Tekrardan uykumdan o lanet bağrış sesleriyle uyandım. Usulca yatağımdan kalkıp lapımı kilitlemeye gittim. Sonrasında masamda duran kulaklığı takmadan önce biraz daha dinledim bağrış seslerini. Kulaklığı taktım ve şarkıyı telefondan açtım. Kapımın arkasına geçerek, kafamı kapıya yasladım ve gözlerimi kapattım. Ve bağrışların son bulmasını bekledim.
Gözlerimi araladığımda camımdan gelen rahatsız edici güneş ışıklarına karşı gözümü kapattım ve elimi gözümün önüne getirerek ovuşturdum. Sonrasında gözlerimi açmadan kalktım. Ve en sonunda gözlerimi açtım. Biraz ilerleyip perdemi kapattım ve sonunda yeterli derecedeki karanlık odama baktım. Odamdaki banyoya giderek sıcak bir duş aldım. Banyoda giyinip saç kurutma makinasını çalıştırdım. Ve yanımdaki hoparlörden şarkı açtım. Yaklaşık 15-20 dakika sonra saçlarım kurumuştu. Sarı saçlarım banyonun loş ışığında daha soluk duruyordu. Banyodan çıkarak çantamı ve kulaklığımı alıp hızla odamdan çıktım. Hemen evin kapısına yöneldiğim sırada kafamı hafif sağa çevirdiğimde annemin hala orda yerde morluklarla oturduğunu gördüm. Fakat bakmamam gerekiyordu. Bencil aptal diyebilirsiniz, ama öğreneceksiniz ama bugün değil.
Yaklaşık yarım saat sonra okula vardım. Derin bir nefes alıp içeri girdim. Başımı dikleştirdim ve bir bir adımlarımı attım. Ve o ikinci cehennem yuvasına girdim; sınıfa.
Ders başlamak üzereydi kulaklığımı taktım ve sıramdan kalkıp cam kenarındaki en arka sıraya oturdum. Burada oturan yoktu, kimse dert etmezdi.
Dersler bir bir akıp geçti. Allah kahretsin bugün okul hızlı geçmişti. İlayda bugün gelmedi tek arkadaşımda bugün yoktu. Eve dönmek istemediğim için bir kafeye gitme kararı aldım ve İlayda ya mesaj yazdım;