2

472 63 76
                                    

Günlerden cumartesi idi, bugün herkesin boş günü olduğu için klasik olarak buluştukları deney salonun minik toplanma alanında toplanılacaktı.

Herkes toplandıktan sonra genelde gülüşülür ve minik dedikodular yapılırdı, Edgar her ne kadar konuşmasa bile konuşanları pür dikkat dinlerdi. Masanın üstüne koyulmuş türlü türlü yemekler ve paketli yiyecekler açılıp dizilmişti bile. Herkes oturup yerini aldığında ise Piper bir anda "Bomba bir haberle başlıyorum! Geçen gün gittiğim savaşça bi çocuk vardı ve profesör Fang'e aşırı benziyordu. Tanıyıp tanımadığını sorduğumdaysa 'O orospu çocuğu soyumuzun yüz karası!' diyerek bağırdı."
Herkes şaşırmıştı ve kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı, Edgar konuşulanları takip edemediği için bir anda kafasını ön tarafa çevirdi ve iki metre ötesinde sinirden köpürmüş olan Fang'i gördü. Fang sinirli adımlarla yanımıza yaklaşarak
"BEN HEPİNİZE TEK TEK DIŞARIDAKİ İNSANLARA BENDEN BAHSETMEYİN DEMEDİM Mİ? TANRIM! SİZ ŞAKA MI YAPIYORSUNUZ İLLA BENİM İYİ NİYETİMİ SUİSTİMAL EDECEKSİNİZ YANİ AMINA KOYAYIM!"

Herkes susmuştu, Profesör Fang'i ilk defa sinirli görüyorlardı. Normalde yüzünden gülümsemesi düşmeyen adam şu an susmaksızın bağırıp çağırıyor ve ağza alınmayacak küfürler ediyordu. Kimseden ses çıkmayınca Profesör Fang "Birkaç saat boyunca buralarda olmayacağım. Eğer kaçmaya çalışırsanız ne olacağını biliyorsunuz, Piper, Sandy ve Leon siz de özel göreve bu süre zarfında çıkmayın." dedi ve arkasında kalan kapıyı çarparak salondan çıkıp gitti. Herkes ne olduğunu şaşırmıştı ve birbirlerine bakıyordu, Piper en sonunda dayanamayıp "Bence Profesör Fang'in üzerimizde yaptığı deneyler yasal değil!" diye bağırdı. Edgar şaşırmıştı, bunu cidden yeni mi fark ediyorlardı? Dayanamadı ve "Tabii ki de yaptığı şey illegal, halimi görmüyor musunuz? İki gün önceye kadar ölecektim az daha! Sizce bu legal olabilir mi?" dedi. Herkes Edgar'a dönmüştü çünkü ayda yılda bir konuşurdu. Colette bir anda söze atlayarak "Edgar'a katılıyorum, gün geçtikçe ten rengim açılıyor ve büyük ihtimalle öleceğim. Bu kesinlikle dışarıdaki polis birimleri tarafından bilinen bir şey değil." dedi, ardından Piper gözleri dolmuş bir şekilde "Öleceğim falan deme bir daha! Evrene nasıl hissettirirsen öyle olur Colette!"
Ve konuşmalar böyle geçip gitti.

Edgar's pov
Konuşmalar bittikten sonra hava almak için balkona doğru ilerlemeye başladım, tam balkona girecekken ordaki silüet anlık da olsa korkuttu. Biraz daha yaklaştığımda silüetin aslında Fang olduğunu fark ettim. Her nereye gittiyse maalesef ki geri dönmüştü. Yanından sıyrılarak demir parmaklıkların diğer tarafına geçtim ve gökteki yıldızlara bakmaya başladım. Fang ise bir anda "İstersen sana bir teleskop alabilirim Edgar, yıldızları daha iyi incelersin." dedi. Şaşırmıştım, sabahki sinirinden herhangi bir iz yok gibiydi. Cevap vermedim ve yıldızları izlemeye devam ettim, yaptığım şey Fang'i sinirlendirmiş olacak ki bir anda beni boynumdan tutup balkonun kapısına yapıştırdı. Gittikçe daha çok sıkıyordu ve nefes almam zorlaşıyordu, bir anda "Bugüne kadar sana istediğin her şeyi verdim fakat sen hiçbir şeyin kıymetini bilmeyen bir şımarık ucube olduğun için bu kadar kabasın. Eğer bana bir daha kaba davranırsan gözlerini oyarım Edgar." dedi ve elini boynumdan çekti. Bir anda dizlerimin üstüne düştüm ve hızlıca nefes alıp vermeye başladım, Fang'ten ilk defa bu kadar tırsmıştım çünkü bugüne kadar hiçbir zaman kimseye şiddet uygulamamıştı VE UYGULADIĞI İLK KİŞİ BENDİM! Vücudum bir anda tir tir titremeye başladı, korktuğumdan değil.. Belki de korktuğumdan ama- Her neyse işte.

Ben yerde dizlerimin üstünde otururken Fang sessizce iç çekti ve dizlerinin üstüne oturarak kollarını açtı, sanırım sarılmamı istiyordu? İstediğini bu sefer yaptım ve çok sıkı olmayacak şekilde ona sarıldım, bir süre sonra Fang yavaşça benden ayrıldı ve teşekkür ederek kendi odasına gitti, ben ise arkasından bakakaldım. Az önce ne olduğunu ne vücudum ne de beynim idrak edememişti fakat sinirli olmadığım kesindi. Bunları düşüne düşüne odama, ablamın yanına gittim. Piper de bizim odadaydı, ablamla konuşup kikirdiyorlardı. Hiçbir şey demeden yatağıma yattım ve üstümü örterek uyudum, yarın acılı bir gün olacaktı.

Ertesi gün
Sabah kalktığımda, deneyimin yapılması için Fang'in laboratuvarına doğru yol aldım, geldiğimde ise kapıyı çaldım ve içeriye girdim. Fang beni görünce gülümsedi ve "Günaydın Edgar." dedi, ben ise sıkıla sıkıla "Günaydın." dedim sadece. Fang ilk önce ayağa kalktı ve daha sonra parmak iziyle bir dolabı açtı, içinden bir şişe çıkardı ve bana uzatarak "Bunu tek nefeste içmen lazım Edgar." dedi. Elindeki şişeyi açtım ve ağzıma doğru getirdim, kokusu gelince ise öğürmeden edemedim. İğrenç kokuyordu, elimle burnumu kapattım ve zorla da olsa bir dikişte o şişeyi bitirdim. Nefes aldığımda öksürüyordum, tadı bok gibiydi ve kusmak istiyordum. Fang yanıma yaklaştı ve sırtımı sıvazlamaya başladı, ardından "Bugünlük bu kadar Edgar." dedi. Bu kadar mı? Geçen haftaki iğneden yok o zaman!

...

"Fang, bir şey sorabilir miyim?"

Yine ben ve yine 700 kelimelik boş bir bölüm

fikir verirseniz sevinirim görüşürüz

Forbidden Hall [ fangar ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin