Gözlerini açtığında heryerin zifiri karanlık olduğu bir alanda buldu kendisini. İdrak edemedi nerede olduğunu bu yüzden etrafına bakındı. Karanlık. Ellerini görebileceği şekilde kaldırdı. Kendisini gayet net bir şekilde görebiliyordu. Üzerinde beyaz bir kalın askılı elbise vardı, eteği dizlerinde biten. Ellerini indirmeden etrafında hareket ettirdi. Çarpabileceği bir şey nesnenin varlığını hissetmedi. Çıplak ayağıyla yavaşça göremediği zeminde küçük bir adım attı. Temkinli hareketlerle içerisinde bulunduğu boşlukta adımladı.
"Merhaba?"
Duraksadı. Tekrar etti konuşmasını. Nasıl bir zeminde yürüdüğünü teninde hissedemediği gibi kendi sesini de duyamadı.
Neredeyim?
Öldüğünü düşünmedi. Ölüm böyle bir şey olmamalıydı. Kendisinden başka bir şey göremediği bu karanlık boşlukta yürümeye devam ederken sonunun olmadığını düşünmeye başladı. Her yönde ilerliyordu ancak bir sınıra varamadı.
Rüyada mıyım?
Rüyaysa eğer ve bunu farkettiyse uyanması gerektiğini düşünüyordu. En azından rüyasını kontrol edebilmeliydi ancak hapsolduğu bu boşluğu dağıtamıyordu etrafında. Nefes sesini bile duyamadığı bir iç çekişle sakinleştirdi kendini.
Ne yapacağım?
iç benliğinde kendine sorduğu sorularla kalakaldı öylece.
"Bertilda."
İsmini duyunca hızlıca etrafına bakındı.
"Bertilda."
Hiç kimse yoktu. Nerden geliyordu bu ses?
"Bertilda."
Sesini kendisi duyamasa bile 'Nerdesin?' dedi boşluğa ama kendisinden başka hissedebildiği tek şey nereden geldiğini bilemediği, isminin yankılandığı sesti. Tedirgin olmaya başlamıştı çoktan. Etrafında turlayarak gözleriyle arayışa devam ederken birden saçlarının savrulduğunu hissetti. Duraksadı. Kaşlarını çatıp korkuyla başını arkasına döndündürdü.
Bu seferde bedeninin yönünden bir esinti hissetti elbisenin uçuştuğu. Refleksle oraya dönerken dengesini kaybetti ve kalçasının üzerine düştü. Şaşkındı. Kimse yoktu etrafında. Durumu anlamaya çalışırken kendi isminin söylendiği dışında bir ses daha duydu. Tok adım sesleri. Bu sefer ses karşısından geliyordu çünkü orada siyah bir siluet gördü. Karanlıkta olsa bile gözleri ayırt ediyordu. Bir erkek bedeni kendisine doğru yaklaşıyordu ancak onu göremiyordu. Gölge gibiydi adeta. Korkmaya başladı belli etmese bile. Korkmaya başladı çünkü ne yerinden kalkabildi ne de geriye doğru çekilebildi. Sadece siyah siluetin kendisine yaklaşmasını seyretti.
Karanlıktaki görünmez adam yerde çaresizce oturan genç kıza yaklaşınca, hemen karşısında ayakta durdu. Başını kaldırıp kendisine şüpheyle bakan ela gözleri seyretti. Kız adamı göremese bile varlığını hissediyordu. İçindeki boşluğu yakıp kavuran bir esintiyle dolduran tedirginlik hissi. Konuşamadı. Fazla sürmemişti bu sessiz bakışmalar. Adam kızın yanından normal adımlarla ayrıldı. Arkasına dönüp adama baktı. 'Kimsin?' demesi gerektiğini biliyordu; diyemedi. Öylece izlememesi gerektiğini biliyordu; izledi. Uzaklaşan adama doğru dalıp gittiğinde yavaşça görüş açısı azaldı. İsmini boşlukta yankılatan ses gitgide tanıdık birinin sesi haline gelmeye başladı.
"Bertilda."
"Bertilda?"
"Uyan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[TASLAK] IFRARED
Historical FictionSeni çocukluğumuzdan beri tanıyorum. Var olan en mutlu an. Ölmeden önce yapılacaklar listeme bak, ah, sen de listedeydin. Rüyamı yaşıyorum, biri dileğimi duydu. Adınla sana sesleniyorum. Sen de aynı şeyi yapıyorsun. ...