sinir krizi

9 2 0
                                    

Yirmi dört aralık bin dokuz yüz doksan yedi, yani hem benim dünyaya geldiğim gün hemde annemin dünyadan gittiği gün. Babam beni ilk gördüğünde annem öldüğü için beni suçladı. Eğer ben doğmasaydım annem suan benim yerime hayatta olabilirdi. Babamın gözünde hiçbir işe yaramayan biriydim.

Babam o gün annem öldüğü için yıkılmış. Beni kucağına bile almamış. Beni on yaşıma geldiğimde eğitmeye başladı. Her gün dört ve ya beş saat antreman yaptırıyordu.  Küçük olduğum için çok yorulurdum. Babama bazen yalvarırdım. Ancak babam her zaman yüzüne sert bir ifade yerleştirerek devam ettirirdi. Bu yalvarmalarım on iki yaşıma kadar sürdü ancak artık antremanlara alışmıştım.

Askeriyeye girdiğimde hızlı hızlı Samet albayın odasına gittim Peşimdende lanet adam geliyordu. Samet albayın kapısında durduğumda adam bir anda önüme geçip kapıyı iki kez tıklattı. İçeriden "gelebilirsin" sesi geldiğinde kapıyı acıp içeri girdik.

İçeride Samet albay ve bütün Ateş timi vardı. Kaşlarımı çatıp hepsine ne oluyor? diye bir bakış attım. Hepsi bana bakıp sırıttı. Ne oluyordu burada? Kesin bir işler çeviriyorlardı. Ateş timine bakmayı bırakıp Samet albaya döndüm ve asker selamı verdim.

Samet albay yanımdaki adamı görünce ayağa kalktı ve "hoşgeldin binbaşı." Dedi.

Ardından bana döndü ve hafif güldü. "Yüzbaşı Alisa Aktaş, silahımı teslim etmeye geldim komutanım." Dedim. Ardından yanımdaki adam asker selamı verip "Binbaşı Umut Karahan." Dedi.

Adam yetmezmiş gibi birde Binbaşı. Benden bir rütbe büyüktü. Belimden silahımı çıkartıp Samet albayın masasına bırakıp geri yerime döndüm. Ona son bir defa asker selamı verip kapıya yöneldim.

Tam kapıyı açacaktımki Samet albay "Ateş timinin neden burada olduklarını merak etmiyormusun?" Diye sordu.

Geri yerime dönüp konuştum. "Ediyorum komutanım." Dedim.

Samet albay Deniz'e dönüp konuşması için emir verdi. Deniz bir adım öne çıkarak "Tilkinin askeri, lakabını ve bizi geride bırakabileceğinimi sanıyorsun?" Dediğinde ister istemez kaşlarım çatıldı.

Deniz devam etti. "Samet albay'dan rica ettik ve gitmeyeceğine karar verdik." Dedi ve güldü.

Gözlerim parlamıştı duyduklarım yüzünden. Samet albay "ama bu ceza almayacağın anlamına gelmiyor tilkinin askeri." Dedi. "Sorun değil komutanım. Çok teşekkür ederim komutanım." Dedim heyecanla.

Samet albay bakışlarını adının Umut olduğunu öğrendiğim adama çevirdi. "Ateş timi, yeni komutanınız Binbaşı Umut Karahan. Şimdi gidin ve onunla iyice tanışın tamam mı?" Dedi.

Gözlerim yerinden çıkacak gibi oldu. Nasıl yani? Bu lanet adam bizim yeni komutanımız mı olacaktı? Hepimiz aynı anda asker selamı vererek "Emredersiniz komutanım!" Dedik ve Samet albayın odasından çıktık.

Ateş timi hepsi aynı anda üstüme atladılar. Duru bir yanağımı koparacak şekilde öperken Sarp diğer yanağımı sıkıyordu. Dengemi kaybettim ve diğerleriyle birlikte yere düştük. "Yeter salın beni!" Diye sızlanmaya başladım.

"Tilkinin askeri, seni çok özledik. Sende bizi özledin mi?" Diye atladı Uraz. 'Çok' derken 'o' harfini uzattıkça uzattı. "Yeter bu kadar hepiniz ayağa kalkın!" Diye bağırdı binbaşı. Hepimiz durduk.

Teker teker ayağa kalkıp sıraya girdik. Deniz "özür dileriz komutanım." Dedi. "Hepiniz gidin hazırlanın yarım saat içinde anreman sahasında toplanın!" Dedi sert sesiyle. Hepimiz aynı anda "emredersiniz komutanım!" Dedik asker selamı vererek ardından hepimiz dağıldık.

Tilkinin AskeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin