söz

3 1 0
                                    

Doktor elime pansuman yaparken başka düşüncelere dalmış gibiydi. Nedense bu durum ilgimi çekmişti. Doktor onu izlediğimi fark ettiğinde kafasını kaldırıp bana baktı. "Bir sorun mu var?" Diye sordu.

"Yok, bir sorun yok." Dedim zorla gölümsemeye çalışarak.

Duru başımda durmuş kollarını göğüsünde birleştirerek bir şeyler düşünüyordu. Etrafa sessizlik hakimken bu sessizlik beni rahatsız etmeye başladı. Ellerime bakmak istemiyordum. Ellerime baktığımda dün yaşananlar aklıma geldiğinde sanki görünmez biri beni boğuyordu.

Doktor "Ellerin nasıl bu hale geldi?" Diye sordu ellerimdeki kurumuş kanları silerken.

Ona ne diyecektim? Sadece dün babam binbaşıya benim onun kızı olduğumu söyledi sonrada ben sinirlenip ona bağırdıktan sonra sakinleşmek için boks eldivenlerini giymeden boks torbasını patakladım diyemeceğime göre bir yalan söylemeliydim.

Doktorun bunu Demesiyle Duru benim yerime konuştu. "Görevdeyken birine yumrukla daldı o yüzden, gelme fırsatımız olmadı." Dedi.

Doktor hiçte inanmışa benzemiyordu. Kaşlarını çatıp bize süpheyle baktı. "Emin misiniz?" Diye sordu. İkimizde aynı anda başımızı sallayarak onayladık. Doktor "her neyse tanışamadık ben Fora." Diyip elini uzattı bana doğru.

Fora adı gerçekten acayip. "Bende Alisa ama kusura bakma bu ellerle elini tutamam." Dedim yarım ağız gülerek. Oda gülümsedi ve bu sefer elini Duru'ya uzattı. "Bende Duru makyajın güzelmiş." Dedi sırıtarak.

Duru bir kadına makyajın güzelmiş dediyse o kadını sevdiğini belirtir. Fora gülümseyerek Duru'ya teşekkür etti. Ardından Duru'ya "aslında sende çok güzelsin. Maskaranı nereden aldın?" Diye sordu Duru'ya.

Bunlar gerçekten iyi anlaşmaya başladı. "Evet doktor hanım pansuman bittiyse ben yavaştan kaçayım siz iyi anlaşmaya başladınız." Dedim gülümseyerek.

Doktor "bitti." Dedi.

Ayağa kalkıp revirden çıktım. Bahçede ilerlerken birinin koluma dokunduğunu hissettim. Kimin koluma dokunduğunu anlamak için arkamı döndüğümde karşımda binbaşıyı gördüm.

Ona anlamaz gözlerle baktığımda "revire gittinmi?" Diye sordu. Evet anlamında başımı salladım. "Ellerine bakabilir miyim?" Diye izin aldı. Bunu biraz garipsemiştim. Neden benden izin alıyordu ki? Ellerimi ona gösterdim. Dudakları yana doğru kıvrıldı. Nesi vardı bu adamın? Biraz farklı duruyordu.

O ellerime bakarken yüzünü inceleme fırsatı edinmiştim. Saçları gözlerini görmemi engelliyordu.

Onu izlediğimi fark etmiş olacakki "yüzümde ne var, dikkatli bir şekilde bakıyorsun albayın kızı?" Diye sordu. Sorduğu soru ile afallamıştım.  Ne diyecektim adama? Salak Alisa sen neden adamı yiyecekmiş gibi bakıyorsun? Bundan daha önemlisi bana albayın kızı demesiydi. Allahım o babamın kim olduğunu biliyordu.

Ya başka birisine söylerse? "Ben albayın kızı değilim. Ya Alisa ya da tilkinin askeri." Dedim sitemle.

Eğer başka birisine söylerse gerçekten binbaşı falan dinlemem dalarım allahıma kitabıma. Babam ona neden söylediki? Gerçekten çıldıracağım. Binbaşı "tamam söylemem, albayın kızı." Dedi sırıtarak.

Beni gıcık etmek için elinden geleni yapıyordu resmen. Ona öldürücü bakışlarımı gösterdim. "Hey saçmalamayı bırakır mısın? Albayın kızı değilim ben asla olmam." Dedim öfkeli soluklar alarak.

Ona sinirle baktıktan sonra konuşmasına izin vermeden arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Aramızda beş metrelik mesafe kaldığında tekrardan konuştu. "Albayın kızı bu kadar sinirli olmana gerek yok." Bunu biraz yüksek bir sesle söylemişti. Albayın kızı kelimesini duyduğum anda ona dönüp hızlıca yanına gittikten sonra daha fazla konuşmaması için ellerimi dudaklarına bastırdım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 15 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tilkinin AskeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin