1. Bölüm : Başlangıç

38 2 0
                                    

Karmaşa, şu an hissettiğim şeyleri açıklayan tek şey karmaşa. Ne yaşıyordum şu an ben? Ne hissetmem gerekiyor? Ne tepki vermem gerekiyor? Bağırmam, çağırmam, inkâr etmem, hayır benim babam bu değil, o bizi sever demem mi gerekiyor? Ya da babayı bırak ben kendim zaten bunları çoktan bertaraf etmem gerekmiyor muydu? Neden tepki veremiyorum? Öğrendiğim şeylerden mi bu kadar yıkıldım?

Kolumdan çekilmemle, tepkisiz yüzümle kolumu çekene baktım, sinirli yüz ifadesi ile beni çekiştirerek karşımızdaki tekin yer olmadığı ötelerden belli olan eve sürüklüyor du tamam mihri şimdi tepki vermelisin hadi dağıt etrafı yık buraları bunu yapa bilirsin sen mihri'sin püsküllü bela'sın hadi. En azından nereye götürüyorsunuz beni de! Bırakın beni de hadi hadi! Yok tepki veremiyorum.

İçeri soktuklarında ileride birçok kapı vardı sağdan dördüncü kapıyı açtılar merdiven vardı, yine sürükleyerek beni o merdivenlerden çıkardıklarında küçük bir alan ve yine bir kapıyla karşılaştık tamam, bari bunları aklında tut mihri. Kapıya vurduğunda içeriden gel sesi geldi, yanımdaki adam kapıyı nazıkçe açıp kendiyle beraber benide içeri soktu, deri tekli koltukta koca göbeğiyle yüzünden meymenetsiz akan adamın önüne doğru fırlatır gibi attı.

"abi işte Arif'in kızı." Deyip bir iki adım geri attı. Gözlerim koltuktaki meymenetsiz herifte dolanıyordu. Şuan da çidden babam beni geneleve mi satmıştı? Bu yaşanmış mıydı?

Gözlerimi adamın gözlerine diktiğim'in farkında bile değilim birşeyler söylüyor ama benim kulaklarıma gelemiyor du sözler nefesim hızlanmaya başladığını gözlerimin kararmaya başlamasından anladım. hayır! Bu benim için kötü değil bu, onlar için kötüydü!

Kollarımın arkamdan tutulduğunu hissettim sadece o adam değildi bir kişiden fazlaydı gözlerimi diktiğim adamın yüzündeki telaş gittikçe çoğalıyordu, kollarımdan tutan adamlar beni kaldırıp odadan çıkardılar, ben yürümüyordum ayaklarım yere değmiyordu bile, bir odaya atıldım yerde sadece bir battaniye vardı "uslu dur! Ve kendine gel" Kapı kapatılıp kitlendi,

durulmaya başladım. düşünmeliyim tamam, babam nasıl yaptıki yani Kanın, canın! neyse bunları bu saçma yerden çıktığımda düşüneceğim.

Ayağa kalkıp yüzümü avuçladım cidden bu adam beni geneleve mi sattı? İlk sakin olmalıyım şu an düşünme yetimi kaybetmiş gibiyim ben bu değilim "kapı, kapı dur!"

Kapıya ulaşıp açmaya çalıştım ama tabiki kitliydi başka ne bekliyordum ki "al kaça bilirsin mi" diyecekler. Derin nefes aldım şuan çidden düşünme yetimi kaybettim benim şu an buradan çıkmiş olmam lazım ben mihri yim yaa beni kapalı bir odada bu kadar süre kimse tutamaz bünyem izin vermez.

Şaçlarımı çekiştirdim farkettiğim tel tokayla ayarlarım yerine gelmeye başladığını hissettim. Gözlerini yumup derin nefes aldım yapabilirim ben bunu çokça yaptım şimdide yapabilirim ben bu tek tokayla adam dahi öldüre bilirim. Bir iki adım atıp tekrardan kapıya vardığımda elimi kapıya uzatmiştım ki anahtar çevrilip kapı karşı taraftan açıldı.

"Hah şimdi nanayı yedin mihri" attığım adımları iki kat geri gittim içeri biraz telaşlı biri girdi. Güzelliği ötelerden belli olan yeşil gözleri, kumral şaçlarıyla başka makyaja bile ihtiyaç duymaya bu kadının burada ne işi vardı?

"Sen mihri'sin değil mi Arif pisliğinin kızı. " Babamı nereden tanıyordu ki? Ona cevap vermedim bir iki adım daha geri attım bu kıza zarar vermek istemiyorum. Ellerini öne uzatıp beni sakinleştirmeye çalışmaya başladı

"tamam sakin ol! Sakin, ben sana zarar vermem. Ben zülal, sana yardım edeceğim korkma sana bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim. " İnanmamam gerekiyor değil mi! Neden ona güveniyorum ki? Neden evet şeklinde adım attımki ona? Elini bana uzattı

"gel seni çıkışa gütüreceğim bana inan ben sana zarar vermem! " Neden elini tuttum neden onun yüzünde açan gülüşe takılı kaldım kimdi o ?

"kimsin sen " Diğer eliyle yüzümde ki saçları kulağımın arkasına doğru düzeltti, yüzündeki tebessüm dahada arttı

"bunu sana daha güzel bir ortamda açıklarım şimdi buradan seni kurtarmam lazım, ben yaşadım ve bunları sana asla yaşatmayacağım! " Gözlerim olabildiğince açıldı yoksa hayır, hayır olamaz değil mi? ben gerçekleri kavramaya çalışırken silah sesleri gelmeye başladı çok fazlaydılar, zülal beni arkasına çekip kapıyı kapattı o kapı açık mıydı?

"Sakin ol! Neçmi itinin düşmanlarıdır kapıdan içeri giremezler, o köpek neçmi malesef ki güçlü. Birazdan hallederler bende seni alt bodrum kaçış tünelin den kaçmanı sağlayacağım " Zülal insan dediklerine ters olarak silah sesleri artmaya başladı kapı kırılma sesleri silah seslerine karışıyordu, zülal tedirginlikle etrafına bakıp galiba başka bir çıkış aramaya başladı ama malesef odada onümüzdeki kapıdan başka hiçbir delik bile yoktu

"Allah kahretmesin! O ite saldıracak bu günümü bekledin az daha bekleseydin ya! " Galiba bunu zülal de beklemiyordu. Olduğumuz odanın kolidor'un da sesler gelmeye başlayınca zülal beni arkasına daha çekip

"Tamam ablam korkma! Sakin ol ben buradayım tamam " Telkinleri sanki bana değil kendi neydi, dur ney ablamı? Kapıyı açma tenezzülünde bile bulunmadan tekmeleyerek içeri girdiler. Gördüğüm Ali ile yüzümde tebessüm belirdi, tabi ya korkut ağabeyim benden saatlerdir haber alamadı.

"Abi burada! " Ali'nin seslenmesiyle korkut ağabeyim de içeriye girdi,buradan bu kadar kolay kurtulacağımı düşünmemiştim, ki evimden ailecek düzenlediğimiz doğum günü partimden de kaçırılacağımı düşünmemiştim aslında bu kaçırılmak sayılmaz herhalde düpedüz babam beni satmıştı.

Zülal, korkut ağabeyimi görünce beni daha da arkasına çekti, beni neden bu kadar korumaya çalışıyordu bu kız?

"Ahh kızım senin ne işin var burada? " Korkut ağabeyim zülali es geçip bana elini uzattığın da zülal bizi geri adımlattı.

"Kimsin sen? Kardeşimi vermem kimseye bu sefer olmaz hayır! " Kafamın içinde uçuşan gerçekler miydi beni tepkisiz bırakan zülal  bana neden kardeşim diyordu ki,

"Bas git asıl sen kimsin? " Korkut ağabeyim bana tekrar dan ulaşmaya çalıştığında zülal, ağabeyimin kolunu itip ayağına tekme atmıştı

"Bak kimsin bilmiyorum ama mihri benim kardeşim parçalarım seni " Zülalin tekmesi ağabeyime hiç işlememişti bile.

Olaya benim el atmam gerekiyordu artık , zülalin kolunu tutarak onu durdurdum, korkut ağabeyim ise zülalin bizim tarafta olduğunu anladığı için heralde ses etmemişti zülalin vuruşuna

"Ağabey hep beraber çıkalım buradan kendimi iyi hisset miyorum " Karşısına engel çıkmayan Korkut ağabeyim bu sefer beni kendine çekip sarıldı

"Güzelim çok  korkut-" Ağabeyimi  ona daha sıkı sarılarak durdurdum

"Buradan çıkalım nolur " Kimseden ses çıkmadı ama ağabeyim beni kapıya doğru beni yönlendirdi, içimdeki bogulmuş hissinden kurtulmalıydım

Odanın kapısından çıktığımızda zülalin bizimle gelmediğini farkettim omuzumun üstünden ona baktığımda aynı yerinde bize bakıyordu, bakışlarında ki rahatlamayı, şefkati, merhameti, herkez farkederdi bu bakışlar herhangi birine ait olamazdı ve kimse canını tanımadığı biri için hiçe saymazdı

"Bizimle gelmelisin bana anlatacak çok şeyin varmış gibi duruyor " Tebessümle söylediğimi oda tebessümle onayladı

"Buraya kadar girebildiğinize bakarsak  necmi itini de halletmişsinizdir heralde " Zülalin ağabeyime bakarak kurduğu cümleyi ağabeyim başıyla onaylamıştı

"O zaman odasından bir şey alıp bazı şeyleri açığa çıkarmaya başlaya biliriz "

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.....

Yazarınız Apus.....

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 14 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Organize AileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin