1. Boş Daire

24 3 0
                                    

Sabah herkesin sevmediği bir ses vardır dimi? Benimki de alarm sesi. Artık tik oluştu her alarm çaldığında hızla kapatıyorum veya ona benzer bir ses duymaya tahammül edemiyorum. İşte gene o tahammül edemediğim ses beni yeni bir sabaha uyandırdı. Alarmı kapatıp geri yattım ama bu sefer diğer alarmımın sesi duyuldu.

"DERİN KIZIM KALK HADİ! OTOBÜSE GEÇ KALACAKSIN!" Dedi annem. Evet ikinci alarmım annem Neriman. Kendisi her sabah beni sekizde kaldırıp okula hazırlar, bunu on iki sene aralıksız her sabah yapıyor.

Yataktan sallana sallana kalktım ve lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Mutfağa gittim ve her sabah olduğu gibi mutfak masasında benim için hazırlanmıştı.

"Günaydın." Dedim ve sofraya oturup peynirli yumurtamı yemeye başladım. Yumurtayı çok seviyordum ve her sabah yiyebileceğim bir şeydi. Kahvaltımı yapmaya başladım.

Ben kahvaltımı yaparken babam içeri girdi. Babam gene her sabah olduğu gibi çok sinirliydi. Babam Kenan ben kendimi bildim bileli çok sinirli bir insandı galiba bu siniri okul müdürü olmasında kaynaklıydı. Evet, babam Çalış Lisesi'nin müdürüydü ve bende o lisede okuyordum. Okulumun ismi neden çalış bende bilmiyordum galiba çok çalışalım diye bu ismi vermişlerdi. Babam çok otoriter ve disiplinli, adaletli bir insandır. Okulda herkese eşit davranıyordu bu kişi ben olsam bile.

"Derin okula geç kalma eğer geç kalırsan disiplin yazarım haberin olsun." Dedi ve evden çıktı. Babamın bu huyundan nefret ediyordum. Neden bir insan kendi kızına kendi elleriyle disiplin yazardı. Ancak bunu bir vicdansız yapabilirdi ve benim babam kesinlikle vicdansız bir insandı.

"Hadi kızım babanı duydun geç kalma okula." Dedi annem. Annem her zaman olduğu gibi babamı savunuyordu. Annem ve babam yirmi beş yıldır evlilerdi ve ben on sekiz yıldır buna katlanmaya çalışıyordum, aslında tamda on sekiz değil üç ay sonra on sekiz olacağım, anneme cevap vermeden yumurtamın son lokmasını da ağzıma attım ve mutfak masasından kalkıp lavaboya ilerledim.

Klasik dişlerimi fırçaladım ve okul formamı giyip saçlarımı ördüm. Sırt çantamı ve evden çıktım. Durağa geldiğimde her sabah olduğu gibi durak öğrenci kaynıyordu. Kulaklığımı taktım ve otobüsü bekledim. Telefonumu çıkardım ve sosyal medyada biraz gezindim. Aynı zamanda arada otobüs geliyor mu diye bakıyordum.

Aradan geçen beş dakika sonra sırtımda bir el hissettim. Arkamı döndüğümde Buse'yi gördüm. Buse benim biricik arkadaşımdı.

"Günaydın." Dedim oda bana her zaman ki neşesiyle cevap verdi.

"Hele günaydın Bacım." Dedi. Gülümsedim. Buse bu hayatta tanıdığım en neşeli insandı resmen Allah neşe dağıtırken kırk kere sıraya girmiş olabilirdi.

"Ya Buse bu hayat enerjisini nereden buluyorsun?" Dedim. Buse kocaman bir kahkaha atarak bana cevap verdi.

"Hayatım Allah vergisi bende bilmiyorum. Mesela hiç depresyona girdiğimi hatırlamıyorum veya siyah giyindiğimi. Dolabım renk patlaması yaşıyor." Dedi. Cidden Buse'nin bir şeye üzüldüğünü asla göremezsiniz. Bende de o kadar hayat enerjisi olsa bende üzülmezdim. Ben sadece hedeflerim için bu hayata katlanıyordum. Hedefimi başardığım zaman benimde hayat enerjim olacaktı. Buse ile havadan sudan konuşurken otobüs geldi ve birlikte otobüse bindik. Buse telefonda sevgilisi Ali ile konuşuyordu. Muhabbetleri çok uzun süreceğini bildiğim için kulaklığımdan müzik açtım ve en sevdiğim şarkılardan birini dinlemeye başladım.

Yalnız kalsam, hiç konuşmasam

Kendi dünyamda seni bulsam

Sorsalar bana bunca zaman neredeydin

Komşuluk İlişkileriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin