0.3

189 12 6
                                    

Merhabalar👏🏻

Yorum yapmayı ve görüşlerini belirtmeyi unutma🙏🏻

***********

Derince aldığım nefesin ardından yıkık dökük tahta kapıya üç kere tıklattım.

Üçüncü seferde açıldığında, karşımda güler yüzüyle beni karşılayan öğrencime aynı şekilde karşılık verdim ve ayakkabımı çıkartarak içeri girdim.

"Selamlar!" Dedim neşeli çıkarmaya çalıştığım sesimle. Elimde tuttuğum poşeti oturma odalarıyla birleşik olan mutfaklarına bırakıyordum.

Gülşah Hanım, "Hoşgeldin kızım," dedi. "Hiç gerek yoktu, almasaydın keşke."

Ayağında salladığı küçük bebeğe kısa bir an için baktım. "Üff," dedim hızlıca. "Ne kusuru ya?" Mütevazılıkları beni deli ediyordu.

Güldü. Gülmek bu hayat içinde ki biri için nasıl bu kadar kolay olabiliyordu? Belki de dudaklarını hareket ettirmeye fazla alışıklardı.

Yavaşça, eskimiş, çoğu yeri yırtık olan koltuklarına yaklaştım ve kötü hissetmemeleri için hemen oturdum. Aynı zamanda kulağıma Esma'nın, "Görüşürüz anne," diyen sesi dolmuştu. Kapının açılış sesi geldi. "Size de görüşürüz hocam." Diye ekledi.

"Kendine iyi bak Esma," dedim karşılık olarak. Kapının kapanış sesi geldiğinde ise direkt olarak Gülşah hanıma döndüm ve ciddi ifademi takındım. Ciddi ifadenin altını çiziyorum, bu benim için zor bir şeydi.

"Gülşah hanım," dedim direkt olarak. Bakışlarını bebeğinden ayırıp bana çevirmişti. "Hiç belediyeye baş vurdunuz mu?" Konuya pat diye girmeseydim bir daha hiç giremezdim.

Konuşmasına izin vermeden devam ettim. "Gerçekten yanlış anlamanızı istemiyorum ama Ayça, bu şartlar altında büyümek zorunda değil." Gözleri fal taşı gibi açılmıştı. "Yurda verin demiyorum, bir çocuğun annesiz büyümesinin onda bırakacağı etkiyi tahmin edebilirim." Gözlerim anlık olarak açılıp kapandı. "Ama bir kaç yere başvuru yapmanıza yardımcı olabilirim." Beni zorlayan verdiğim öneriler değildi, asıl zorlandığım, böyle hayatların varlığıydı.

Dudakları aralandı, bir kaç saniye öylece baktığında, "Bize yardım ederler mi ki?" Diye sordu. Size yemin ederim sesimi bu kadar titretmemeye çalıştığım bir anı daha hatırlatmıyordum. Çünkü kesinlikle evet diyemiyordum. Devlet sizi burada böyle bırakacak değil ya, diyememenin ağırlığı çökmüştü üzerime. "Ben yardım etmeleri için elimden geleni yapacağım," diyebildim.

Gözlerine bir umut çöktü, bu umut boğazımı düğümlerken beni daha da yaralayan bir şekilde, "Eğer belediye bize yardım ederse, buradan kurtulur muyuz?" Dedi. Cevap veremedim, kısa bir süre öylece baka kaldığımda, o büyük bir sevinçle bana bakıyordu.

Genç bir kadındı Gülşah, yaşadığı her şeye rağmen güzeldi. 34 yaşında olabilir miydi? Belki de 35. Feri sönmüş kahverengi gözleri vardı, arasına bir iki tel beyazlık düşmüş siyah saçları onun güzelliğinden hiçbir şey alamamıştı. Beyaz teninde ki morluklar ise en çok canımı yakan şeylerden biriydi.

Çocukken evlendirilmiş olduğunu Esma'dan öğrenmiştim. Bir keresinde bana, Ben Esma'mla büyüdüm, dediğini hatırlıyorum. Bir anne çocuğuyla büyümemeliydi.

"Ben," dedim zorla. "Sizi buradan kurtarmak için elimden geleni yapacağım."

Hayatıma şöyle bir baktım. Aslında ders verdiğim öğrencilerin aileleri oldukça iyi ekonomik durumlara sahipti ve bende dolayısıyla iyi denilebilecek düzeyde bir maaş alıyordum. Eğer belediye yardım etmezse, birkaç aylık çalışmayla buradan kat kat daha iyi bir ev alabilirdim onlara. Zaten benim için sıkıntı ev almak değildi, asıl sıkıntı onların gururuydu. Biliyordum, Esma yüzüme bile bakamazdı, bunu utanılacak bir şeymiş gibi görürdü, utanması gereken en son kişi oyken hemde.

Kuzen +ERGENUS✨+Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin