı ile gözlerimi açtım. Belim ve ayaklarım fazlasıyla ağrıyordu. Yattığım yer çok güzel olsa da belimin ağrısı rahat vermiyordu. Yavaşça yattığım yerden doğruldum. 

Bulunduğum odaya göz gezdirdim. Odaya nasıl geldiğimi hatırlamıyorum. Sadece koltukta birazcık uzanmıştım.

Odanın bir köşesinde fazlasıyla büyük bir masa ve üstünde birkaç bilgisayar ile önlerinde bulunan mikrofon vardı. Onların biraz yan tarafında siyah tonlarında bir dolap vardı.

Sağ tarafıma döndüğümde geniş bir balkon görmüştüm. Balkonda siyah renk bir piyano vardı ve çok güzel duruyordu. Yatağın iki yanında bulunan küçük dolaplar da siyah tonlardaydı. Bir an üstündeki örtüye baktığımda onun bile siyah olduğunu gördüm.

Biraz daha balkonda bulunan piyanoya bakarken kapı açılmıştı. Chan gelmişti.

"Günaydın."

"Sana da günaydın."

"Kahvaltı hazır. Yedikten sonra ilaç içmen gerekiyor."

"Aç değilim."

"Seungmin, yemen gerekiyor."

"Ya yine kusarsam?"

Dün yemekten sonra uzun bir süre kusmuştum. Chan ise yanıma gelip sırtımı sıvazlamıştı. Her ne kadar beni öyle görmesini istemesem de ısrarla yanımda durmuştu.

"Yavaş yavaş geçecek. Kustun diye vazgeçersen hiç iyi olamazsın ki."

"Yıllardır böyle. Hiç geçtiğine tanık olmadım."

"Sadece biraz daha çabalasan. Senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum ama denemeye devam etsen?"

"Bir gün işe yaradığını görür müyüz?"

"Görmek için elimden geleni yaparım."

"Teşekkürler."

Hafifçe kafasını salladı. 

"Piyano dikkatini çekti sanırım. Geldiğimde oraya bakıyordun."

"Aslında evet. Öğrenmeyi hep istemişimdir. Ama hiç alabilecek kadar param olmadı."

"Öğretmemi ister misin?"

"Burada çok kalmayacağım."

"Neden?"

"Ne neden? Bir kardeşim var ve ben onu uzun bir süredir görmüyorum."

"Onu bundan daha uzun süre görmediğin zamanlarda oldu."

"Ne diyorsun? Tekrar söyle."

"Boş ver."

"Neyse. Bugün beni Changbin'in evine götür lütfen. Jeongin'i görmek istiyorum."

"Önce yemek yiyelim."

"Tamam."

Aşağıya indikçe yemek kokusu daha güzel geliyordu. 

"Hannah çok güzel yemekler hazırlamış sanırım."

"Hannah evde değil. O yüzden yemekleri ben hazırladım."

"Her açıdan yetenekli bir kahyasın."

Bu dediğimle gülmeye başladı. Mutfağa girdiğimizde gülmeyi kesip masanın bir tane sandalyesini çekti.

"Buyurun efendim. Yetenekli kahyanızın hazırladığı masaya geçin."

"Teşekkür ederim Bayım."

Hafifçe gülüp yanımdaki sandalyeye oturdu. Başta kuşkulu gözlerle yemeklere baktım. Fazlasıyla güzel duruyorlardı. Ama yedikten sonra kusacağımı bilmek kötü hissettiriyordu. Derin bir iç çekip başladım.

Çatı.../ SeungChanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin